27 Nisan 2020 | Pazartesi

Ortak fikir

Daha dur; asıl büyük sancılı döneme henüz girmedik. Çocuğun adını 'Mayıs' koyacaklar diye çok korkuyordum. Haziran-temmuzu duyunca, derinden olmasa da bir nefes aldım. Takvime bakalım; nisan bitmiş zaten. Bana sorarsanız mayısı da evde geçirmemiz lazım. Fazla yürekli olupta, başımıza bela etmeyelim sonra. Futbol bahaneceliği sevmez. Mızıkçılığı ise asla. Tıpkı hayata gider yapar gibi. Yanlış bir hamlede verilebilecek bir sus payı da yok ne yazık ki...

***

Tabiri caizse; gına geldi artık. Durum kaosun içinde kaos gibi bir şekil aldı. Bu ne idiği belirsiz bir şey diye iddaa ediyorum fakat yine de binlerce değişik yoruma şahit oluyorum. Hani sıcaklar gelince bu yaşanmayacaktı? Hani gençleri etkilemeyecekti? Hani şöyleydi, hani böyle! Neyse; hanilere fazla girmeyeyim şimdi. Ama kimse akıntıya ters kürek çekmesin bu arada.

***

Ahkâm kesipte virüs dersi verecek değilim. Berberin kalfasının, lokantanın garsonunun, tamircinin çırağının evde oturmak zorunda kaldığı yerde; tabiiki ben önce sağlık sonra aş, daha epey bi sonra futbol diyeceğim. Bundan iki ay önce hepimiz doları, euro'yu ve bunların yanında hedeflerimizi ya da heveslerimizi konuşuyorduk. Arabanın modelinden, gömleğin rengine, saçımızın tarzından, kolumuzdaki saate kadar uzanan önemli sorunlarımız var sanıyorduk. Yeni çıkan cep telefonundan veya planda olan yazlık evden hiç bahsetmeyeceğim. Bir anda allak bullak oldu herşey. Asıl bizlere sorun olabilecek şeyi gördük. Kesinlikle dünyanın sonu değil bu ama; derdimiz ne zaman biteceğini bilmememiz. Bu defa balık hafızalı olmayız kesinlikle. Adından epey söz ettirir uzun bir süre. Git geller de yaşatır bize. Arada sırada yoklar yine. Halimizi hatrımızı da sorar.

***

Gelelim futbola. Seçim çalışması yapar gibi kapı kapı dolaşıp bu iş nasıl olsun diyemeyiz. Ortaya atılan bir teze karşılık hemen üç beş yeni teori geliştirildi. Antalya ile serüven başladı. Sonra Karadeniz planı daha cazipmiş gibi yorumlanınca şimdi de İstanbul rüyası gündeme geldi. Yukarı çekiyorsun aşağıdaki bozuluyor. Öne itiyorsun arkadaki kızıyor. Herkesi memnun etmek zaten mümkün değil. Sesi gür olanın borusu da ötmez bu saatten sonra. Afra tafra, gider yapmayla da çözüm çıkmaz artık. Kimse dile getirmese de bazı ilişkiler de pamuk ipliğinde.

***

Bugün için anladığım; yakında karar alacaklar ve aynı şekilde deplasmanlı fikstür devam edecek gibi. Ama seyirci olmayacak. Asıl konu; herkes kendini düşünecek doğal olarak ve kulüpler arasında büyük polemikler çıkacak. Şimdi bize akil futbol adamları lazım. Bu işte taraf olmadan duruş sergileyebilecek. Tek tek anlatan, inandıran ve ikna eden bir ortak fikir olmalı. Şu ülke onu yaptı, bu ülke böyle yapacakmış demeden; içimize sinecek ve tek vuruşta konuyu kapatacak, dedikodusu olmayacak bir sonuç olmalı. Hem yer hem zaman açısından. Hani hasta daha son nefesini vermemiş, ölüm döşeğinde yatarken; mirasçılar hastane koridorlarında pay kavgası ederler ya... Bizim işler de oraya gidecek gibi görünüyor. Ama kimsenin haberi yok. Hasta adam paraları çoktan tüketmiş. Hadi parayı da geçtim. Sağ kulaktan girip sol kulaktan çıkan; 'hak eden kazansın' diyeceğim ama korkuyorum. Ya hak eden kazanamazsa.