Hesaplar da bozuldu, moraller de... Ardından G.Saray'ı konuk etti siyah-beyazlılar... Aynı hafta F.Bahçe de Bursaspor'u ağırlıyordu. İnönü'de alınacak bir galibiyet, ligin tüm dengesini altüst edebilecek kadar önemliydi. Ama bir puanla yetinmek zorunda kaldı Denizli'nin talebeleri. İkinci avantaj da kaybedilmişti. Sonra 4x4'lük bir galibiyet serisi. Kayseri, Ankara (hükmen), İstanbul BŞB ve Denizli maçlarından çıkarılan 12 puan, Kartal'ı yeniden zirveye doğru uçurmaya yetti. Hesaplar da düzeldi, moraller de... Rakip Kasımpaşa'ydı. İki eksik vardı Beşiktaş'ta, Toraman ve Nobre. Çok önemli değildi, çünkü bu isimlerin yerlerini dolduracak kaliteli oyunculara sahipti kurt hoca. Ayrıca büyük takımlarda iki oyuncunun eksikliği hissedilmemeliydi zaten! Fakat evdeki hesap, 'Paşa'ya uymadı... Maç önce gitti, sonra geldi; sonra yine gitti, ama sonra gelmedi!
Hani verdiğiniz sözler?
Gelen tek şey vardı; eleştiriler, sert eleştiriler! Kurt hoca Mustafa Denizli'nin kadro tercihlerine veryansın... Bedavaya "satılan", ardından 1 milyon euro'ya "kiralanan" İbrahim Kaş'ın yaptığı inanılmaz hatalara isyan... Senelik 3.5 milyon euro "garanti" paraya oynayan Nihat'ın, 18 dakika sahada kalması ve sadece 4 kez topla buluşması... Hemen bir parantez açalım... Nihat Kahveci, sakın şimdi çıkıp da "Benim aldığım parayı konuşmasınlar, futboluma baksınlar" demesin lütfen. Biz de futboluna bakmaya çalıştık ama 4.5 dakikada 1 kez topa dokunan bir 'yıldız' için ne düşünmeliyiz acaba? Ya da şöyle yapalım: Kendisi, kendisini yorumlasın bizlere, bu sütunlarımız ona her zaman açıktır! Sayın hocam; kapıları dışarıya kapatmakla... Sayın genç lejyonerim; Kaş yapayım derken, göz çıkarmakla... Sayın kaptanım; 'Paranın ne önemi var, mühim olan insanlık' demekle olmuyor bu işler... Peki ne yapmak lazım? Hesabınızı iyi yapmalı, moralinizi de yüksek tutmalısınız... Camia sizden bunu bekliyor, başka bir şey değil. Özellikle de sayın başkan Demirören! Beşiktaş'a gelirken ona verdiğiniz sözleri unutmayın. Lütfen!..
