08 Aralık 2023 | Cuma

Hakkını almak!

Önceki gün oturduğum mahalledeki berber dükkanına orta yaşlı bir adam girdi. Beni görünce gülümsedi. "Birkaç yıldır sizi okuyorum" diyerek futbol konulu bir sohbete başladık. Satırlarımı ezberlemiş bir hali vardı da "İrfan Can Kahveci adına yazdıklarınız için size teşekkür ediyorum" dedi. "Niye?" diye sormak gereğini hissettim de adam hazırlıklıydı. "İki sezon İrfan Can Kahveci'yi en çok eleştiren sizdiniz Ama bu sezon harika cümleler kuruyorsunuz."

Gülümsedim, benim de okumaktan yana hafızamı yenilemem gerekti. "Nietzche'nin tarihe geçen sözüdür" dedim. "Kendin alabileceğin bir hakkı, bırakmayacaksın başkalarının vermelerine!" Önce ilk fotoğrafı sorguladım; "İrfan Can eleştirileri sonuna kadar hak etmişti" dedim, sonra yeni fotoğrafında İrfan Can'ı işaret ettim. "Bugün o övgü dolu satırları bana yazdıran İrfan Can Kahveci'nin sahada gösterdiği mücadeledir. Övgüleri de kendisi aldı." Adamın bakış açısı düzgündü. "Bazı gazetecilerde deve kini var" dedi, "birine kafayı taktıkları zaman o futbolcunun iyi taraflarını asla görmek istemiyorlar!" "Boş verin" dedim, "kimse görmek istemeyen kadar kör değildir!"

Özellikle yaz günlerinde parkta sohbet ettiğim yabancılarla tanıdık çıktığım çok olmuştur. Hele derin düşünceleri varsa değmeyin keyfime. İki yıl önce böyle biri gelmişti de karşımda çömelip kulağını yere dayamıştı. Ne yaptığını sorduğumda aldığım cevap harikaydı. "Buraların kalbini dinliyorum!" "Nasıl buldun?" sorusunun karşılığı da okkalıydı, "buralarda kalpsiz insan çok!" "Hiç kuşkun olmasın" diye karşılık vermiştim, "bu parkta çocuk seslerine bile silah çeken zalim insan bolluğu var, tıpkı futbol dünyasındaki gibi!"

Çocukluğumuzda "İstanbul hatırası" yazılı siyah bir örtünün önünde vesikalık fotoğraf çektirirdik. Bir ışık çıkardı örtünün altından, içinden kuş çıkardı sanki. Kuş bizim fotoğrafımızı alıp yola çıkardı, birkaç gün sonra içinden biz çıkardık. Nostaljik güzellikleri teknolojik tuzaklara kurban ettik. Organik bir dünyayı kimyasal gerçeklere teslim ettik. Güzelim değerleri sırf para uğruna katledenleri yıllarca seyrettik. O yüzden asaletin yolunda yürüyen, gençlerin elinden tutan insanları bulduğumuz zaman peşlerini bırakmayalım.

U19 Milli Takım Teknik Direktörü Soykan Başar'ın kaç yıldır milli takım altyapısında neler yaptığını izliyorum. Arda Güler'in Kenan Yıldız'ın sihirli yolculuğunda ondaki keşfin ve emeklerin büyük olduğunu da biliyorum. Avrupa'nın her köşesinde genç futbolcu ararken ayak izlerini bıraktığını bildiğim gibi. Avrupa Şampiyonası Elit Tur maçlarında kaç gencimiz öne çıkacak kim bilir? O yüzden emeklerini futbolun ruhuna emanet edenlere saygılarımı yolluyorum.

Bir gün önce Soykan Başar'la yapılan bir söyleşiyi izledim. Kurduğu cümlelere baktım da "bilgisi, tavrı ve üslubu, aile büyüklerinden aldığı futbol terbiyesi, geleceğin futboluna yol gösterecek" dedim. Futbolun taş merdivenlerinden başladığı yolculuğun onu nereye taşıyacağımı tahmin etmek zor değilken, "yeter artık yüzler değişmeli, yaratıcı ve genç teknik adamlar futbolumuza yön vermeli" diye kendi kendime söylendim. Adım gibi biliyorum ki, gençlerin keşfinde önemli rol oynayan ve sürekli kendine geliştiren biri yarın teknik direktörlükte başoyuncu olacak. Çünkü Soykan Başar gibi teknik adamlar; namının yürümesine değil insanlığın koşması üzerine eğitim almışlardır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor