29 Ocak 2021 | Cuma

Masumiyet!

Genelde akşamları hava almaya çıktığım evimin önündeki parkta benden yaşça büyük bir adamla futbol sohbetim oldu. "Bizim futbol güzelliklerimizi faytonlar çekerdi" dedi, "ortada bu kadar para yoktu ama biz insanlık zenginiydik." Parkın boşluğundan mı yoksa gerçekleri sağır uykusundan uyandırmak için mi sesi biraz yüksek çıktı.
Ben de ona aynı biçimde eşlik ettim. "Kulüp başkanlarının ve hakemlerin futboldan daha çok konuşulduğu bir ülkede futbol sadece paradan ve timsah gözyaşlarından ibarettir."

***
Kokmuş hakem kremasıyla sütbeyaz zaferlere hasret kalmış bir düzenimiz varken, nasıl hakemler gördüğümüzü ikimiz de biliyorduk.
"Sahibinin sesi" düdükler adaletsiz hödüklerden ligin ikinci yarısı için siparişleri almaya başlamıştı bile. "Tamamdır bu maç sizin!" Hakemlerin sır saklamasına gerek yoktu da adamla birlikte onların işledikleri cinayetleri teyit ettik.
Eski cümlelerim adamda şiir olmuş da haberim yok.
"Düdüğün kiri o düdüğün girdiği ağzı da o düdüğü üfleyenin adını da lekeler. Ama adam olanlar böylelerini silkeler!" Ne utançtır ki adamlık bu topraklarda 7 harfli bir kelimeydi.
***
Karşımdaki adama hangi takımı tuttuğunu bile sormadım. Çünkü kurduğu cümlelerden anladığım kadarıyla asaletin ve adaletin tarafını tutuyordu.
İkimiz bir olduk Ataköy 11'nci Kısım Bildirisi yayınladık gecenin bir yarısı.
"Hak etmediğin sana verildiği zaman utanmadan alıyorsan, bir gün hak ettiğini senden alanlar için tek söz etmeye hakkın yoktur!" Hakkı olmayanı kucaklayan herkes ikimizin de gözünde sabıkalı çıktı.
Ama bu ülkede şampiyonluk için her yolun mubah olduğunu söylemeye gerek yoktu.
***
Nasılsa kişiye özel konuşan televizyon ağaları vardı.
"Kuyrukyağı yorumcular!" Onlar paranın tarafındaydı, kaz gelecek yerler için geceleri tavuk kesiyorlardı.
Büyükbaşları haklı çıkarmak için bir pozisyonu dakikalarca anlatıyorlardı da mesele sahipsiz takımlara gelince kısa kesiyorlardı.
Bunlar sistemin kumanda ettiği "sallabaş" yorumculardı.
***
Yağmur başladı o sıra, pencereden insanlar yağmura bakıyordu da bizim teşhislerimizde kulüp başkanlarının ve teknik adamların boyaları kurduğumuz cümlelerde bile akıyordu.
Sonuçların kaliteyi sorgulamaktan önemli olduğu bir futbol dünyamız vardı.
Yasalar kişiye özeldi, para parayı çekiyor kansız kansızı kendi saflarına çekiyordu.
Ülkede adalet yoktu ve bizim isyanlarımız haybeye talimdi.
Adamın düşüncelerine çocuk sevgisine ve tarzına bakınca gördüm ki, sanki benim birkaç yıl sonraki halimdi.
Birlikte yılın şarkısını belirledik:
"Uç uç böceğim annen sana şampiyonluk alacak." Peki pabuçları kim alacaktı?
Onlar masallarda kalmıştı, o yüzden çocuklara bir şey kalmamıştı.
Yılın hovardaları; bas bas paraları yabancılara.
Peki, onca borç ne olacaktı?
O borçlar için sevdalı çocuklar hali hazırda bekliyordu.
"Keşke çocuklar kadar masum olsaydı futbol" dedik ve ikimiz de evimize döndük.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor