Malımız altındır, bekleriz…
Demokrasimizin klasik deyimlerinden biridir: "Bu ülke koalisyonlardan çok çekti." Şimdi de, medyanın büyük kısmını 'bir şekilde' ellerinde tutan 'futbolda düzensizlik koalisyonu' görevde ve nedense salı akşamından beri çok da mutlu!
Belli ki, cumhuriyet tarihinde genelde bazı siyasetçilerin zihninde vücut bulan 'vatandaşı keriz sanma' hastalığına yakalanmışlar.
Acil şifalar dileriz… Kendi hastalıkları ile Türk futbolunun sağlığını da bozma başarısını (!) gösteren bu muhterem efendiler, 3 Temmuz sabahından beri bir dediği diğerini tutmayan sanal federasyon başkanı ile oyunu 31 Ocak'a kadar getirmeyi başardılar.
Dile kolay, 3 mevsim süren ve büyük ihtimalle dördüncüsüne de taşacak olan bir oyunu sahneye koydular. Belli bir gücün yansımasıdır; tebrik etmeyiz ancak not düşmeyi borç biliriz.
Sanal başkanın istifası oyunun yeni bir perdesinin başlamasıdır.
Haberim yok, dediği belgeleri gayet iyi bildiğini mesai arkadaşları zaten söyledikleri için bu mazeretin hiçbir kıymeti yoktur. Devam etseydi süreci bir an önce tamamlamak zorunda kalacaktı, o bakımdan kalmasında fayda olabilirdi; lâkin kişi olarak bu göreve layık olmadığını çoktan ispatlamış bulunduğu için gidişi asla kayıp değildir.
TARİHE MAL OLABİLİRDİ
Sanal başkan bir kulübün maddi manevi haklarını korumak yerine Türk futbolunu düzlüğe çıkarmak isteseydi, tarihe mal olurdu, istemedi ya da cesaret edemedi.
Bu köşede 19 Temmuz tarihli yazımızda kendisine dostça seslenmiş "Daha adaylığınızın ilk gününden 'Başka aday çıkması futbolumuza zarar verir' diyerek demokrasi anlayışınızdaki defoyu ortaya koymuştunuz. Buna bir de haksız ceza, eyyamcılık, kurunun yanında yaşı da yakma gibi şeyleri eklemeye yeltenirseniz hak hukuk anlayışınızda da bir sakatlık olduğu ortaya çıkar. Gün sadece kulüpler ve onların yöneticileri için değil, sizin ve görev arkadaşlarınızın hakkında da hüküm verme günüdür. Sadece onlar için değil sizin için de namus günüdür, insan içine çıkacak yüzü olup olmama günüdür. Siz siz olun, pazarlık ortamı yaratmaya çalışanlardan uzak durun, mutlaka ve mutlaka doğruya bağlı kalın. Kısa vadede sıkıntı çekseniz bile, uzun vadede kazanan siz olursunuz." demiştik.
Dost bildiklerine uyarak şimdi düştüğü durumunu kendisi değerlendirsin artık.
Burada bir hakkı da teslim edelim ama. Sürecin başından beri şikeciliği korumaya, kollamaya hatta bazılarının deyimiyle bir nevi devlet güvencesi altına almaya çalışan sanal başkan ve ekibi bir kez olsun doğru bir iş yapmış meğerse.
Delillere ve Etik Kurulu kararına uygun karar alarak Şampiyonlar Ligi için UEFA'ya doğruyu söylemiş.
Elbette bunda UEFA'nın 'Bir kulübü kollarsanız tüm Türk futbolunu yakarsınız' uyarısı etkilidir ama olsun, böyle bir futbol camiası için o bile bir şeydir.
Bugün net olarak görüyoruz ki, spor hukuku açısından suçu sabitleyen belgelerin tamamen ortaya çıkmasını 'aklanma' olarak göstermeye çalışanların pek hareket alanı kalmamıştır. Zaman kazanmışlar, belki play-off meraklarını giderme şansı yakalamışlar, ancak yolun sonuna iyice yaklaşmışlardır.
Bu trajikomik istifa manevrası efendilere biraz zaman kazandırmıştır.
Ancak bizim gibi futbolseverler için bunun fazla bir mahsuru yoktur. Zira bizim sırtımızda kamburumuz, üstüne faiz işleyecek haramımız, yalanımız, borcumuz yoktur. Bizim beynimizdeki, kalbimizdeki, elimizdeki temiz futboldur. Yani malımız altındır, durduğu yerde değer kazanır.
Onun için, bekleyebiliriz istediğiniz, hatta istemediğiniz kadar…
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.