Fotomaç Gazetesi yazarı Ender Bilgin, Galatasaray ve Fenerbahçe gündemine dair önemli bir yazı kaleme aldı. Bilgin, Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz ile teknik direktör Fatih Terim arasında yaşananlarla ilgili flaş değerlendirmelerde bulundu. Bilgin ayrıca Fenerbahçe'nin oyun tarzına da yazısında yer verdi. İşte o yazı...
Fatih Terim birkaç hafta önce "Artık kimsenin yanında ya da arkasında değilim" sözüyle Pandora'nın Kutusu'nu açmıştı. Ardından bu köşede "Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olamaz. Ne Başkan Mustafa Cengiz, ne de Terim bu söz söylenmemiş gibi davranabilir" diyerek aslında herkesin malumu olan bir duruma vurgu yapmıştım.
Süreç bizi yanıltmadı. Fatih Terim'in transfer listesini açıklaması da, "Bugün derin bir yalnızlık hissettim. Benim kişilere, gruplara değil Galatasaray'a verilmiş bir sözüm var. Zaten Mayıs ayında da hem sözüm, hem kontratım bitiyor" sözlerinin arkasında yatan neden de aynı. Bu sökük, dikiş tutmaz. Terim, açıkladığı listeyle Mustafa Cengiz'i köşeye sıkıştırmış oldu.
Galatasaray taraftarının duygularını yansıttığından emin olamadığım "Başakşehir ile masaya oturmamalıyız! algısı da bana bir sosyal medya operasyonu gibi geldi. Özetle bir süre halının altına süpürülen sorunlar, yeniden ve daha net olarak gün yüzüne çıktı. Terim Mustafa Başkan ile Başkan da Terim ile ya-pa-maz.
Şimdi ne mi olacak? Galatasaray'ın menfaatleri için kerhen yapılan karşılıklı destek açıklamaları belki bir kez daha tekrar edecek. Ama ilk sıkıntıda sökük biraz daha açılacak. Nihayetinde dikiş patlayacak. Olan da takıma ve sarı-kırmızılı renklerin sevdalılarına olacak. Çare mi? Onu Fatih Terim de, Mustafa Cengiz de biliyor!
F.BAHÇE'NİN HAFIZASI
Gaziantep deplasmanındaki kötü futbol ve 3-1 kaybedilen maçın ardından F.Bahçe'nin üzerinde dolaşmaya başlayan kara bulutlar art arda gelen Başakşehir, Kasımpaşa, Alanya ve Erzurum galibiyetleriyle dağılıverdi. Peşi sıra Mesut Özil transferiyle ilgili haberlerin manşetleri süslemesi Fenerbahçe camiasında adeta bahar havası esmesine neden oldu.
Buraya kadar her şey güzel. Güzel de ya futbol? Ben göz tanığı olduğum ya da meslek büyüklerimden dinlediğim Fenerbahçe'nin topu rakibe bıraktığı bir futbol anlayışıyla oynadığını ne gördüm, ne de işittim. Tamam, istekler olanaklarla sınırlıdır ama olanaklar gerçekten buna mı elveriyor? Bu mu yüz küsur yıllık koca çınar Fenerbahçe'nin futbol mantalitesi?
Fenerbahçe'nin genlerinde, bu renklere gönül verenlerin hafızasında hep oyunu rakip yarı alana yıkan, sürekli gol kovalayan ve "yetinmeyen" bir futbol ezberi vardır. Mevcut futbolla geçiş sürecini kurtarmaya (eğer saha sonuçları iyiyse) kimse laf etmez ama bu futbol anlayışı kalıcı olursa hiçbir Fenerbahçeli mutlu olmaz. Biraz daha beklemek gerek. Yoksa bu futbolla Erol Bulut dua etsin tribünde seyirci yok!
BU NE PERHİZ...
Gelecek sezon indirilmesi gündemde olan yabancı sayısının ekonomik gerekçelerle ve sadece ikinci yarı için on altı takıma yükseltilmesi aklıma o tanıdık sözü getirdi: Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Birkaç ay önce yabancı sayısının kademeli azaltılacağını söyleyen bu Federasyon değil miydi?
Evet, hepimiz pandeminin açtığı ekonomik yaraları farkındayız ama dört buçuk ay için yabancı enflasyonuna yol açarsanız elinizdeki onca yabancıyı nasıl yollayacaksınız? Yeni bir ekonomik yük oluşturmayacak mı? Hadi isteyen günü kurtarıyor, izin veren sonrasını göremiyor mu? Bunu bilemem ama benim gördüğüm şu: Mevcut Federasyonun elinde futbolumuz yap-boz tahtasına döndü!