Hakem faciası!

Bir hakem maça ancak bu kadar damga vurur! Hem de iki dakikada. Önce Caner'in pozisyonunda penaltıyı resmen görmezden geldi, sonra iki dakika içinde hırsına yenilen Caner'i oyundan attı. Maç da zaten orada bitti. Ama biz yine de hikayeye geri dönelim. Galatasaray aslında sezonun en total oyununu oynadı. Sezon başından beri ne deniyordu; "Galatasaray takımının savunma zaafı var, büyük maçlarda bu zaaf çok sıkıntı üretir." Atletico maçında hiç de öyle olmadığını gördük. Dörtlü savunmanın önüne Mehmet-Mustafa Elano üçlüsüyle baklava kurup kenarları da Caner ve Keita ile kapatınca, İspanyollar İstanbul trafiğindeki araç gibi kalakaldılar. Savunma böyleyken hücumda da takım son maçlardaki dengesizliğini gidermiş göründü. Papatya gibi açılıp kapanan Rijkaard'ın takımı, uzun zamandan beri Manchester ya da Barcelona tarzı santrforsuz ama bol hücumcu oyun sistemini sahada uyguladı.

Elano çıkmasaydı
Arda, Evliya Çelebi misali sahanın her yerinde gezen ama görünürdeki santrforken, pozisyonların çoğunda Mustafa, Elano ve Caner vardı. Kaptanın çok yakından kaçırdığı pozisyonun dışında orta sahayı savunmakla görevli oyuncuların rakip kaleciyle burun buruna gelmesi tam bir total futbol uygulamasıydı. Herkes savunmacı, herkes hücumcu! Ama sarı-kırmızılı takımın ahengi Elano sakatlıkla kenara gelince bozuldu. Hazır olmayan Ayhan oyunu dengelemeyi ve yönlendirmeyi yapamadı. Reyes, yoklamalarından sonra kazandıkları gol bir an ümitleri kırdı ama Keita yeniden hayat öpücüğü ile stadı hayata döndürdü. Maç kilitlenmişken sahneye hakemler çıktı, Penaltıyı görmeyip Caner'i atarak turu İspanyolların önüne altın tepsi içinde sundu. Resmen hak gasbı. Hakem, bunun hesabını hem bu dünyada hem de öteki dünyada veremez.