30 Eylül 2015 | Çarşamba

Tabela adamı bozar!

Heyecanın üst düzeyde olduğu bir derbi yaşadık. İki farklı öne geçtiği halde Beşiktaş bu üstünlüğünü koruyamadı. Fenerbahçe eşitliği sağladıktan sonra galibiyetin peşine düştü. İkinci yarıdaki tek pozisyonda galibiyet golü geldi.
Kavga yoktu sahada. Birbirlerini itip-tükürenler de yoktu. Meslektaşına bulaşan, "pislik" yapan da yoktu.
Sertlik oldu elbette ama karakter tartışması yaşanmadı.
Maçı Halis Özkahya üzerinden yaşadık maalesef. "Öyle gördü" dediğimiz karar yanlışları vardı. Ama gördüğü halde kart yorumlarında "korkak" kaldığı anlar da vardı.
Zaten bunlar üstünden tartışma büyüdü.
Ve klasiğimizi yaptık.

Nerde kaldı hak-adalet

Sözlerimizi-gözlerimizi oyundan uzaklaştırıp, bu hatalar üstüne kurduk.
En çok şaşırdığım daha önce bu kararlar üstüne fırtına çıkarıp, "hakadalet" söylevleri veren Beşiktaşlıların, "Bir kere de bize olsun" diyerek durumu memnuniyet ile kabul etmeleriydi.
Yani; meşhur Beşiktaş duruşunu tabeladaki skora asmıştı arkadaşlar. İlk goldeki ofsayt pozisyonuna, "30 santimden ofsayt olmaz" diyebilecek kadar olanları da gördüm. Halbuki, "Yardımcı böyle pozisyonları kaçırabilir. Pozisyon ofsayt ama çok yüklenmemek lazım" da diyebilirlerdi.
Demek ki; suçluluk duygusu böyle bir savunma refleksi ortaya çıkartıyor. Haksızlığı kendi renginize çevirebiliyorsunuz.

Yutkundururlar sizi!

Bu tür hatalar önceki maçlarda Fenerbahçe lehine de yapıldı elbette.
Daha bir hafta önce Barış Şimşek, kendisine hakaret eden Markovic'i atamadı. Aynı gün Fırat Aydınus'un, rakibine dirsek atan Mario Gomez'i atamaması gibi.
Bu iki oyuncunun da, derbi de olmaması gerekiyordu. Buna iki hakem karar verdi. Tıpkı Halis Özkahya'nın, yardımcı yanlışları ile beraber derbinin sonucuna etki etmeleri gibi.
Anlatmak istediğim daha önceki kararları örnek göstererek, yanlışı doğru yapamazsınız. Bugün haksızlığın karşısında durmazsanız, yarın kendiniz yaşadığınızda da sesinizi çıkarma hakkınız olmaz. Söylediklerinizi hatırlatırlar, yutkundururlar sizi.

Analiz faciası
Derbiye teknik adamlar açısından baktığımızda, "hak ettik" diyen Şenol hocayı sadece tabela doğruluyor aslında.
Ofsayt gol veya en az 35 dakika 10 kişi oynaması gerektiğini bir kenara bırakalım.
Türkiye'nin en büyük sahasında, orta sahayı rakibine teslim eden oyuncularla oynadı. Oğuzhan, Necip girene kadar ortada yoktu.
Sosa'nın defansif direnci malum zaten. Fenerbahçe 63'e 37'yi yakaladı ilk yarıda. Ve her iki devrede de duran top gollerini bir kenara bırakalım, rakibe birer pozisyon verdi.

Rakibi takdir edebilmek

Fernandao'nun kaçırdıkları, direkten dönen van Persie kafası, aslında kimin galibiyeti daha çok istediğini gösteriyor. Futbolun adaletinde tabela konuşur elbette. "Atsaydın" derler adama.
Fakat "Hak ettik" kelimesini kullanmak başka. "Günün şanslısı bizdik" dediğinizde hem rakibinizi takdir edersiniz, hem de kendi durumunuz için saygılı bir özeleştiri getirmiş olursunuz.
Bu sözlerim, kendisi için yapılan eleştirileri, "Lideriz ya" diyerek küçümseyip, tabelayı gösteren, mağlup olduktan sonra "İyi oynadık, problem yok" diyen Pereira'yı da kapsar. Tabelacı olurlarsa, o rakamlar ilk rüzgarda başlarına düşebilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor