03 Eylül 2021 | Cuma

Euro 2020’nin hayaleti

Milli futbol takımımız için kabus gibi Euro 2020 performansından sonra çıkılacak ilk maç çok önemliydi.
Kadro neredeyse aynı olduğu için Şenol Güneş bir anlamda oyuncularının arkasında durduğunu gösterdi.
Tabii kendi seçimlerinin de… Ancak oyun ve oyuncu üzerinden "Nerede yanlış yaptık? " dememenin de bir bedeli olacaktı elbet!
Karadağ maçına bu görüntüde çıktık. Çıktık da oyunun belli bölümlerinde ne oynadığımızı yine anlayamadık. Özellikle ikinci yarıda oyuncu değişiklikleri ile birlikte her şey çorba oldu. Cengiz, eğer sakat değilse, niye çıktığına anlam verebilecek bir Allah'ın kulu var mı acaba?
Şenol Hoca ikinci yarıda, Euro 2020 etkisiyle "yine" skoru korumaya yöneldi. O böyle yapınca sahadaki futbolcular da hocaya ayak uydurdu. Anlayacağınız Euro 2020'nin hayaleti geri döndü.
Norveç-Hollanda maçı berabere bitmişken elimize kadar gelen fırsatı tepmenin bedeli ağır olacak.
Her şeyi bir kenara bıraktım, bir takım üç iç saha maçında yedi gol yiyorsa orada ciddi problem var demektir. Oyuncu üzerinden yazıp, çizmek istemiyorum ama Enes Ünal bu milli takıma ne verdi de, ısrarla tercih ediliyor biri bana anlatsın lütfen! Uzun lafın kısası, milli takım işi zora soktu. Hollanda karşılaşması final olur derken, gruptaki son Karadağ maçını final haline getirdik. Tabii oraya kadar dayanabilirsek. Haydi hayırlısı!

FENERBAHÇE İÇİN ZOR OYUN

Fenerbahçe hafta boyunca yoğun bir transfer mesaisi yaşadı. Uruguaylı Diego Rossi adeta şapkadan çıkan tavşan etkisi yarattı. İki ayağını da kullanabilen, toplu ve topsuz oyunu seven, geçiş oyunlarında etkili, şut isabeti ve pas kalitesi yüksek bir kanat forveti Rossi. Ancak bütün bu notlar MLS performansını yansıtıyor. Henüz 23 yaşında olduğu için gelişim vadetse de MLS'e göre çok daha temaslı oynayan sert rakiplere karşı ne yapacağını bekleyip, görmek gerek.
Fenerbahçe Rossi'den sonra görece düşüşte olan Meyer ve yüksek potansiyelli Berisha ile transferlere devam etti. Genç ama riski olan isimler.
Transferlerin bu kadar gecikmesi eldeki oyuncuların gönderilmesinde yaşanan sıkıntıyı da yansıtıyor. Başkan Ali Koç'un ayrılmakta sorun çıkaran futbolcularını açıkça tehdit etmesi de bu yüzden. Ancak zaman artık iyice daraldı. Pereira kısa geçiş döneminde genç oyunculardan verim alsa da orta ve uzun vadede kaliteli ve alternatifli bir kadroya ihtiyaç duyacak.
Yeni sisteme uyum süreci her zaman ilk üç maçtaki kadar sorunsuz olmayacak. Artık Van Persie, Appiah, Anelka, Alex dönemleri bitti. Şimdi en büyük umut Pelkas ve Szalai'ler bulabilmek… Alınan isimler bunun göstergesi.
Fenerbahçe için asıl "zor oyun" yeni başlıyor.

G.SARAY'IN TRANSFER DENKLEMİ

Geçen hafta da yazmıştım.
Galatasaray geleceğin takımını kurmak adına yerli ve yabancı genç oyuncuları kadrosuna katarak, bir plan dahilinde ilerliyor.
Bu iş kolay olmayacak. Son Kasımpaşa maçı da gösterdi ki Morutan, Cicaldau, Nelson gibi oyuncular katkı verecektir. Bununla birlikte aynı karşılaşmada bir başka şey daha gördük. Genç oyuncuların maç içinde git, gelleri de olacaktır.
Onların pozisyon hataları ya da tecrübesizlikten kaynaklanan son vuruş eksiklikleri Galatasaray'ın başını ağrıtabilir. Yarışırken gençleşmenin bir bedeli olmaması mümkün mü? Ben daha dikensiz gül bahçesi görmedim. Ama bu yol, eğer sabır gösterilirse doğru adrese çıkacak.
Bu projenin bir parçası olarak Halil Dervişoğlu'nun maceralı transferi de Sarı-Kırmızılılar için gayet olumlu oldu. Diagne'nin Kasımpaşa maçındaki hareketsizliği ve sprint sıkıntısı Galatasaray'ın maçı koparmasını engellemişti. Halil farklı işlevlere sahip bir oyuncu. Dolayısıyla onun transferiyle bir ihtiyaç daha karşılandı.
Mustafa Muhammed'in durumu ise hayli karışık. Mısırlı oyuncunun özel hayatıyla ilgili gelen bilgiler can sıkıcı. Ayrılmaya bu kadar odaklanmışken, para kazandırarak gitmesi bence çok daha hayırlı olurdu. Yanılacağımı sanmıyorum ama eğer kalırsa Muhammed'in katkısı istikrarsız olacak ve takım içinde tartışılmasına yol açacaktır. Terim yol yakınken bu soruna bir çare bulmalı.

UİLENBERG VE ESKİ HAKEMLER

TSYD bizim işin meslek örgütü.
Camiada yeri ayrı olsa da, yıllar yılı üyeleri tarafından hep ağır şekilde eleştirilmiştir.
Gerçi çoğu haklıdır, o ayrı konu. Ancak geçtiğimiz çarşamba günü Spor Yazarları Derneği, Oğuz Tongsir başkanlığında başarılı bir ev sahipliğine imza attı. MHK Başkanı Serdar Tatlı ve MHK Eğitim Danışmanı Jaap Uilenberg yeni kural ve uygulamalar hakkında spor basınını bilgilendiren önemli bir seminer verdi. Bu bence gelenekselleşmesi gereken çok önemli bir uygulama.
Bizzat gidemesem de baştan sona çekim yaptırıp (bir bölümünü a spor'dan canlı yayınladık) o çekimlerin de tamamını seyrettim.
Uilenberg VAR'a fazla anlam yüklediğimizi, her ayağa basmanın sarı kart olmadığını, özellikle gol öncesi elle temaslardaki nüansı anlattı. Örnek pozisyonlar eşliğinde bilgiler verdi. Son Beşiktaş maçından hareketle, "Hakemin görevi oyun kuralları ve protokolleri uygulamaktır, yabancı sayısı kulüplerin işidir" dedi. Bir de önemli haber paylaşarak, 4. haftadan itibaren VAR'da hangi pozisyonun incelendiğinin yayıncı kuruluş ekranlarında yer alacağını açıkladı.
Konuşmasına başlarken söylediği bir söz ise sanırım arada kaynadığı için pek yankı bulamadı.
"Eski hakemler kendilerini güncellememiş.
Yeni bilgileri, güncellenen kuralları maalesef yeteri kadar bilmiyorlar" dedi Uilenberg.
Bence büyük bir rest bu.
Buyurun kavgaya!

ENDER FİKİRLER - Ender Bilgin

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor