Üç transfer şart

Ligin geride kalan haftalarındaki Beşiktaş maçlarını ilk altı hafta, ikinci altı hafta şeklinde ayırıp yan yana iki ekranda izlersek göreceğimiz manzara, en başta hocanın değiştiğidir...
Hoca değişti, takım değişti...
Ankaragücü maçı bu değişim ve dönüşümün başladığı oyundur.
Başkent deplasmanında ilk haftaların aksine daha çok öne oynamaya çalışan bir Beşiktaş izledik ve bulduğu pozisyonları değerlendirmiş olsa kazanmaya oradan başlayabilirdi.
Olmadı, çünkü doğru oyunu oynamak için bile motivasyon çok önemliydi ve Ankaragücü önünde Kara Kartal'ın böyle bir motivasyonu yoktu.
* * *
Sonraki hafta Galatasaray derbisi vardı ve yeni bir başlangıç yapmak için idealdi.
Avcı, hafta boyunca oyuncularına rakamlara boğmayı bir yana bırakıp dersini çalıştı ve kendi bilmesi ve ona göre takım yapması gereken istatistiklerle, oyuncuların bilmesi gerekenleri ayırdı.
Bir nevi sadeleştirme yaptı.
Oyuncuların kafası boşaldı ve futbola beyinsel olarak daha odaklanma şansları doğdu.
Derbiyi zaferinden sonra soyunma Abdullah hoca soyunma odasında yaptığı konuşmada şöyle diyordu; ben de kendimi sorgulayacağım, sizler de sorgulayın!
Bence asıl yükseliş de o konuşma ve sorgulamaların ardından başladı.
* * *
Üçlü savunmadan vazgeçen, Roco dururken stoper devirmeyen, çok hareketli bir oyuncu olan Diaby'ye insiyatif veren (bu tavır hem Diaby'yi kendine getirdi, hem de Adem Ljajic'i ateşledi), savunmada yapılan yan-geri pasların sayısını azaltan Avcı, Elnenny ve Atiba'nın geri gelip top almak yerine önde ve doğru yerde açı değiştirerek arkadaşlarına pas istasyonu yaratmaları konusunda da yetkilendirince sahadaki manzara değişti.
Şimdi bu sistemi daha da geliştirmek için devre arasında en az bir sağ kanat oyuncusu (Lens-Boyd olmuyor), Burak Yılmaz'ın sakatlık riskine karşı iyi bir golcü ve bir de stoper almak şart.
Hem de şart kere şart.