08 Nisan 2023 | Cumartesi

Taht oyunları

Futbolumuzdaki taht oyunları, Game of Thrones dizisindeki entrikaları sulu götürür, susuz getirir. TFF duvarlarının dili olsa da konuşsa… Şaşılası bir futbol ortamımız var. Başkanlar, yöneticiler, hakem camiası, eski futbolcular, menajerler ve elbette medya. Futbolun bütün paydaşları dur durak bilmeden pozisyon elde etmeye çalışıyor. Bu ortamda ortalık nasıl sakinleşsin? Geçtiğimiz hafta Erden Timur elinde sezon sonunda açıklayacağı bilgi ve belgeler olduğunu söylediğinde zerre kadar şaşırmadım. Açıklasa şaşırırdım. "Açıklarım ha" demek daha etkili. Fatih Hoca'yı hala bekliyoruz mesela… Benim garibime giden herhangi bir savcının bu konuda "arkadaş hayrola nedir o belgeler?" dememesi. Son günlerde sosyal medyada bu konu çok dolaşıyor. "Erden Timur elimde belgeler var deyince Lale Orta tutuştu hemen yayına çıkıp gerçekleri itiraf etti" diye. Dedim ya, açıklamamak daha etkili… Bildiğim kadarıyla MHK Başkanı'nın TV programı çok önceden planlanmıştı. Söyleyecekleri değişir miydi? Hiç sanmıyorum. Çünkü yapılan hataların, sana göre bana göre durumu yoktu. Ancak VAR konusunu geçiştirdi gibi geldi bana. Oysa en büyük sıkıntı oradan çıkıyor. İşte son Galatasaray-Başakşehir maçında Icardi'nin içinde olduğu pozisyon. VAR orada hakemi neden çağırmıyor? Biri bana mantıklı açıklamasını söylesin. Ne camiaymış ama!

ARDA

Son yıllarda gördüğüm en önemli genç yıldız Arda. Bakın, aday demiyorum. Çünkü yıldız demeyi hak edecek becerilere sahip. Oyun zekasını, yeteneklerini gördük. Goller attı, attırdı. Üstelik bunu az süre bulmasına rağmen yaptı. Sadece yurt içinde değil, uluslararası maçlarda da yıldız kimliğini sergileyecek kadar özgüvenliydi. Kısa zamanda taraflı tarafsız herkesin sevgilisi, Türk futbolunun umudu oldu. Bilemiyorum biraz şımarttık mı? Ama böyle yetenekler her zaman çıkmadığı için varsın, olsun dedik. İşte tüm bunlardan dolayı Beşiktaş derbisindeki "fake" penaltı pozisyonu beni çok üzdü. Bu pozisyon maalesef uzun süre hatırlanacak. Şimdi ona önemli bir görev düşüyor. Artık saha içinde çok daha temkinli, fazlasıyla centilmen olmalı. O temiz yüzünün ve çocuklukla gençlik arası saflığının doğallığını kaybetmeden, adım adım ilerlemeyi başarmalı. Herkesin sevdiği bir futbol karakteri, rol model olmalı. Onu eleştirenler de karşılarında sadece on sekiz yaşında bir genç olduğunu unutmadan, hoşgörüyle hareket edebilmeli. Hangimiz hata yapmadık? Hele o yaşlarda. Arda harcanmaması gereken bir değerdir.

FENERBAHÇE'NİN SINAVI

Son dönemde Fenerbahçeli'nin başına gelenler deyim yerindeyse pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. Kupasız geçen sezonlar bir yana travmatik sonuçlar da sarı-lacivertli taraftarlar için baş edilmesi zor hale geldi. Dört gollü Beşiktaş yenilgisi, Galatasaray hezimetinin üzerine tuz, biber ekti. Kadıköy çıkışı olmayan bir futbol mabediyken adeta yolgeçen hanına döndü. Bu nedenle taraftar ne kadar kızsa haklıdır. (Gerçi son dönemde Şükrü Saraçoğlu Stadı, sessiz sakin maç seyredilen bir sinema salonuna benzemeye başladı ama o başka bir yazının konusu) Ancak bu kızgınlık maç içinde futbolcu ıslıklamayı haklı gösteremez. Kayseri maçında taraftar kötü bir sınav verdi. Protestonun da bir raconu var. Dönersin sırtını sahaya ya da sallarsın beyaz mendilleri. Olmadı, protesto edeceğin oyuncuyu top ayağına geldiğinde alkışlamaya başlarsın. O alır mesajı. Jesus, Futbolcular, Yönetim… Gelinen noktada hepsinin hatası var. Ama henüz sezon bitmedi. Fenerbahçe seyircisiyle barışma sürecinde de zor bir sınav verecek.

TÜKENİŞ

Yeniden yapılanmaya giderek beş sezona dört kupa sığdırmış ve omuzuna son şampiyon apoletini de takmış bir takımın kısa sürede böylesine kırılgan ve başarısız bir takım hüviyetine bürünmesi kolay açıklanacak bir durum değil. Trabzonspor açısından bunun gerçek anlamda bir tükeniş olduğunu itiraf etmek gerek. Üstelik çok hızlı ve yıpratıcı bir tükeniş! Peki, ne oldu? Öncelikle takımın oyun yapısına uygun transferler yapılamadı. Yeni transferler ekibin bütünlüğünü olumsuz etkiledi. Oyuncular arasındaki ücret standardı bozuldu. Üzerine bir de forma adaleti kalmayınca sorunlar çığ gibi büyümeye başladı. Saha içindeki uyumsuzluk, saha dışındaki sıkıntılarla harmanlanınca birlikte hareket edemeyen bir takım çıktı ortaya. Bu arada yönetim ayağını yorganına göre uzatmadığı için mevcut sorunların üzerine ekonomik problemler de eklendi. Taşın altına elini koyan oyuncu sayısı azaldı. Futbolcular birbirleri ve teknik adamları için oynamayı bıraktı. Herkes kendi gemisini kurtarmaya çalıştı. Sonuç ortada. Trabzonspor şimdi çok kritik bir eşikte. Teşhis ve tedavi doğru yapılırsa hasta yeniden ayağa kalkar. Aksi halde bu gidiş iyi değil. Yeni yönetimi büyük bir sınav bekliyor.

DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

Geçtiğimiz hafta sonu, Erman Hoca ile 90+1 programını yaparken "malumun ilamı" diye bir ifade kullanmıştım. Bir izleyicimiz, "yok veraset ilamı" diye vermiş, veriştirmiş. Kendi adıma hep "bilmemek gayet doğal, mesele öğrenmemek" diye düşünürüm. Nihayetinde bilginin, öğrenmenin yaşı ve sonu yok. Sıkıntı bilmediğini bilmemekte! Efendim, "malum" zaten bilinen ve açık olan şeydir. İlan edilmez. İlam edilir. Bildirilir. Yani doğrusu, malumun ilanı değil, ilamıdır. Dilimizde doğru bilinen yanlışlar çoktur. Örneğin, "eninde, sonunda" çok yapılan bir hatadır. Doğrusu, "önünde sonunda" dır. Sonuç olarak Galat-ı meşhur, lugat-ı fasihten evlâ değildir. Okumak ve öğrenmek iyidir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor