24 Eylül 2015 | Perşembe

İpleri kaçırır

Van Persie'nin oyuna girerken, Pereira'ya yaptığı jestler gündemde hala. Bu gibi durumlar aslında ilk değil, son damladır. Birikim olmuş, kameraların ve tribündekilerin önünde de figürlenmiş… Çok net bir krizdir ve doğru yönetilmesi gerekir.
Bundan önce Hooijdonk-Daum ile yaşadı benzerini. Sneijder'in kendisini oyundan alan Fatih Terim'i Ünal Aysal'a şikayet etmesi de hatırlarda. Alex vardı, Fenerbahçe Hoijdonk'tan vazgeçti. Galatasaray ise Sneijder'e tavır koyamadı, istediklerini yaptı. O günden sonra Fatih hoca da kesemedi, Hamza Hoca da… Bu nedenle iki taraf uzlaştı görüşü, Van Persie'nin sonraki yedek kalışına kadar sürer. Eğer Pereira aynı kararı, oyuncuyu ikna etmeden verirse, problem kaldığı yerden devam eder. Bakınız; Aykut Kocaman - Alex süreci. Aykut Hoca bu kararı verme nedenlerini oyuncuya anlattı, Alex aynı fikirde olmadı. Bu dönemde 10 maçın üçünü kazanabildiler. Alex hepsinde oynadığı halde.

Yıldızlar yedekliği sevmez
Egolu oyuncuları yönetmek ve bu hırslarını takım performansına yansıtmak önemli bir yöneticilik becerisidir. Bu çekişmede ben Pereira'nın yanındayım.
Teknik adamın değerlendirmesi, oyuncuların bunu karşılaması, rakibin durumu, ilk 11 için planlamanın parçasıdır.
Pereira sonuç sorumluluklarını alıyor.
Hiç birimiz Molde yenilgisinden sonra Van Persie'ye "Adeta sürünerek oynadın" diye çatmadık, hocaya yüklendik.
İtiraz edebilir, kararı doğru bulmayabilirler.
Yedek kalmak, bu düzeydeki oyuncular için kolay kabul edilemez. Ama bunu teknik adamı küçük düşürerek ifade etmemeli. Terraneo veya yönetim, Van Persie'ye bir yaptırım uygulamazsa, Pereira'da ipleri elinden kaçırır. Hocanın gücünü kadro hissetmeli. Hissetmezse, başka problemler de yaşanır. Çünkü yedek kalan sadece Van Persie değil.

Oynatmamak üzere kurulu
Sanki yıllardır farklı tablo varmış gibi, daha önce konuşulmamış gibi yeniden 1-9-1'i gündeme getirdik. Aziz Yıldırım tekrarladı görüşü; çok haklı olarak.
Futbolumuzun geriye gitmesinin temel nedeni, takımların oynamak değil, oynatmamak üzerine yapılanmasından.
Futbolcular da bu karakterde olanlardan seçiliyor ve her şey daha çok mücadele etmeye endeksleniyor.
Teknik adamlar koltuklarının tabelaya endeksli olduğunu bildiğinden en kolayını seçiyor. Belki de pozitif oyunu organize edecek bilgi, birikim veya entelektüelliğe de sahip olmayabilirler. "Takımın gücü bu" görüşünü de yıllar önce üç yıl üst üste şampiyonluğa oynayan Sivasspor çöpe atmıştır aslında. Doğru takımı grup, akılla organize ettiğinizde büyük takım falan dinlemez, yenersiniz.
Yapmamız gereken koltuğuna yapışmış başkanları, işini puan aldığında koruyacağını zanneden teknik adamları ve bütün eleştiriyi tabela üstünden yapan medya aktörlerini ikna etmek, değişime zorlamak.
Gerisi kendiliğinden gelir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor