21 Haziran 2012 | Perşembe

Yakışıklı, 'Güneş'li

EURO 2012 başlarken ilk kez bir şampiyona için kesin bir favorim vardı. Öyle İspanya ya da Almanya gibi kolaycılığa kaçmadan hem de.
Yalnız benim favorim kupa için değil, en başarısız takım kategorisindeydi ve pek tabii ki Polonya idi.
O Polonya ki, turnuvadaki kadrosunda yer alanıyla almayanıyla Trabzonspor'u perişan eden oyunculara sahipti.
Bırakın yıldızlaşmayı ya da daha basiti takımına yararlı olmayı, herhangi bir dalda sporcu olma hevesine ve gayretine bile sahip olmayan adamlar izlenimi vermişlerdi onlar.

***
Bitmeyen sakatlıkları nedeniyle az forma şansı bulan Glowacki'yi geçelim, diğerleri futbol oynamaktan zevk almayan, oynamaya pek de niyeti olmayan havalarıyla her türlü başarısızlığa lâyık lisansiyelerdi bordo-mavi renkler içinde.
Sonradan bir favori daha edindim EURO 2012'de. Yine kupa için değildi. Tek maçta verdim onlara notumu.
İskandinavya'nın sarıları, Fransa karşısındaki onurlu duruşları ve "yenmeden dönmem" kararlılıkları ile bir başka kategorinin şampiyonu oldular, sonuna kadar hak ederek. Oysa hiçbir iddiaları yoktu. Grupta daha önce oynanan maçlar nedeniyle, diğer ev sahibinden -ki, Polonya gibi hak etmedikleri halde onlar da erken elendiler- teşvik ya da telkin gelme olasılığı da olmamasına rağmen biri harika iki golle çok net şekilde mağlup ettiler Fransa'yı. Haliyle, en yakışıklı takımı oldular turnuvanın.

***
Malumunuz, İskandinavlar çoğunlukla demokrat, özgürlükçü, adil ve dürüst insanlardır.
Avrupa'nın en yüksek refah düzeyine sahiptiler belki de.
Pek güneş görmemelerine rağmen aydınlık insanlardır genelde. Yine de sair ülkeler, diğer milletler gibi eksikleri, aksakları, yanlışları, ukalalıkları yok değildir mutlaka. Şu fıkraya bakalım meselâ.
Birleşmiş Milletler bilmem ne komisyonu toplanır. Kahve arasında, Kuzey Avrupa'nın yıldızı, kişi başına milli geliri 50 bin dolar olan İsveç'in optik beyaz tenli, lepiska sarı saçlı delegesi Emerson, ekvator hattının sadece 6 derece kuzeyindeki, gayrisafi milli hâsılası sadece 1000 dolar olan Fildişi Sahili'nin güneşten kavrulup kararmış delegesi Razoko'ya alaycı bir tavırla sorar: "Siz ülkenizde güneşe tapıyormuşsunuz, öyle mi?" "Evet" der Afrikalı, ve devam eder "Ama öyle güneşi bulsanız, siz de taparsınız…"

***
Trabzonspor taraftarının, bu kadar eleştirmesine, bazen teknik tercihleriyle, transfer anlayışıyla ya da yardım almama huyuyla anlayamamasına rağmen neden Şenol Güneş'i yere göğe sığdıramadığını soranlara da cevabıdır herhalde bu: "Öyle Güneş'i bulsanız, siz de aynısını yaparsınız…"



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor