Galatasaray dün deplasmanda Schalke 04'le 1-1'in rövanşında karşılaştı, maçtan 3-2 galip ayrılarak adını çeyrek finale yazdıran taraf oldu ve büyük bir başarıya imza attı. Fakat, Galatasaray'ın dün oynanan maçtan öğrendiği bazı önemli dersler de var. İşte Schalke karşısında Galatasaray'ın verdiği mücadeleden öğrendiğimiz 5 şey 1) Burak Yılmaz, Şampiyonlar Ligi'ndeki en iyi golcü olabilir. Daha önce oynadığı Avrupa kupası maçlarında 25 kez forma giyen ve sadece tek gol kaydedebilen Burak, bu sezon çıktığı 8 maçta 8 gol attı. Bu başarısıyla da gol krallığı yarışında Cristiano Ronaldo'yla birlikte zirvede bulunuyor. Şampiyonlar Ligi'nde geri kalan takımlara bakıldığında Burak Yılmaz gibi golcü oyuncu neredeyse yok. Bu kalitesini de zaten Schalke maçında attığı golle gösterdi. 2) Drogba'da hala iş var, uzun süre de olacak gibi... Fiziğine kimse laf söyleyemez; hava toplarında kontrol pozisyonların % 99'unda ondaydı. Çeyrek finalde ve eğer tur gelirse sonrasında Galatasaray, özellikle de Burak Yılmaz, Didier Drogba'nın etinden ve sütünden çok faydalanacak. 3) Amrabat sol kanada şart! Nordin Amrabat tekniği oldukça yüksek ve bir o kadar da süratli bir oyuncu. Dün oyuna girdiği 70. dakikaya kadar Galatasaray sol kanatta ciddi sıkıntılar yaşadı. Tüm hatlarıyla yüklenen Schalke'ye soldan takımını atağa kaldıradak karşılık verdi, attığı çalımlarla göz doldurdu. Eğer maça ilk 11'de başlasaydı belki ilk golü atan Galatasaray olurdu ama Fas asıllı oyuncunun sol kanatta gösterdiği performansa sarı kırmızılı ekip ileriki maçlarda daha fazla ihtiyaç duyacak gibi görünüyor. 4) Savunmada yaşanan sıkıntı çok can yakabilir. Galatasaray savunması Avrupa'nın en iyi savunmaları arasında değil elbette. Şimdilik 'idare eder' bir görüntüsü var. Schalke gibi fizik gücü yüksek ve arzulu bir takım karşısında dün yapılan iki hatadan deyim yerindeyse bedava goller yedi. Savunma pozisyonlarda çabuk müdahale etme sıkıntısı yaşıyor. Özellikle de ceza sahasında orta saha ve hatta forvetin yardımı olmadığı zamanlarda Muslera'nın durumu evlere şenlik! 5) Muslera iyi değil, çok iyi! Sarı kırmızılıların file bekçisi Fernando Muslera dünya çapında bir kaleci. Bunu artık Avrupa da yavaş yavaş kabullenmeye başlıyor. Milli takımda yaptığı beklenmedik hatalardan yediği goller bir yana, refleksleri onu birkaç sene içinde belki de dünyanın en iyi ilk üç kalecisinden biri yapacak. Dünkü maçtaki gollerde hatası yoktu ve Draxler'in çektiği şutu çıkarması, oyunu gerektiğinde yavaşlatarak gerektiğinde maçı bitiren paslarla oyunu başlatması (Selçuk'a topu atarak kontratak başlatması ve pozisyonun golle bitmesi) şimdiden tecrübe bakımından belli bir olgunluğa ulaştığını gösteriyor.