Herodot’a selam yola devam!

Futbolda kalite, teknik, taktik, fizik, kondisyon ve aklımıza gelen-gelmeyen tüm diğer faktörlerin yanında özgüven dediğimiz sihirli güç de çok önemli bir aktördür...
Bu öyle bir şey ki üzerinizde varsa kendinizi aşıyorsunuz, eksik olduğu zamanlarda ise en sıradan hareketleri yaparken bile zorlanıyorsunuz...
Ziraat Türkiye Kupası Finali'nde dün Beşiktaş'ın rakibinden en büyük farkı öz güveniydi. Son yılların en kıymetli şampiyonluğunu kazanmanın getirdiği o sihirli güçle maça başlayan Kartal golü de çok erken buldu... Bu gol, muhtemelen bekleyerek oynamayı hedefleyen Antalyaspor'un hesaplarını bozarken, adeta Beşiktaş'ın gücüne güç kattı. İkinci golle birlikte oyunu rölantiye alan Kartal bol pas yaparak topun kendisinde kalmasını sağladı ve ilk yarıda rakibine pozisyon vermedi. Oyunun ağır aksak oynandığı bölümlerde bile top Ghezzal'a geldiğinde ayrı bir değer kazandı... Yıldız oyuncu sınırlı buluşmalarına rağmen her defasında topu okşadı, sevdi ve yine krampon sanatından incelikler sundu... Keşke şartlar uygun olsa da birkaç yıl daha bizimle olsa...
İkinci yarıda ya risk alıp yüklenmeye çalışan Antalyaspor ise Gökdeniz ve Podolski'nin gayretleriyle heyecanlansa da, maçı çevirebilecek bir performans ortaya koyamadı... Böylece Kartal şanlı tarihine iki çok değerli şampiyonluk daha ekledi... Kimse size inanmaz ve güvenmezken siz kendinize inanıp, güvenmiş ve çok kötü başlayan bir sezonu çifte kupa ile taçlandırmışsanız, tarih sizi yazmaya başlamış demektir...
Tarihin Babası diye bilinen Herodot, Sergen ismini ezberleyecek galiba!
Doğru takviyelerle bu Beşiktaş Şampiyonlar Ligi'nde de yüzümüzü güldürebilir. Yolları açık ola...