21 Kasım 2017 | Salı

Abdullah Avcı

Teknik direktörlüğün bilgiye, sevgiye ve yaratıcılığa açlığı vardır.
Bunun adına üretim ihtiyacı denir.
Zavallı kulüp başkanları, "adam gibi teknik direktörün ayağına gideceğime, ipimle oynatacağım kuklaları ayağıma getiririm" tavrını büyüklük gösterisi sayar.
Buna da tüketim sendromu denir.
Bedeli de ağır borçlarla ve harcanan umutlarla ödenir!

Gördük ki, her takımın bir Abdullah Avcı'sı olamaz. Olsaydı Türk futbolu bu halde olmazdı zaten.
Abdullah Avcı'nın her Galatasaray maçında gökkuşağının altından geçmesi bir sır değildir artık.
11 maçta 9 gol yiyen lig liderine 5 gol atan takımın başındaki teknik adam cumartesi gecesinin öznesidir.
Ortada yenilen Galatasaray, ezilen Tudor gerçeğinden önce Abdullah Avcı'nın sihirbazlığı vardır.
Abdullah Avcı'da olanların Tudor'da olmadığı muhakkak.
Abdullah Avcı; hem akademisyen, hem ekonomiysen, hem de geleneksel özellikleriyle futbolun gerçeklerini gözlere sokan bir başyapıttır.
Her büyük rakibe karşı ayrı bir plan geliştiren, büyüklerle oynadığı son 19 maçta tek yenilgi alan ve sürekli kendini geliştiren bir futbol adamından söz ediyorum.

Bu ülkede neler kaybettiğimizi en anlamlı biçimde Abdullah Avcı milli takımda sırtından vurulurken gördük.
Tetikçiler hâlâ saygınlık görüyor!
Buna karşılık Abdullah Avcı ne yaptı?
Kendisine ihanet edenleri bile teşhir etmeden daha çok çalıştı.
Nerede tilki, nerede yavşak olacaklarını bilenlere bile kendisini alkışlattı.
O yüzden not düşüyorum.
"Abdullah Avcı geçiyor, lütfen herkes ceketini iliklesin." Cumartesi gecesi bu adamı melekler bile alkışladı çünkü.
"Gökyüzünden seni izlemenin tadı başkaymış" notuyla birlikte.

Başakşehir bir proje takımıdır.
Doğru yapılanmayla nelerin oluşacağını göstermek açısından okutulması gereken bir ders kitabı.
34 yaşındaki Adebayor enkaz farz edilip kenarda dururken, onu yeniden pırlantaya dönüştüren gerçeğin sırrını çözsünler.
Bu adamın sahanın her karış toprağında mücadele etmesiyle takım aşkı arasındaki bağı araştırsınlar.
38 yaşındaki Emre Belözoğlu'nun kazanma ruhunu diri tutan sevginin köküne insinler.
Kulüpleri birbirine düşürecek söylemlerle zaman harcamak yerine, kendi kulübünü marka yapmayı ilke edinmiş Göksel Gümüşdağ'ın duruşuna baksınlar.
Teknik direktörünü tamamen özgür bırakan ve sonsuz bir güven duygusuyla arkasında duran bir kulüp başkanına.
O yüzden Başakşehir büyük takımlar için potansiyel tehlike olmaktan öte; örnek alınması gereken bir değer olarak ışıldıyor.
Ama kimse görmek istemeyen kadar kör değildir.
Özellikle borç batağındaki büyükler.

Gerçeklere karşı insanların gözlerini kör eden başkan sevgisinin ülkemize ödettiği bedeldir bu borçlar.
Soralım bakalım, o büyükler eğer borçlarını vatandaşa ödetmeyi düşünmüyorlarsa bu bataktan nasıl kurtulacaklar?
O kulüplerin her şeyi bilen başkanlarından kendileriyle yüzleşmelerini istesek çığırtkanlık yaparlar.
O yüzden biz de o muhteşem kıyıcılara not düşeriz!
"Aynaya bakacak cesareti bulanların yüzü olmalı!"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor