16 Aralık 2020 | Çarşamba

Şimdi ya da asla

Erol Bulut futbol yorumcularına, "futbolu ne kadar biliyorsunuz?" diye gider yaptıktan üç gün sonra evinde arka arkaya üçüncü yenilgiyi alınca bütün şimşekleri üzerine çekti. Fenerbahçe'nin düzensiz, isteksiz ve üretkenlikten uzak futbolu, "Erol Hoca'nın takımla diyaloğu iyi değil mi?" sorularını da beraberinde getirdi.
Caner'in mücadele etmeyen arkadaşlarına veryansın ettiği açıklamalar da takımdaki huzursuz havayı belgeleyip, tuzu biberi oldu. Aslında ligde henüz kırk maçın on ikisi geride kaldı. Önümüzde hâlâ uzun ve yoğun bir takvim var.
Yani tüm takımlar adına bu köprünün altından daha çok sular akar. Ancak… Bir süre önce Sergen Yalçın hakkında dile getirdiğim keskin viraj Erol Bulut için de geldi çattı.
Yanındayız ya da arkasındayız diyen çıkar mı bilemem. Çıksa da önemi olmadığını geçmiş tecrübelerden biliyoruz.
Şimdi Erol Bulut'un o sözünü ettiği oyun planlarını sahaya yansıtması, oyuncularla ilgili radikal kararlar alması ve galibiyet serisi yakalama zamanıdır. Şimdi ya da asla!

G.SARAY'IN BAY-RAM HAFTASI
Galatasaray, şampiyonluk yarışındaki rakipleri Fenerbahçe, Beşiktaş ve Başakşehir'in yenilgiyle kapattığı 12. haftayı maç bile yapmadan ikinci sıradaki yerini koruyarak geçti. Sahaya çıkmadan dokuz puan kazanmak Florya'da mutlaka keyifle karşılanmıştır.
Bundan iyi tek senaryo diğer maçların yanına, Alanya-Beşiktaş beraberliğinin eklenmesiyle yaşanabilirdi. Ama havayı yakalamış Galatasaray'ın maç ritmini kaybetmekten duyduğu memnuniyetsizlik mutlaka bu ikramiye gibi sonuçlarla yerini mutluluğa bırakmıştır. Hal böyle olunca, Sarı-Kırmızılı takım için haftayı bay geçti değil bayram yaparak geçti demek sanırım daha doğru olacak.

VAR İLE YOK ARASI…
VAR sistemi yürürlüğe girdiği günden beri çok tartışıldı.
Amacı oyundaki "bariz hataları" düzeltmek olan bir sistemin bu kadar eleştiri alıp, tartışılması ancak insan unsurundan kaynaklanabilirdi.
Öyle de oldu. Geçtiğimiz hafta sonu Sergen Hoca'nın veryansın etmesi de, Beşiktaş'ın açıklaması da aslında sistemden değil insandan kaynaklanıyor… Eğer uygulamalarda standart olsa, bir hakemin ak dediğine, diğeri kara demese VAR ile ilgili en büyük sıkıntı ancak oyunun akışını yavaşlatması olabilir. Gözden kaçabilecek tüm detayları onlarca kameradan kontrol edip, ikinci kez inceleme imkânı sunan bir sistemin hatayı en aza indirgemesinin ne zararı olabilir ki? Sistem değil, insan! VAR odasındaki hakem adaletli olur, kararlarında starndartı yakalar, işini temiz ve hızlı yaparsa kimse sistemden şikayet etmez.
Unutulmasın ki hataları saklamak, düzeltmekten daha çok acı verir.

KAZANIRKEN AĞLAMAK, KAYBEDERKEN GÜLMEK!
Ankaragücü'nün Konyaspor'u yenmesiyle ligde galibiyeti olmayan takım kalmadı. Aylar sonra gelen bu sonucun ardından sarı-Lacivertlilerin kalecisi Friedrich'in gözyaşları ne kadar hırslı ve duygu dolu olduğunu gösterdiği gibi takım aidiyeti açısından da güzeldi. Brezilyalı kaleci kazanılmış maçtan sonra bu görüntüyü verirken, F.Bahçeli Novak'ın Kadıköy'deki farklı yenilgiden sonra yüzünde güller açması tatsız bir eşleşme oldu. Mutlaka kötü niyetli değildir. Ama tribünde taraftar olsa, etrafa gülücük dağıtmayı sanırım aklından bile geçiremezdi. Aidiyet duyup, duymama meselesini ise Emre Belözoğlu ve Erol Bulut düşünmeli!

NEREDE O GÜNLER?
F.Bahçe, finalde Olimpiakos'u yenip Eurolig şampiyonluğunu kazanınca, bu kupayı alan ilk Türk takımı olarak tarihe geçeli çok değil, üç yıl oldu. Obradoviç'in son sezonu sıkıntılıydı ama onun gibi dünya çapında bir hocanın ardından her şeyin çok daha sıkıntılı olmasını zaten bekliyorduk. Yine de Jasikevicius'u ıskalayıp, Kokoskov'u takımın başına getiren yirmi milyon Euro bütçeli Fenerbahçe'nin bu kadar sıradan bir takım görüntüsü vermesi tatsız oldu.
Yanlış duymadınız; bu takımı oluşturmak için 20 milyon euro harcandı. Bundan çok daha ekonomik bütçelerle, çok daha iddialı oyunlar sergileyen takımlar izledik.
Jasikevicius'un geçmiş Zalgiris tecrübesi de bunun bir örneğiydi.
Genel Menajer Gherardini'nin oyuncu seçimleri Obradoviç'ten sonra da isabetli olmadı. İzleme Direktörü olarak ekibe katılan Zarko Cabarkapa ilaç olur mu göreceğiz. Ama Gherardini'nin geçmişte de bugün de oyuna katkı sağlayan tek bir olumlu transferini göremedim. Grizzlies tarafından serbest bırakılan eski oyuncusu Guduriç'i geri almak belki F.Bahçe'deki kötü CV'sini biraz olsun telafi edebilir.
Çünkü yeni transferlerin bir bölümü net olarak Eurocup seviyesinde. Öyle olmasa 38 yaşına merdiven dayamış Ali Muhammed kurtarıcı muamelesi görür mü? F.Bahçe Beko'nun oyun olarak gelişmesi görünen o ki zaman alacak. Belki Guduriç takviyesi oyundan önce skor katkısı alabilmek adına fayda sağlayabilir. Yoksa Alba maçından sonra "çok utanıyorum" diyen Kokoskov'un başı daha çok ağrır

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor