06 Şubat 2011 | Pazar

Mesir şenliği

* F.Bahçe, Manisa'dan kudret kazanıp döndü. Allah bundan sonraki rakiplerine acısın
* Kontrollü başlayan maç pozisyon zenginliği ile ligin en seyre değer maçı haline geldi

Fenerbahçe şemsiyesini ters çevirmiş bekliyordu.
Manisa'nın camilerinden mesir macunu niyetine atılacak 3 puanı kapmak için...
Ama şenliğe katılanlar bilir, macunu kapmak öyle kolay değildir. Bazen bir tane macun kapmak için döktüğün ter ve harcadığın efor, yüz paket macuna denk gelir... Manisa'nın niyeti de Fener'i işte öyle terletmekti.
Fenerbahçe nasıl çekinmesin, nasıl ihtiyatlı olmasın ki... Karşısında ligin en çabuk, en fırsatçı forvet hattı vardı. Simpson soldan, Kahe ortadan, Yiğit Gökoğlan sağdan bindirip, duruyordu.
Defansı "adam kaçırmaktan" sabıkalı Fenerbahçe bu durumda ihtiyaç kredisi yerine sürekli "ihtiyat kredisi" kullanıp, duruyordu. Hele bir de şehzadeler şehri Manisa'nın, bu sezon Trabzonspor, Galatasaray ve Beşiktaş'ın kellesini vurdurup, soyunma odalarına puansız gönderdiği düşünülürse, korkunun dağları sarmamasına olanak yoktu.

Misafirperverlik gösterdi
Ama Fenerbahçe buna rağmen maça baskılı başladı. 6. dakikada Baroni'nin şutu, Kanuni'nin topları gibi kalenin bedenini dövmese, Fenerbahçe için maç kolaylaşacaktı. Bir dakika sonra Yiğit Gökoğlan, Volkan'la karşı karşıya kaldığı pozisyonda topu yandan auta göndererek, abartılı bir misafirperverlik gösterdi. 13. dakikada Niang, arka direğe Memati'yi kıskandıracak bir pusu atıp, topu filelerle kucaklaştırdı. Ama yardımcı hakem, "Bu yaptığın ofsayt raconuna uymaz" deyip, haklı gerekçe ile bayrağını kaldırdı.
45. dakikada Manisa'nın ikinci yarının başında atacağı golün adeta kostümlü provası yapıldı. Bekir arkasına sarkan Simpson'ı kaçırdı. Bu futbolcunun vuruşunu Volkan iki hamlede önleyebildi. Bu pozisyonun anlattığı bir başka gerçek ise Fenerbahçe'de Gökhan Gönül'ün alternatifinin olmamasının ne kadar büyük bir eksiklik olduğuydu.
Stoper Bekir'in savunmaya çalıştığı sağ bek mevkiinde cirit atan Simpson, adeta çoğalıp "Simpsonlar" haline geliyordu. Aykut Kocaman'ın Dia ve Stoch'u kulübede unutup, sağ kanadı adeta nadasa bırakması ise rakip teknik direktör Hikmet Karaman'ın işini kolaylaştırmıştı.
Zira Fener'in hücum varyasyonları sadece solda Niang ile olgunlaşabilirdi.
Bu kulvarı iki kişiyle kapatan Karaman, böylece Fenerbahçe'yi duran toplara ve uzaktan vuruşlara mahkum etti. Karaman'ın bir başka hesabı daha vardı. Gol geciktikçe, Fenerbahçe'nin sol kanadı hareketlendirmek için Andre Santos'u ileri çıkartmak isteyeceğini biliyordu.
Brezilyalı'nın boşaltacağı bu alan, nimetti. Nitekim, ev sahibinin 54. dakikadaki golü de böyle bir pozisyonda geldi. Simpson, Bekir'i yanıltıp, sağdan hareketlendi, Lugano da Kahe'nin ikametgah adresini unutunca, Brezilyalı golcü fileleri bulmakta tereddüt etmedi: 1-0...

İmdadına yetişti

Bu sezon maç çevirmekte zorlanan Fenerbahçe'nin imdadına penaltı yetişti.
62. dakikada Semih'in ceza alanı içinde düşürülmesiyle kazanılan penaltıyı Alex kullandı ve belki de hayatının en zorlu penaltı vuruşuyla eşitliği sağladı: 1-1...
Son yarım saatlere pili yetmeyen Fenerbahçe'nin yeni bir hüsranla sahadan ayrılacağını sananlar bu kez yanıldı. Fenerbahçe tüm enerjisini son yarım saate saklamış gibiydi. İlerleyen dakikalarda Fenerbahçe forvetinin, rakip kale direkleriyle muhabbeti koyulaştı. Kim kaleye vursa, direği buluyordu. Hele 67. dakikada Semih'in, altı pas içinde tam anlamıyla "yüzüne gözüne bulaştırdığı" bir pozisyon vardı ki, anlatılacak gibi değildi...

Birisi yere serilecekti
Ancak aynı Semih, Alex ve Mehmet Topuz ile beraber inisiyatif almaya başlayınca, oyunun şekli de değişti. Maç tam bir düelloya döndü. Bu maçtan beraberlik çıkmasına artık imkan yoktu. İki silahşordan biri mutlaka yere serilecekti. Nitekim 73. dakikada Mehmet Topuz'un krema kıvamındaki ara pasında Semih topu bekletmeden şutladı, kaleci İlker'den sekip havalanan topu, fırsatçı Niang kafayla tamamladı: 1-2...
Kalan dakikalar halı saha maçı kalitesindeydi.
Topu ayağına alan, koşup ceza sahasına girdi. 89. dakikada oyuna giren Dia ise aynı dakikada daha tozluklarını bile çekmeden, Alex'in şahane pasını ağlara gönderip, ligde golle buluştu: 1-3...
Kontrollü ve ihtiyatlı başlayan maç, gelen gollerle adeta "zıvanadan" çıkıp, pozisyon zenginliği ve heyecan açısından ligin en seyre değer karşılaşmalarından biri haline geldi. Adına "kontrollü futbol" denilen yeni çağın futbol adına bu en sıkıcı zırvasından nefret eden benim gibiler de sonucu ne olursa olsun, bu maçı keyifle izledi...
Sonuçta Fenerbahçe, Manisa'daki mesir şenliğinden "kudret kazanıp" dönmesini bildi. Şimdi Allah, Fener'in bundan sonraki rakiplerine daha çok acısın!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor