Yanlışlıklar sevildikçe...

Yanlışlarla başlayan, yanlışlarla devam eden ve yanlışlarla bitecek olan bir sezonda birçok yanlışın bir arada yapıldığı ama Fenerbahçe'nin kazandığı bir 90 dakika daha izledik. Ununu elemiş eleğini asmış, fiziken sahada ruhen tatile çıkmış, formanın kıymetini bilmeyen, armanın değerini unutmuş önceliği "Maç bitse de gitsek" olan oyuncu topluluğu vardı sahada.
Penaltının dışında bir tek Lens'in getirdiği Van Persie'nin bitirdiği golün dışında pozisyona giremeden bitirdi karşılaşmayı sarı-lacivertliler.
Josef'in hiçbir şey oynamadığı Mehmet Topal'ın birşeyler yapmaya çalıştığı, Alper'in bir var bir yok oyununa sol bekte İsmail sağ bekte Hasan Ali'nin etkisiz oyunu eklenince futbol adına ızdırap dolu bir mücadele seyrettik.
Çarşamba günü 120 dakika oynayıp fiziksel ve mental olarak yorgun oyuncular yerine 68 gol atıp 25 gol yiyen +63 averajla şampiyon olan U21 takımından hiçbir oyuncunun bırakın oynamasını kadroda dahi olmaması inanılır gibi değildi.

Oyuncu kazanabilirdi
Volkan'ın yerine Ertuğrul, sağ bekte Savaş stoperde Yiğithan,orta sahada Samet önünde Erdi Can, hucümda Ahmethan olsa bundan daha kötü olmazdı. Skor olarak kazandığın oyun olarak kaybettiğin bir maçı bu saydığımız genç oyuncular ile oynasan belki skor olarak kaybedeceğin ama oyuncu kazanabileceğin bir fırsatı kaçırmış oldu Fenerbahçe.
"U-21 takımımızdan neden Milli takımda oyuncu yok?"diye sorgulayacağına Fenerbahçeli yöneticiler, dönüp aynaya bakmaları halinde kendilerine şunu sormalı; A Takımımızda hedef bitmişkin, oyuncular bitmişken neden bir tane bile kendi alt yapından oyuncu yok diye.
Ama yarın skor olarak kazandığını, sonuç olarak kazanan bir takımı neden eleştirdiğimi merak edecek soracak kişiler olacaktır.
Şunu unutmayalım; Yanlışlar sevildikçe, doğrularımız değişebilir O yüzden Fenerbahçe takımı maçını kazansa dahi futbolun doğruları adına yanlışları yazmaya devam edip, doğru bildiklerimizi söylemeye devam edeceğiz...