24 Eylül 2022 | Cumartesi

Kim vatandaş kim değil?

Bana göre bu ülkede yaşayan, bu ülkeyi pazarlıksız seven, ben Türk'üm diyen ve "Ne Mutlu Türk'üm Diyene" cümlesini gönülden söyleyen herkes Türk'tür. Ama işin bir de yasal boyutu var. Bir kere vatandaşlık hakkının parayla verilmesi ya da bir takım kolaylıklar sağlanması konusuna sıcak bakamadığımı itiraf etmek zorundayım. Ancak konu spor sahaları olduğunda başarı için bazı esneklikler sağlanması yeni değil. Bu, dünyanın her yerinde oluyor. Bir örneği de Avusturya'da yaşanmış. Ana-babası Türk, kendisi Avusturya doğumlu olan Yusuf Demir, Avusturya Milli Takımında futbol oynamayı tercih etmiş. 19 yaşındaki Yusuf Avusturya vatandaşlığına geçip, Avusturya formasıyla 4 maça çıktığı için Türk milli takımında forma giyemeyecek. Kural bunu söylüyor. Herhangi bir milli takımda 3'ten fazla maça çıkmış olan oyuncu, bir daha başka bir Milli Takım adına oynayamıyor. Dolayasıyla ligimizde de Türk statüsünde sayılmıyor. Mesut Özil vb. örnekleri gösterenler çıkacaktır. Orada da bir detay var. Yusuf 2015- 16 sezonundan sonra Milli Takım tercihini yaptığı için yabancı statüsünde oynuyor. O dönemden önce milli takım tercihini yapan gurbetçi futbolcular, Süper Lig'de yerli kategorisinde yer alabiliyor. Velhasıl kural net. G.Saray da futbolcuyu alırken bu kuralları biliyordu. Ama bizde "kervan yolda dizilir "yaklaşımı olduğu için, "Hele bir alalım da o işi hallederiz" dediler herhalde. Benim açımdan bir oyuncu hangi milli takımı seçiyorsa o ülkenin vatandaşı olarak kabul edilmelidir. Yani Mesut Alman, Yusuf Avusturyalı, Ferdi Türk statüsünde olmalı. G.Saraylılara da şunu sorayım. Ferdi tercihini Türkiye değil, Hollanda'dan yana kullansaydı Türk statüsünde oynamasını kabul ederler miydi?

TERİM BELGESELİ
Peşinen söyleyeyim... Bu ülkede, yaşayan isimler arasından bir futbol belgeseli yapılacaksa ilk ve en doğru seçim Fatih Terim'dir. Terim, Galatasaray ve Milli takımda ülke futbolunun son 25 yılına damga vurmuş büyük bir futbol karakteridir. Bunu kimse inkâr edemez. Gel gelelim Netflix 'de izlediğimiz iş için belgesel demek çok iddialı olur. Terim'in futbol yaşamındaki kişiler ve olaylar ne kadar etkili kullanılmış? Bunlar kaliteli görüntüler, iyi çekim teknikleri ve detaylı araştırma ile pekiştirilmiş mi? Terim ile birlikte, onun etkilediği futbolumuzun son 25-30 yılındaki olaylar iyi sunulmuş mu? Gerçekten objektif bir çalışma mı? Ünlü isimleri anlatan belgeseller sadece konu ettikleri karakteri övme ekseninde iş çıkarmazlar. Maharet, o kişiyi doğruları ve hatalarıyla, yalın olarak sunabilmek ve yorumu izleyiciye bırakmaktır. Bu açıdan bakınca eksikler fazla. Elbette her iyi niyetli emek takdiri hak eder. Ancak Terim belgeseli bir "ilk örnek" olduğu için büyük fırsat kaçırılmış.

NEDEN BU SABIRSIZLIK?
Beşiktaş camiasında anlayamadığım şekilde bir Valerian İsmael sıkıntısı var. Ya da varmış gibi gösteriliyor. G.Saray'ın 2 puan gerisinde, F.Bahçe ve Trabzon'un 1'er puan önünde olan Bemşiktaş için tren falan kaçmış değil. Son iki hafta dışında dinamik ve tempolu futboluyla öne çıkan, maçları en azından 60 dakika forse eden bir Beşiktaş izledik. Dele Alli transferi sezonun en büyük bombalarından biri. Evet, Beşiktaş'ın rakiplerine göre oynayan kadrosuyla, yedekleri arasındaki makas daha açık. Kadro derinliği aynı seviyede değil. Ama bunun mimarı İsmael değil ki. Yönetim "alalım" dedi de, o mu istemedi? Şimdi de F.Bahçe derbisi İsmael için bir eşik maçı haline getiriliyor. Bu durumun hocayı olumsuz etkilememesi mümkün değil. İşin kokusu yakında çıkar. Bazı futbolcuların İsmael ile çalışmaktan mutlu olmadığı haberleri gelmeye başladı bile. Bu iyi bir gidiş değil. Yönetimin acilen tedbir alması şart.

JORGE JESUS'UN FENERBAHÇESİ
Benim için ideal on bir yoktur, ideal oyun vardır" diyen Jorge Jesus Süper Lig ve Avrupa'da 15 maçı geride bırakırken futbolumuza apayrı bir renk katmayı başardı. Fenerbahçe için artık bir "teknik adam takımı" diyebiliriz. Ne oynadığı, nasıl oynadığı, ne yapmak istediği belli bir takım oldu Sarı-Lacivertliler. Hesap tutarsa ortaya çok keyifli bir futbol çıkıyor. Peki, bu futbolun yumuşak karnı yok mu? Özellikle Kim Min Jea gittikten sonra var. Savunma arasına ve arkasına atılan toplar, defansını ileri çıkartarak hat halinde savunma yapan Fenerbahçe için her zaman tehlike. Rennes maçında bu görüldü. Keza iyi kapanarak, alan daraltan, tempoyu düşüren ve ayağa iyi top yaparak geçiş oyunu oynayabilen takımlar da sıkıntı yaratabilir. Bu da Konyaspor deplasmanında yaşandı. Ama Fenerbahçe'nin her maçta yediğinden bir fazlasını atabilme kapasitesi de var. Yeter ki yüksek konsantrasyon ve mücadele gücü eksik kalmasın. Özetle Fenerbahçe geride kalan haftalarda bir, iki istisna hariç keyif veren, üretken, tempolu ve coşkulu futboluyla taraftarını mutlu etmeyi başardı. Sarı-lacivertliler sonuna kadar şampiyonluk denkleminin parçası olacaktır. Başarı, Lig şampiyonluğuna bu kadar endekslenmemiş olsa Avrupa'da da en azından çeyrek final görebileceklerini iddia ederdim. Ezcümle, genetik kodlarına geri dönen Fenerbahçe için "bu sene, o sene" olursa kimse şaşırmaz!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor