07 Aralık 2021 | Salı

İpler Trabzon’un elinde

Trabzonspor taraftarı değilim. Ama açık yüreklilikle söylüyorum, ilk on beş hafta dikkate alındığında "Trabzonspor'un şampiyon olmaması beni üzer". Tıpkı geçtiğimiz sezon Beşiktaş için hissettiğim gibi.
Bu sahadaki futbolun, kenardaki teknik ekibin, yönetim ve camianın emeği ve kurulan sistemin hakkını teslim etmemek olur. Fanatizm gözünüzü kör etmediyse güzel oyunu desteklemek ve doğru yapılan işi övmek boynunuzun borcudur.
Bordo-mavili takım aylardır mağlup olmadı, art arda sekiz haftadır kazanıyor, en yakın rakibiyle arasında dört galibiyet fark var, en çok gol atan ve en az gol yiyen o!
Böyle bir istatistik ortadayken, "Trabzonspor son haftalarda eskisi gibi değil, kötü oynayarak kazanıyor" diyebilmek en azından insafsızlıktır.
Abdullah Avcı galibiyet alışkanlığı kazanan, sistemi ve formasyonu oturmuş, sürdürülebilir oyunu olan bir takım yarattı. Kadrosu kaliteli oyunculardan oluşuyor. Atanı ve tutanı iyi. Eksikleri yok mu?
Elbette var.
Gün gelecek Trabzonspor da puanlar kaybedecek, ivmesi aşağı yönelecek.
Hiçbir grafik sürekli yukarı doğru gitmez!
İşte önemli olan nokta tam da bu! İşler iyi gitmediği zaman, kriz nasıl aşılacak?
Özetle durum şu: Eğer bu saatten sonra başka bir takım şampiyon olursa, Trabzonspor şampiyonluğu vermiştir.
Bordo-Mavili takım için zor eşik işte budur.
Bakalım kalan haftalarda gönlümüzün şampiyonu aynı mı kalacak, yoksa hislerimizi değiştirecek bir rekabet mi yaşanacak? Şubat sonunda resim ortaya çıkar.

BÜYÜK TAKIM

Haftalardır Galatasaray'ın Süper Lig'de oynadığı maçlarda bir türlü doğru oyun çıkmadığından şikâyet ediyoruz. Orta sahanızda Taylan- Berkan ikilisiyle nasıl doğru oyun kurgulayabilirsiniz ki? Hele rakipleriniz kendi yarı alanında kalabalık ve dirençliyse? Cicaldau olmadığında ya da eksik kaldığında ileriye top taşımak ne kadar zor görmüyor musunuz? Çift santrafor birbirini tamamlamıyor. Muhammed ilk günlerinin kredisini yiyor. Bekler istenen katkıyı veremiyor. Bu zaaflarla kolay kolay "iyi oyun" çıkmıyor. Beşiktaş ve Fenerbahçe'nin durumu da çok farklı değil. Beşiktaş'ın stoperlerinde ciddi anlamda sıkıntı var. Bugüne kadar çok yük bindiği için Josef'te güç kaybı var. Batshuayi bitiricilik konusunda kesinlikle Aboubakar değil. Sakatlıklar da önemli oyuncuların devamlılığını etkileyince doğru oyunu bulmak bir yana, kötü futbol kabus gibi bir seriye dönüşmeye başladı. Ya Fenerbahçe'ye ne demeli? Orta sahanızda Crespo, Meyer, Mert Hakan gibi oyuncular varsa, oynanan oyundan büyük takım futbolu çıkar mı? Son maçtaki rakibin kapasitesini ve oynayacak alan bırakmasını bir kenara koyuyorum. Şöyle bir düşünelim Gustavo- Crespo ikilisi mi, yoksa Sosa, İrfan can, Pelkas gibi oyuncuların kalitesi mi? Rize maçının ilk yarısındaki değil, son otuz dakikasındaki futbol büyük takım oyunu 'dur. Önemli olan bu oyunu istikrarlı ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmaktır. Büyük takım oyunu "önce ruhta, sonra akılda ve nihayetinde sahada" gerçeğe dönüşür. İstanbul'un üç büyükleri için en güncel sorun budur.

ZİHNİYET DEGİŞİKLİGİ!

Kulüpler Birliği Başkanı Ahmet Ağaoğlu önceki hafta, 14 Süper Lig kulübünün ilk yarı bitene kadar hakemler hakkında konuşmama kararı aldığını açıklamış ve "Toplantıya katılmayan kulüpler de karara uyabilir" diye eklemişti.
Anlayacağınız teknik adam ve yöneticilerimiz hemen her maçtan sonra alışkanlık haline getirdikleri isyanlarına bir süre ara verecekti.
"Demek ki verilen bazı sözler, alınması beklenen kararlar var" diye düşündük… Hedef şaşırtmak ya da gündem değiştirmekte maharetli olan teknik adam ve yöneticilerimiz bu yeni duruma nasıl adapte olacaktı acaba?
Alınan karara uymakta pek başarılı olunmadığı ortada. Yeni MHK'nin mevcut sistemi değiştirmek için yaptığı hazırlıklar var. Onu anladık.
Ancak eski başkan Serdar Tatlı'nın bıraktığı rapor dikkate alınmışa benzemiyor.
Şu aşamada en önemli hedef David Ellery ile anlaşabilmek.
İngiltere Hakem Birliği Onursal Başkanı ve IFAB Teknik Direktörü olan eski İngiliz Hakem Hocası Ellery "sistem kurmak" konusunda yetkin bir isim. Eğer İngiliz futbol adamının söyledikleri kabul görürse ne ala! En azından somut bir adım atılmış olur.
Bazı kulüpler işte bu nedenle bir süredir istemeye istemeye de olsa frene basıyor. Oysa onlar için en kolayı takımdaki sorunlar yerine hakem hatalarını ortaya atarak taraftarın gazabından kurtulmak oldu hep. Elbette hakemlerin standartı olmayan kararları pek çok takımın canını yakıyor.
Elbette MHK yapısında ve hakem camiasında büyük sıkıntılar var.
Buna lafım yok. Ancak sorunun öznesiyken, tek sıkıntının hakemlerde olduğunu savunmak ne derece adil? Madem bir temizlik yapılıyor, önce zihniyetten başlamak gerek.
Bu zihniyet değişikliğinden futbolun tüm paydaşları nasibini almalı. Medya dahil. Ama zihniyet değişikliğine önce futbolun öznesinden başlanmalı.

Ender Fikirler - Ender Bİlgin

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor