27 Ekim 2010 | Çarşamba

Derbinin ardından

Fenerbahçe'nin 'tartışmasız' favori çıktığı maçta, Galatasaray'ı yenememesi tartışılmalı mı? Hagi, "Galibiyeti kaçırdık" diyor. Maçın tek 'çok' net pozisyonundan bahsediyorsa haklı. Aykut Kocaman'ın hakemden şikayeti var. Sabri ile Dia'nın pozisyonunun penaltı olarak değerlendirilmesinin gerektiğini düşünüyor. Maçı seyreden herkes Lucas Neill'in ikinci sarıdan atılması gerektiğini, Galatasaray'ın son 20-25'i 10 kişi oynayacağı gerçeğini işaret ediyor. Onlar da haklı. Öyleyse golsüz biten, üst düzey mücadele edilen bu maç bize neyi işaret ediyor?

Fenerbahçe açısından baktığımızda; Beşiktaş'tan sonraki ikinci ezeli rakibin de berabere kaldığı için sevinerek tesislerine dönmesi, iddiayı ve gücü temsil ediyor. Sezon başındaki Fenerbahçe ile şimdiki arasındaki fark olumlu yönde gelişti. Yeni transferlerin devreye etkili girmesi, Alex tartışmasının sona ermesi, Emre Belözoğlu'nun takımın komutanlığını üstlenmesi hep performansı yukarı taşıdı. Bu avantajlar ilk olarak etkisini skor tabelasında gösterdi.

Tarihin en golcü takımını konuşmaya başladık. Bol gollü maçlar oynanıyor. Kocaman'dan beklenti, bunun her maçın içinde istikrar taşıyan görüntüye kavuşması. Galatasaray ise tüm sorunlarını çözmüş havasını yarattı, yanlış yapıyor. Hagi'nin Misimovic ile Elano'yu bile 'bek' gibi oynattığına dikkati çekelim. Rakibi durdurmak adına doğru hamlelerdi. Kurgusunu kaybetmemek üzerine kurdu, elbette kontralarla sonuca gitmek istedi. Taktiğine kimse yanlış diyemez. Ama bir maçlık bir konsantrasyon ve disiplin sahadaydı. Saracoğlu Stadı'na gelen her takım bunu yapmaya çalışıyor. Fenerbahçe ile açık oynayıp başını belaya sokmak istemiyor. O zaman Galatasaray'ı neler farklı kılacak? Aslında Baros, Arda ve Kewell üçlüsü sağlam olsaydı ve kadroda yer alsaydı, böylesine katı bir savunma olur muydu, Fenerbahçe her denediğinde duvara çarpmış gibi geri döner miydi? Yani sakatlıklardan doğan mecburiyet içinden en doğrusunun çıktığını söylememiz yanlış olmaz. Galatasaray'a önceki yenilgileri aldıran nedenler, öne çıkan defansının verdiği açıklardı. Hagi bundan sonra her rakibe duvar öremeyeceğine göre, sorunları çözmek için ne yapacak? Teknik direktör farkını esas o zamanlarda göreceğiz.

* * *
GUUS HİDDİNK BEREKETİ
Hiddink bu hafta 4 maç izledi. Yardımcısı Oğuz Çetin ile tribündeydi, notlar aldı. Mart ayına değişikliklerle hazırlanmak istiyor. Kararlılığını gösterdi. 17 Kasım'daki Hollanda maçında muhtemelen yeni oyuncularla sahaya çıkmak isteyecek. Hiddink'in gözlerini diktiği oyuncuların performansına esas dikkat çekmek istiyorum. Kayserispor'un Beşiktaş karşısındaki ciddiyeti, Trabzonspor'un özellikle de Serkan Balcı'nın Gençlerbirliği karşısındaki ikinci yarı temposu gözden kaçmadı. Milli formayı giymek için İstanbul'a gelmenin gerekmediğini iddia eden oyuncular, bu fırsatı kaçırmadılar.

DAUM'UN İŞARETİ
Sezon daha başlamışken, Almanya'da Daum'a sorduk: "Vatandaşın Schuster, Beşiktaş'ta ne yapar?" Daum, Schuster'in performansının işlerin baştan iyi gitmesine bağlı olduğunu söyledi. Çok konuşmadı. Benim anladığım, "Kriz çıkarsa yönetemeyebilir" demek istedi. Saracoğlu'ndan beraberlikle döndükten sonra oynadığı dört maçı da kaybetti Beşiktaş.
Schuster, Guti ile Quaresma sakatlanınca çözüm üretemedi ve performansının iki oyuncunun kalitesi kadar olduğunu gösterdi. Hagi ile söylediklerimiz onun için de geçerli. Eline geçen sene Mustafa hocanın takımı kalınca bırakın fark yaratmayı, çok geride kaldı.

"BEN GELMEM"
Fenerbahçe Divan Kurulu toplandı. Derbi öncesine rastladığı için aklında eleştiri biriktirenler, ortamı germek istemediler. Kürsüye çıkanlar övücü konuşmalar yaptılar. Sadece bir kişi; Kerim Kerimoğlu, Saracoğlu Stadı'nın bütçede gösterilen değerinin dört yılda nasıl 4'e katlandığını sordu. Ortalık karıştı.
Aziz Yıldırım, yaşı 80'e yaklaşan Kerimoğlu'na, "Bir daha gelirsen ben gelmem" dedi. Volkan Demirel'e de "Ali Şen gelirse ben düğüne gelmem" demişti. Aslında stadın fiyatının nasıl 4'e katlandığını açıklamalıydı. Bunun yerine konuşanları hedef seçti. Bugün yönetimin değişmemesi, yeni fikirlerin üretilmesi, kulübün tek aklın esiri olması sorunların kaynağı. Aziz Başkan haksız eleştiri varsa ortaya çıkıp doğru cevabı vermeli. Sorular sorulacak ki yanlışlar görülsün veya doğrular anlaşılsın.



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor