Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NTV ve NTV Spor ortak yayınında yazarımız Rıdvan Dilmen'e futbol gündemine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan'ın 2014 yılında açılışını yaptığı Başakşehir Fatih Terim Stadı'nda gerçekleştirilen özel yayında, Türk futbolunda son dönemin en çok konuşulan konusu yabancı meselesiyle ilgili açıklamalarda bulundu. RIDVAN Dilmen'in, "Yabancı kontenjanı konuşuldu. İnsanların algılayamadığı şu oldu. Sayın Cumhurbaşkanımız yabancıya karşı değil. Yerli oyuncuların oynaması anlamında söyledi. Çünkü farklı anlaşılma oldu. Galatasaray 11 yabancıyı uyguluyorsa, oynayabilir; çünkü kural öyle diyor. Haklı olarak da oynatıyor. Uzun vadede siz ne düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine konuyu degerlendiren Erdoğan, "Şu an yasa neyi emrediyorsa, neye amirse, bütün kulüpler onu yapıyor" dedi.
DAHA ÇOK SÜRE ALMALI
Futbol takımlarının milli takım için oyuncu hazırladığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milli Takıma hazır olabilmek için bir defa oyuncunun oyun süresinin miktarının fazla olması lazım. Bir futbolcu ne kadar bir fazla oynarsa, görev alırsa Milli Takıma adaylık konusunda da şansı o kadar artacaktır. Ama bizim diyelim ki; en güçlü takımlarımızda biz istikbal vadeden veya beklediğimiz futbolcularımız olmazsa, bizim oradaki şans yüzdemiz eksilir. Biz yine de yurt dışında oynayan futbolcularımızı, lejyonerlerimizi almak suretiyle takım oluşturmaya çalışıyoruz. Dünyaya baktığımızda, dünyada da marka futbolcular seyirci çekebilmek için ne yapıyorlar? Transfer yapmak suretiyle, o kulüpler çok ciddi rakamları harcıyorlar. Benzer şey bizde de var" diye konuştu.
SPEKÜLASYONA GEREK YOK
Yabancı oyuncular konusunda yasa neyi emrediyorsa, bütün kulüplerin onu yaptığını belirten Erdoğan, "Birçok yabancı futbolcuyla diyelim ki; 2019'a kadar anlaşmalar yapılmış. O tarihe kadar anlaşmalar yapıldığına göre; bunun üzerine herhangi bir spekülasyon yapmaya gerek yok. Çünkü bu yürüyen bir süreç. 2019'dan sonrasına yönelik Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tüm kulüplerle oturup masaya yatırmalı ve 'Bundan sonraki süreci nasıl sürdürelim, yürütelim' konusunda durmalarında fayda var. Yabancı futbolcu olmasın mı? Hiç olmasın mantığı bir defa yanlış bir mantık. Olacak bir şey değil. Çünkü onların da bizim futbolumuza katacakları çok şey var. Onların katkısı tribünlere de ayrı bir hareket, canlılık getirecektir. Bunları da görmemezlikten gelemeyiz" ifadelerini kullandı.
FUTBOLUN GİRMEDİĞİ İL KALMADI
Ülkemizde şu anda futbolun girmediği il kalmadı. Süper Lig, 1. Lig, 2. Lig… Aşağı doğru gidiyor. Bizim gençliğimizdeki gibi değil artık. Her hafta futbolda yoğun bir hareketlilik ve canlılık var. Futbol, halklarımızın illerimizin birbiriyle kaynaşması için en önemli silahlardan biri olmalı. Olması gereken bu. Buna da 'fair-play' deniyor ya. Ne yazık ki bunu sağlayamadık. Bir çok tedbirler alındı, alınıyor. Son zamanlarda olumlu gelişmeler var. Bayanların stada gelmesini temin için de adımlar atıldı. Bayanların gelişi statlardaki tribün özellikli anarşisini minimize eder; çünkü bayanlar var. Orada rahat rahat küfür edilmez. Sakin bir şekilde maç seyredilir. Taşkınlık olmaz. Anarşi olmazsa herkes edebiyle maçını seyreder. Takımını alkışlar. Galip gelirse tabii ki; sevinçle dönecektir. Mağlup da olursa bilecektir ki; futbolun üç tane neticesi vardır. Galibiyet, mağlubiyet ve beraberlik. Bunu görmesi lazım" diye konuştu.
FAİR-PLAY'E ÇOK DİKKAT EDİLMELİ
Milletimden özellikle bu fair play kurallarına uymalarını istiyorum. Burada hep beraber bu işe hazırlıklı olmak lazım. Biz bu üç neticeyi bilerek stada gidiyoruz. İş oyundur. Oyunun zevkini tatmak için gidiyoruz. Burada beraberlik de, galibiyet de, mağlubiyet de var. Galip geldiklerinde galip takımı alkışlayacağız, galip geldiğimizde de karşı taraf da bizi alkışlayacak. Bu bilinç içerisinde stada gitmek çok daha önemli. Bu tabii aileleri de çekiyor. Aileler de gidiyor. Katılıyor, izliyor. Dolayısıyla o seyircilikteki tadını sıkıntıya, üzüntüye dönüştürmemek lazım. Tüm halkıma da en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Temenni ederim ki; A Milli Takımımız, Arnavutluk ile oynayacağı hazırlık maçından galibiyetle stattan çıkar.
FORMA TAKDİRİ FEDERASYONDA
Yazarımız Rıdvan Dilmen'in 'Milli Takım formasına saygı duyuyorum. Ama sanki bizim dönemimizdeki forma daha iyi gibiydi. Siz nasıl düşünüyorsunuz?' sorusuna Erdoğan şu yanıtı verdi: Takdir benim değil. Takdir TFF'de. Şimdi bir de sponsor var. Klasik olarak geçmişteki formalarımız hakikaten çok daha farklıydı. Brezilya da yeni yeni değiştirmeye başladı. O da değiştirmiyordu. TFF'nin forma konusundaki tercihi kendine ait.
HEDEFi VURAMIYORUZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan son zamanlarda tesisleşme ve yapılan yeni statlarla ilgili şunları söyledi: Bu konu çok çok hassas. Bu şunu gösteriyor; milli ve yerli noktasında maalesef hedefi vuramıyoruz. Türkiye'nin sorunu fiziki mekanlar sorunu değil. Türkiye bunu aştı. Hakikaten dünyada o fiziki yapılanma, okullar hariç, hiçbir yerde yok. Milli Eğitim Bakanlığımızla beraber orta öğretimden üniversiteye kadar buralarda süratle biz kapalı spor salonlarına ağırlık verelim ve buralarda özellikle baskette bu işi geliştirelim. Bütün projelerde orta öğretimde ve üniversitelerde bunu yaygınlaştırmanın hesabı içerisindeyiz. Üniversiteler arasında da bu müsabakaların yapılmasını istiyoruz. Yurtlar, okullarda kapalı spor salonları yapıyoruz. Bunu orta öğretimde başlatır da üniversitede devamı olursa, tesisler olarak da yurtlarımız ve okullarda olursa, 2002'de göreve geldiğimizde 848 bin. Şu anda 8 milyon 105 bin. 10 kat arttı. Belediyeler mahalle aralarına potalar koyacak. Gençler, hemen oraya uğrayıp basket atacak. Şu anda 80 milyon nüfusumuz var. Bir Sırbistan veya Slovenya'ya bakın. Bunlar nasıl bu mesafeyi katettiler. Bir yerde demek ki; eksiğimiz var. Neyse bu eksiğimizi öğrenip, gidermek lazım. Yüzmede aynı şey yapılabilir.
2024'Ü ALACAĞIZ
TFF Başkanı Yıldırım Demirören: Sayın Cumhurbaşkanımız Türk sporu için büyük bir şans. Hem futbola hem spora yaptıkları ortada. Futbol Federasyonu Başkanı olarak bugüne kadar federasyonun her başarısının arkasında Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsi desteği muhakkak vardır. Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde ve devletimizin garantörlüğünde 2024'ü muhakkak kazanacağımızı düşünüyorum. Çünkü Türkiye'nin futbola son birkaç senedir yaptığı yatırımı dünyada hiçbir ülke yapmadı. Yapamaz da... Türkiye'deki yeni statların yaş ortalamasına bakarsanız, 1.5 veya 2 yaş. Bu, Avrupa Şampiyonası için büyük ve önemli bir olay. Onun için Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde bu şampiyonayı da alacağımızı düşünüyorum. Zaten Vodafone Park'a Süper Kupa finalini aldık. 2020 Şampiyonlar Ligi finaline adayız. İnşallah alacağız.
BANKALAR ZAYIFIN YANINDA
Cumhurbaşkanı Erdoğan kulüplerin borcu ve sponsorlarla ilgili şunları söyledi: "Buna bir olmazsa olmaz olarak girmeyelim. Öyle de bakmayalım. Reklam ihtiyacı olmayan banka yoktur. Neden yoktur? Çünkü hepsi faizle uğraşıyor. Reklamla kendilerini kabul ettirmenin gayreti içerisindeler. Burada Ziraat Türkiye Kupası'nın yer almasını bir yerde hem bankanın çok da farklı bir kanalize etmesi bu gelirleri bakımından önemsiyorum. Aynı şekilde diğer bankaların da bu konularda - bazıları statların yapımına giriyor - önemli bir şey. Bazıları lige ortak oluyor. Diyelim ki; Doğuş Fenerbahçe gibi. Aynı şekilde Anadolu Efes gibi. Vodafone, Odeabank'ın girmeleri gibi. Bunlar da dikkat ederseniz hepsi güçlü olanlarla beraber oluyorlar. Aslında güçlü olmayanlarla beraber olmak suretiyle onlara da güç kazandırsalar, sporda rekabet olacak. Çok daha farklı bir duruma gelecek. O rekabet eksikliğini hissettiğimiz kaliteyi getirebilir. O bakımdan orayı önemsiyorum. Mesela Vakıfbank kimseye bırakmıyor. Eskiden Eczacıbaşı bırakmazdı. Parayı çok iyi yönetmek lazım. Parayı da çok iyi yönetene vermek lazım. Parayı iyi yönetmede sıkıntı olursa orada geri gidersiniz
4 İŞİ BİR ARADA YAPTIK
C
İETT AYRI BİR İMKANDI
Gazetelerde çıkan yıldız tablolarına baktıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bundan dolayı heyecan dolu bir süreçti. Erokspor mahalle takımıydı ama iyi bir takımdı. Oradan Camialtı'na geçtik 7 yıl orada forvet oynadım. Hem okuyor, hem futbol oynuyordum. Camialtı'nda oynarken İstanbul Amatör Karması'na seçildim. Bir süre orada kaldıktan sonra İETT'ye geçtik. İETT'ye transfer olmak bizim için ayrı bir imkandı. hem iş imkanı doğdu, hem de İETT sürekli zirveyi zorlayan bir takımdı. Orada da 7 yıl oynadım. Bunun 5 yılı da hep grup şampiyonluğu, İstanbul Şampiyonası ve İstanbul Şampiyonluğu ile geçti. Orada malum Oğuz falan var, sonra Fenerbahçe'ye gitti. İETT'de takım kaptanlığı da yaptım" diye konuştu.
EROKSPOR'DA BIRAKTIM
İETT'deki heyecanın farklı olduğunu dile getiren Erdoğan, "O zaman sahalar topraktı. Çim saha yok. Nerelerde oynuyorduk? Mesela Şeref Stadı, toprak saha. O zaman duşlar bile aman yarabbi! Nasıl duşlar olduğu malum. Karagümrük diye bilinen, Vefa Stadı'ydı. Zeytinburnu sınırları içerisinde Bozkurt Stadı, Alibeyköy, Paşabahçe... Hepsi toprak sahaydı. Düştüğün zaman, zımpara gibi derinizi alıp götürürdü. Buralarda geçti futbolculuğumuz. 14 yıl böyle geçti. Son yılımı da yetiştiğim Erokspor'da oynadım. Oradan da askere gittim" dedi. YAZARIMIZ Rıdvan Dilmen'in eski dönemde ailelerin, çocukların futbol oynamasına karşı olduğunu hatırlatması üzerine Erdoğan, "Babam, Allah rahmet eylesin, "Kesinlikle okuyacaksın" diyordu. Top oynadığımı dahi çok sonraları öğrendi. Mesela ben markalı futbol ayakkabısına falan çok sonra müşerref oldum. Biz amatör kümede ilk zamanlarda başkalarından ayakkabı alırdık. Aldığımız ayakkabılar da meşhur Dinyakos'lar vardı. Onları giyerdik. O Dinyakos ayakkabılar suyu yiyince çamurlanıyor, iyice şişiyordu" dedi. BAŞLARDA futbola karşı çıkan rahmetli babasının sonraları kendisine izin verdiğini belirten Erdoğan, "Hem okula gidip, hem futbol oynayıp, hem İETT'de çalıştığımı görünce o noktadan sonra bana bir şey demedi. Aslında şöyle bir şey var. Futbol oynuyor, okuyor, çalışıyor siyaseti de yapıyordum İETT'de oynarken. Önce Beyoğlu İlçe'de, sonra İstanbul Gençlik Kolları Başkanı oldum. Hem antrenmanlar, hem maçlar, hem okul, hem de İstanbul Gençlik Kolları Başkanlığı… Tüm bu işleri yoğunluk içinde yürüttük" ifadelerini kullandı.
TORUNUM AHMET TRABZON TARAFTARI
BÜYÜK torunu Ahmet Akif'in futbolla yakından ilgilendiğini söyleyen Erdoğan, "Büyük torunum Ahmet Akif, Trabzonsporlu. Bu işlere bayağı ilgili. İzleme fırsatını bulursam, İstanbul'da olduğumda beraber maç izliyoruz. Yolculuklarda da internetimiz olduğu için izleme fırsatım oluyor" dedi.
Fikret Orman: Allah razı olsun
Sporla çok ilgili bir Cumhurbaşkanımız var. Hem konuya vakıf bir Cumhurbaşkanımız var. Bizim camiamızla çok ilgili. Zaten stadın yapılmasında her seferinde dile getirdiğimiz gibi çok büyük pay sahibi. Allah razı olsun. Geçen maçı beraber seyrederken de şuna vakıf oldum. Futbolu da çok iyi biliyor. Oyun, oyunu okuması, sporcular hakkındaki bilgileri, taktik bilgisi... İnanılmaz derecede bilgi sahibi.
Aziz Yıldırım: Hepimizi kurtardı
Kulüplerin bütün sorunları, Kulüpler Birliği üzerinden gidildiği ve dertler anlatıldığında, her zaman çözüm bulmak için kanunlar çerçevesinde destek olmuştu. Cumhurbaşkanımızın bu ülkeye yapmış olduğu esas katkı, FETÖ ve örgütleriyle yaptığı mücadeledir. Eğer 15 Temmuz'da Sayın Cumhurbaşkanı'nın etrafında bu direniş olmasaydı Türkiye Cumhuriyeti belki tarihte yok olmuş olacaktı. Esas başarısı, söylememiz gereken budur. Sporda Sayın Cumhurbaşkanı kulüplerin dertlerini çözmüştür.
Dursun Özbek: Derdimizin dermanı
Her şehirde aşağı yukarı çok modern tesisler yapıldı. Dünya çapındaki her türlü organizasyonu artık Türkiye alabilecek kapasitede. Bunun için Sayın Cumhurbaşkanı'na teşekkür etmek lazım. Tabi kendisi de futboldan geliyor. Futbola büyük önem veriyor. Hiçbir kulüp yok ki; Sayın Cumhurbaşkanı'na gitsin de derman bulamasın. Bütün spor kulüpleri, özellikle futbol kulüpleri için büyük bir şans.
Göksel Gümüşdağ: Büyük hizmetleri var
Sayın Cumhurbaşkanımızın spora ve futbola çok büyük hizmetleri oldu. Özellikle son 10 yılda, dünyada eşi benzeri olmayan bir stat yatırımı yapıldı. Maalesef bu statlara rağmen, devlet ve Sayın Cumhurbaşkanımız bu hizmetleri yapmasına rağmen, kulüpler aynı oranda başarılı değil. Ben başarılı olmadığımızı düşünüyorum. Bundan sonra kulüpler olarak hem Sayın Cumhurbaşkanımıza hem halkımıza yeni yapılanmayı önlerine koymamız lazım. Kalıcı ve uzun soluklu bir proje üretirsek başarılı süreçleri yaşarız.
Muharrem Usta: Biz çok şanslıyız
Türkiye 'nin dört bir yanına olağanüstü tesisler yapıldı. İşin bir bacağının tamamlanması için Cumhurbaşkanımızın olağanüstü katkıları oldu. Hemen her takımın muhteşem statları var artık. İşin tesisleşme tarafında Cumhurbaşkanı, maddi konularda Cumhurbaşkanı... Gerçekten bizim için olağanüstü bir şanstır Cumhurbaşkanımız. Artık işin sportif tarafında da kulüpler üzerlerine düşeni yapmalılar.
ESKİ TAKIM ARKADAŞLARI ERDOĞAN'I ANLATTI
Nevruz Şerif (İETT eski oyuncusu):
CUMHURBAŞKANIMIZ ile tanışıklığımız çok eskiye dayanır. Kendisi ile İETT'de birlikte futbol oynadık. O, İETT'de devam ederken ben Fenerbahçe'ye transfer olmuştum. O zaman Fenerbahçe'de antrenörümüz Kaleporoviç'ti. Kaleporoviç dedi ki, "Sizde semt arkadaşınız Tayyip var. Uzun futbolcu" dedi. Ben de "Sir; hemen al" dedim. Çok iyi futbolcu. O hakikaten gerçekten öyleydi. Ben teknik bir futbolcu olarak anılırdım. Benden daha teknikti
Arif Özgülüş (İETT eski oyuncusu):
KENDİSİYLE o kadar çok anımız var ki. İETT'de beş sene beraber oynadık. O dönemde amatörde çok güçlü takımlar vardı. Takımımız hep kolej takımı gibiydi. Disiplinli ve çalışkandı. Kaptanımızdı. Karşısında hep titrerdik. Takım yenildiği zaman, bizleri çok haşlardı. Hep kazanmak isterdi. Futbolu da çok iyiydi. İdaresi de iyiydi. Takımı toparlardı.
Bülent Azaklı (İETT eski oyuncusu):
Sayın Cumhurbaşkanımız futbol oynadığı dönemlerde de çok disiplinli, tertipli, çalışkan, hoşgörülü ve cesurdu. Esprili bir kişiliği vardı. Çok kuvvetli ve güçlüydü. Öyle bir grubun içerisinden sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan gibi bir liderin çıkması biz takım arkadaşları için onur ve gurur vesilesi oldu. O dönemlerde futbolu bırakma noktasına gelmiştim. Soyunma odasında beni 2 gün terapi etti. Onun için kendisine şükran borçluyuz.