09 Ekim 2010 | Cumartesi

Saygı ve sabır lütfen!

Eleştiri, en doğal haktır şüphesiz. Güzel şeyler, başımızı döndüren futbolla birlikte güzel skor istemek de şüphesiz.
Ancak bu denli güzel şeyler istiyorsak eğer anlayış, sorumluluk ve tavırlarımızı da gözden geçirmek zorundayız.
Mesela güzel şeyler sabır ve istikrar gerektirirken, biz ikisini de önemsemiyoruz.
Ya da güzel futboldan haz almak diye bir şey varken, biz çoğunlukla sadece "Vur, kır, parçala, bu maçı kazan" histerisiyle statlara gidiyoruz.
Üstelik zaaf, bilime aykırı tutum ve davranışlara sahip olanlar (Basın mensubu, yönetici, teknik adam, futbolcu... Aklınıza kim geliyorsa) her kesim, meslek ve yerde çoğunluktalar maalesef.
Keza tatminsizlik ve mükemmeliyet arayışının esir aldığı (İşinde vasatı aşamayan) insanlar sıkça kin kusmak, bir şeylerin ve bazı kişilerin üzerinden tatmin olmak seansları için fırsat kolluyorlar neredeyse.
ve Kocaman hak ediyor
Oysa 'eleştirmek' ile 'linç etmek' aynı şey değil.
Tabii, fikir yürütmek ile sallamak da öyle.
Dolayısıyla mevcut olanla yetinmiyorsanız önce sabır ve istikrara inanacaksınız.
Sonra da eleştirdiğiniz konuda yeterli bilgi ve samimiyete sahip olacaksınız ki ülkeye, olguya gereken katkıyı yapabilesiniz.
Bunun en somut örneği futbolla birlikte (İnsanlığı, toplumları ilgilendiren) başka konulara da kafa yoran, her koşulda sahici olabilmeyi şiar edinen Aykut Kocaman'ın milli takımlara verilen prime getirdiği yorumla yarattığı iklimdir. İşi ve mesleği adına onca problemle boğuşurken bile başka sorumlulukları olduğunu da unutmayan bir Aykut Kocaman, sabrı ve saygıyı hak ediyormuş demek ki.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor