02 Mayıs 2018 | Çarşamba

Sahada kazanmak!

Beşiktaş yönetimi, "Masada kaybeden olmak istemiyoruz" diyerek, yarı finalin 33 dakikasını oynamayacaklarını, sahaya çıkmayacaklarını açıkladı.
Kısa ve öz konuşursak; o zaman, "masada kazanan" olmak istiyorlardı.
Üstelik "sahada kazanan" olmak fırsatı da önlerindeyken.
Maçı yarıda bırakan neden, korner köşelerinden sahaya atılan maddeler değil. Bunu bilelim. Ortada hiçbir şey yokken, takımın avantajlıyken ve tahrik yokken bir seyirci bunu yapıyorsa, "normal" olarak değerlendirilmemeli zaten.
Ortalığın karışması, Tolga Zengin'in Fenerbahçe tribünlerine doğru hareketlenmesi ve etkileşime girmesi ile başladı. Tolga maçı bile seyretmiyor, muhtemelen kendisine edilen küfürlerin sahibini arıyor, tespit ettikten sonra da harekete geçiyor.

Yaralanmış biri yok
O ana kadar Şenol Hoca'ya da, yedek kulübesine de taciz olmamış.
Şenol Güneş'in başına isabet eden madde özel olarak ona atılmamış.
Oyuncusunu sakinleştirirken, ortalık zaten karışık. Sahadaki savunmasız insanlara küfür etmek veya elindekini fırlatmak da ayrı bir "yaratıklık" modeli.
Bunun da altını çizelim.
Tolga'nın açtığı kapıdan diğer Beşiktaş yedekleri de girdi, tribündeki yüzlerce kişi de. Ama "canı acıyan" Şenol Hoca oldu. Mete Kalkavan karışıklık içinde "Hocam" diyerek yaklaşırken, eliyle "hadi git" işaretini yapıp, soyunma odasına yönelen yine Şenol Hoca. Hakemden izin almadan, kendi inisiyatifi ile yapıyor bunu.
Bu refleks sırasında "yaralanmış" birisini görmüyoruz. "Canı acımış" ve "sinirlenmiş" bir vücut dili var karşımızda. Sonrası malum. Yara yok, kan yok ama pens var, bu fotoğrafların servisi var...

Gerets kanla tamamladı
Yine başa dönelim. Beşiktaş yönetimi "Masada kaybeden olmak istemiyoruz" demişti. İyi de, sahada kazanmadın ki, masada kaybedesin. O dakikada skor Beşiktaş lehinedir, tur için yeterlidir; dersin ki; "Ben avantajlıydım, benim hocamı yaraladılar, biz de bıraktık" Bu durum da yok ortada.
Asırlık kulüplerin geleneklerinin dışında davranışların içine girmesi de büyük üzüntümüz. Hadi değerlerimiz gitti de, geleneklerimiz kalsaydı bari.
Daha büyük gerilimlerin yaşandığı Galatasaray veya Trabzonspor maçlarını bitirdi Fenerbahçe takımı.
Beşiktaş da bitirdi. Diğerleri de devam ettiler. Eric Gerets kaşında kanla tamamladı maçı Kadıköy'de.
Ama aynı Fenerbahçe'nin kupayı kaybettiği seremoniye çıkmadığını da hatırlatalım. Bu da büyük kulübün, küçük yöneticilerinin verdiği karardı.

Kimse farkında değil
Bunları bırakın, hamaset ile hareket ederseniz, nasıl büyük kulübün yöneticisi olacaksınız. Sadece Beşiktaş'ınkiler değil, diğer 100 yıllıkları yönetenler de nasıl bir mirasın temsilcisi olduklarının farkında değiller.
Çevrelerindeki birkaç yüz kişi ile var olduklarını sanıyorlar ama geçmişte hepsi misyon takımıydı. Ülkeye hizmet ilk görevleriydi ve bunun farkında olanlar tarafından idare ediliyorlardı.

Herkes tadacaktır!
Son üç haftaya girdik.
Galatasaray en yakın takipçisinin bir, Fenerbahçe'nin üç puan önünde. Berabere kaldığı anda bile şampiyonluğu yitirebilir. İki sert deplasman (Akhisar, Göztepe) oynayacak. Üstelik deplasman problemleri yaşarken.
Üç şampiyonluğu son maçta kaybetti Fenerbahçe. Bu gidişat içinde, Galatasaraylılar da ezeli rakiplerinin derdinin ortaklarından olursa, şaşırmayın. Son maçta kazanan olmak güzel. Bakalım kaybeden kısmına geçerlerse ne olacak?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor