Helal sana Polonyalı

İyi ki maçı bir eyyamcı değil de, HAKEM yönetti. Misal bizim bazı eyyamcılar gibi biri olsaydı, Semenov'a kırmızı vermek yerine Cenk'e faul verirdi.
Maçın kaderini o kırmızı değiştirdi.
Ondan öncesi sıkıntılıydı. Bugüne kadar Çağlar'sız oynadığımız özelresmi tüm maçlarda savunmamız alarm verdi!
Bizim duvarın çimentosu Çağlar'mış, bunu anladık!
Rakipler önde basınca kalecimizden başlayarak "Özgüvenli paslaşmalar yapabiliyoruz" görüntüsü vermek isterken aslında bildiğin panikliyoruz. O arada da mutlaka bir gol yiyoruz.
Ruslar üç biz altı oyuncuyla kale önündeydik ve bu şartlarda iki gol yedik.
Neredeyse birbirinin kopyasıydı yediğimiz goller.
Milli Takım'ın kesinlikle bir gol yeme sorunu var.
66 dakika on kişi oynayan Rusya karşısında çok zor durumlara düştük. Ruslar sadece sayıca eksildiler, oyun olarak hep bizden fazlaydılar!
İşin ilgin yanı Şenol hoca yine değişiklik yapmakta ve oyuna müdahale etmeye çekindi.
Oysa, Kenan, Ozan, Hakan hepsi yorulmuşlardı… Neyse.. Eski SSCB'nden sayarsak 36 yıl sonra kazandık, keyfini çıkaralım.
* * *
EN İYİSİ: Gecenin en iyilerinden olan Cenk, Rus savunmasını hallaç pamuğu gibi atarken, bir kırmızı, bir de penaltı golü üretti.. Çok daha iyi olacağının sinyallerini verdi.
EN ÖNEMLİSİ: Kadro kalitemiz yüksek ama oyun kalitemiz için aynı şeyi söylemek zor!
EN KRİTİĞİ: Caner öne çıktığında o bölgeden saldırıya uğradık. Son bölümde savunmadan çıkmadı ve işi toparladı. İki yönlü oynaması zor!
EN GÜZEL NOT: Polonyalı'ya hasta oldum... Adam bildiğin hakem..
Adalet dağıtıyor.
FİNAL: Caner'in ortaları, Cenk'in golü ve mücadele gücü, Cengiz'in tekniği ve elbette Kenan'ın fırsatçılığı zaferi getirdi. Şimdi, çağırın gelsin Macaristan..