Parola: İhanet
Her yanı yaralı bir takımın, kendine çeki düzen vererek başladığı Denizlispor maçında, iki puanı böylesine kolay bırakması, akıl alacak şey değil. Taraftar muhteşem, hakem tedirgin edici değil. Buna karşılık Fenerbahçe'nin mücadele ruhu firarda. Gördüm ki muhteşem taraftarın aşkına amade olması gereken futbolcular, "parolayı düşmana söyleyen" askerlerden farksızken, onlarınki formaya ihanet. Sevgiyi istismar!
***
Bu Denizlispor, geçen yıl ihanet konfetileriyle Fenerbahçeli çocukları ağlatan takım değil mi? En azından 14 Mayıs çocuklarının aşkına kazanmak gerekirdi. Bana sorarsanız Fenerbahçe'den geriye kala kala incileri dökülmüş bir kolye kaldı. Bir de sezon başından beri kendisine yapılan haksızlıkların dökümü. Ama sızlanmanın haklı yanlarını da, bu ruhsuz mücadele biçimi aldı. Formasına saygı göstermeyen, çocukların acısına göz ucuyla bakmayanlar, ne yıkılan başlarını kaldıracak birilerini bulabilir artık. Ne sırtını sıvazlayacak taraftar kitlelerini...
***
İnsanlar yüreğinden verdi, cebinden verdi, ömründen verdi. Daha ne versin. Bir taraftarın böylesine ruhsuz mücadeleyi izlerken, kaç kez can verdiğini, futbolcu beyler nerden bilsin!
***
Tamam, Beşiktaş-Sivas maçında Sivasspor'un penaltısı verilmedi. Beşiktaş futbol olarak Fenerbahçe'den de kötü... Birçok hakemin, bazı takımların uzaktan sevgilisi, bazılarının yakından akrabası olduklarını da kabul edelim. Diyelim ki, tamamen grafik olarak tasarlanan bir lig mücadelesi izliyoruz. Peki Denizlispor karşısındaki bu ruhsuzluk senfonisini nasıl açıklar Fenerbahçeli futbolcular? Bütün suç düzende ve hakemde de, kendilerinde hiç mi suç yok? Liderlik apoletinin simgesi alın teri ve mücadele ruhuysa, Denizlispor maçının ikinci yarısındaki korkaklık ve sorumsuzluk neyin nesi?
***
Benim liderlikten anladığım, ateşlere basa basa yürümektir. Fenerbahçeli futbolcular çimlerde yürüyor. Fenerbahçe, kayıp puan sandığına, yeteri kadar mazeret mektubu attı. O futbolcular biraz aynaya baksın. Ya da formaların içinden ruhsuz bedenlerini çıkarsınlar.
***
Peki, her şeye rağmen Fenerbahçe bu cinnet iklimini kayıpsız aşabilir mi? Final maçlarında "özel muameleyle" hırpalanan bir takım için, yapılan bütün kehanetler tutarken, asla iyimser değilim. Asıl bugünler için gereken puan farkını, sebil edip dağıtanların, bizleri utandırması artık uzak ihtimal. Hoş, utandıracak kadar yürekli mücadele edeceklerse... Şimdiden özür dileriz!
***
Zico'yu sormayın bile, varlığını ne zaman hissettiniz ki! Kezman'ın mızıkçı mahalle çocuklarından farksız olmasını ve yabancıların şaheser hikayelerini Aziz Yıldırım'a sorun. Onlarla kablo bağlantısı vardır eminim.
***
Lig TV kameralarına Şükrü Saracoğlu'nda yapılanlar, yakışıklı bir tavır değildir. Ekran başındaki milyonlarca insana yapılan saygısızlıktan bahsediyoruz. Kişisel hesaplardan değil. Şükrü Saracoğlu mabetse, o mabedin içindeki her türlü haberleşme aracı, kamera ve gazetecinin özgürlüğü kutsaldır. Fenerbahçe'ye ve o stada yakışan budur. Yakışan, suçluları bulmaktır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

