Konsantrasyon

Maça çok iyi başladık... 90 dakikanın dörtte birlik bölümü geride kaldığında, Inaki Pena'nın, Depay'ın kullandığı serbest vuruştaki mükemmel kurtarışına kadar karşılaşmada kayda değer hiçbir şey olmamıştı. Galatasaray'da diziliş ve oyun planı rakibi durdurmayı başarıyordu. İlk yarım saatte, Kerem ve Mostafa etkili olabilecekleri fırsatları bulamıyordu belki ama Barcelona da, Traore'nin kanadından Van Aanholt'u her seferinde geçmeyi başarmasına rağmen kalemizde tehlike yaratmayı başaramıyordu. Babel ilk yarıda derli toplu, Boey gayet iyiydi. 36'da Kerem ile ilk pozisyonumuzu bulup gole çok yaklaşıyorduk, genç yıldızın nefis 'ayak içi' rakip savunmacıya çarpmasa, öne geçmemiz işten bile değildi.

Pena, uzaktan çekilen tehlikeli şutlarda yaptığı güzel kurtarışlarıyla iyi bir Muslera'yı bile aratmıyor, takımı ayakta tutuyordu. İlk yarı golsüz sona erdiğinde hiç beklemediğimiz kadar umut doluyduk hepimiz... Xavi, ikinci yarıya üç bloğa, üç baba ismi (Busquets, Pique, Dembele) sahaya sürerek başladı. Artık Barcelona ilk yarıdan da fazla topa sahipti ve kalemize daha yakındı. 45 ile 60 arasındaki büyük baskıdan sıyrılmıştık ama Xavi en büyük silahını tam buraya saklamış, Aubemeyang'ı oyuna almıştı. Gol yememe umudumuz giderek azalmıştı hatta hayli endişeliydik. Torrent ilk hamlesini 68'de Gomis ve Emre ile yaptı. Sahanın en iyilerinden Babel'in sakatlandığı için çıkması talihsizlikti. Oyuncu değişikliğinin hemen öncesinde Hollandalı sakatlanmasaydı çıkacak olan isim Feghouli on dakika sonra yerini Cicaldau'ya bıraktı. Maçtan bir gün önceki iddialı demeçleriyle dikkat çeken Torrent'in planı tuttu ve hayal ettiğimiz bir skorla ilk maçı atlattık. İstanbul'daki rövanşta tüm futbol kamuoyu olarak temsilcimize destek olmalıyız. Bu turun geçilmesi sadece Galatasaray'a değil ülke futbolumuza da tarifsiz bir değer katacaktır.