07 Mayıs 2021 | Cuma

Muhabbet

Pandemi nedeniyle her ne kadar içime kapansam da sabah yürüyüşlerinde ve akşam saatlerinde evimin önündeki parktayım. İster istemez insanların sorularına da yakalanabiliyorum. Önceki akşam daha önce futbol muhabbeti yaptığım üniversite öğrencisi Fenerbahçeli bir genç mesafeli biçimde yanıma yaklaştı, "şampiyon olabilecek miyiz Hakkı Abi?" diye sordu. İnsanların elindeki en değerli umutlardan birinin futbol olduğu ülkede böyle sorulara hazırlıklıyım. "Bilemiyorum" dedim, "ama bu hafta çok şey belli olur." Bu defa "Galatasaray, Beşiktaş'ı yener mi?" diye bir soru yöneltti. Liderlik dekorasyonu için istediği renkte fayanslar ısmarlamıştı da benden onay bekliyordu sanki.

H H H
"Her şey olabilir" dedim sonra ben bir soru yönelttim, "neden hep şampiyonluğu soruyorsun?" Gülümseyerek "çok özledik be abi" diye karşılık verdi. "Özlemek güzeldir ama sorguyu da peşinden getirir. Sevdanı da sorguluyor musun?" Eski bir okuyucum olduğunu ilginç bir cevapla kanıtladı; "sen hep yazardın Hakkı Abi, Titanic batarken orkestra sonuna kadar çaldı" diye. O cümledeki öznenin her şartta destek amaçlı olduğunu, sorgulamanın da desteklerin en kralı olduğu gerçeğini hatırlattım "Eskiden Fenerbahçe Kulübü'nde parola asla unutulmazdı" dedim.

H H H
Belki de insanlarla hep aynı sorulara muhatap olduğum için, içimde birikenleri delikanlının sorgulama alanına dahil ettim. "Transfer rantlarını sormuyorsun, Fenerbahçe'nin koca sezon kaç maçta genç futbolcu oynatacak cesarete sahip olduğunu görmek istemiyorsun. Oyun için oyun çevirenlere göz yuman bir yönetim biçimine karşı durmuyorsun." Bir an durakladım, sevdalı bir delikanlının üzerine fazlasıyla yük bindirdiğimi hissettim. Sonra birden "ama abi hakemler bize karşı" diye klasik bir cümle duydum. "Bak" dedim, "bu ülkede en tehlikeli futbol piyonları hakemlerdir ama o hakemlerin sana verdiklerini kabul edersen ve sesin çıkmazsa, senden aldıklarına isyan etmeye de hakkın yoktur." Sustu, sadece alacakları konusunda insanların beynini yıkayan sistem borçları bir kalemde siliyordu. Delikanlı da gerçekleri biliyordu ama ne acıdır ki işine öyle geliyordu.

H H H
Fenerbahçe'ye karşı dış güçler elbette vardı ama ya iç güçler? Onların her hakkı mahfuzdu. Şampiyonluktan çok daha anlamlı değerlerin savunulduğu bir kulüpte şimdi verilen mücadeleler masallara yem ediliyordu. "Aziz Yıldırım o değerlerin arkasında duracak kadar yürekli olduğu için hapis yattı" dedim. Muhabbet aldı başını yürüdü. Delikanlının babası da Aziz Yıldırım için yürüyüşe katılanlardan biriymiş gururla anlattı. Benim anlattıklarımın bazen yakınında bazen uzağında duran bir delikanlı vardı karşımda. Anladım ki bu takıma şampiyonluk lazımdı, karşımdaki delikanlı da aklımdan geçeni doğruladı.

H H H
"Hakkı Abi" dedi, "takım şampiyon olsun bütün bu dediklerinin bendeki önemi sıfır olacak." Açık sözlülüğüne teşekkür ettim, geçmişten bu yana yazdıklarımı not eden birine hafıza bankasındaki eski sözlerimden birini hatırlattım. "Kendinden diye birini korursan bir gün ondan korunman gerekir." "Kimi kastettin abi?" diye sorunca, "bir yazarın en büyük güvencesi okurlarının zekasına olan inancıdır" diye karşılık verdim. Gülümsedi, "anladım abi" dedi, teşekkür edip giderken arkasından seslendim. "Unutma, bazen şampiyon olduğunda başlar asıl tehlike!"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor