09 Kasım 2016 | Çarşamba

FOTOMAÇ'I KUTLUYORUM

Hemen hemen bütün gazetelere baktım. Hepsinin yazarları maçı nasıl bir hakemin Trabzon'dan alıp Beşiktaş'a verdiğini yazmışlar. Sen birinin bal gibi penaltısını vermez öbürünün tartışılan penaltısını verirsen, sen kartlık olduğunu gördüğün o korkunç tekmeyi "Kırmızı" kartsız bırakırsan olmaz.
Daha da gözden kaçanlar var.
Adriano'ya verilmeyen sarı kartlar vardı. Adriano maçı bitiremezdi!
Oğuzhan'a gösterilmeyen sarı kartlar vardı. O da maçı bitiremezdi. Halil Umut Meler gibi yürekli bir hakem olsaydı Beşiktaş maçı 8 kişi ile bitirebilirdi.
Şimdi bütün bunları yazıyorsun sayfalarında başlıklara bak;
"Beşiktaş, Fırtına'yı geçti" "Beşiktaş Kartallar gibi yürüyor" Sanki o başlığı atan, o sayfayı yapan başka müessese!
Sanki yazıları yazan müessese başka başlıkları atan başka!

Tam kurtulduk derken!
FOTOMAÇ'ı çıkaran arkadaşlarımı kutluyorum. Bu maç ancak bu kadar güzel ifade edilirdi. Hakem o gün sahadaki "En büyük Kartal'dı!" Burada oturup futbol konuşalım deniyor, ne futbolu konuşacağız? Fenerbahçe'nin nasıl maç kazandığını görüyoruz. Advocaat çıkıyor diyor ki, "Fenerbahçe'nin hakeme ihtiyacı yok!" Yoksa kazan o halde hakemsiz!
Bu sefer de Fikret Orman. Beyefendi çıkmış, "Efendim bizim hakeme ihtiyacımız yok, nereden çıkıyor bunlar?" Nereden çıktığı yok. İşte ortada.
Şu FOTOMAÇ'a yapılan hareketi ayıplayacağına yeni bir "Aziz Yıldırım" olma hevesi ile ortaya çıkan bir başkan izliyoruz. Türk Futbolu'nun geleceği bu tür başkanlarla olmaz!
Galatasaray'ın başında sporla futbolla ilgisi olmayan, ne yaptığını bilmeyen bir icraatçı var. Bir kulübün başında, (F.Bahçe) nihayet kurtuluyoruz ondan. Bitti bu 10 senelik 20 senelik imparatorluk bitiyor diye ümitleniyoruz. Bu sefer yepyeni bir imparator olma hevesinde bir Fikret Orman çıkıyor. "Asarım, keserim" diye.
İngiltere'de, Fransa'da Almanya'da böyle başkanlar var mı? Bir örnek göstersenize bana. İngiliz gazeteleri her gün önümüzde.
Ama benim medyam bunların hepsini hazırlıyor. Medyamın hakemden şikayet etme hakkı yok!
Mete Kalkavan geçen sene 20 maç yönetmişti. Yönetir arkadaş.
Çünkü 20 maç yönetmenin birinci maddessi "Eyyamcı" olmak. İki ayrı Mete Kalkavan var.
Evet... İki ayrı Cüneyt Çakır yok mu? "Yahu bu adam ne kadar benziyor Cüneyt Çakır'a" diyoruz.
Hayret edersin çünkü Avrupa'da o kadar farklı yönetiyor maçı.
İyi para çünkü hakemlik. Ülkemizde milletvekili maaşı 17 bin liraymış.
Hakeminki ise 22 bin lira. Maç başı aldığı ve harcırahlar ayrı. Hiç maç yönetmese bile 22 bin lirayı cebe indiriyor.
Yönettiği maçlarda da harcırahları var. Yani her ay iki milletvekili maaşı kazanıyor benim hakemim. Bu işi kaybetmek ister mi?
Trabzonspor sene başından beri izlediğim en iyi futbolunu oynadı ama o futbolları hakemi yenmeye yetmedi.
Beşiktaş konusunda iyimser değilim.
"Efendim Aboubakar atsaydı" deniyor. Aboubakar kimin futbolcusu?
Aboubakar kaçırıyorsa Beşiktaş kaçırıyor demektir. Gazeteler üç gün önce "Aboubakar, Ömer atar" diye yazmıyor muydu? Atacaktır da kaçıracaktır da. O başka, bu hakemin yaptıkları da başka. Kaçırmak da takımın kaderinde var. Muslera tutarsa Galatasaray kazanır. Muslera tutamazsa Galatasaray kaybeder.
Muslera tutamadı Galatasaray kaybetti desinler! Denir mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor