Hakkı Yalçın

Hakkı Yalçın

15 Nisan 2025 | Salı

Sahte uyum!

Hedeflenen menzile varmak için her şeyle mücadele etmek gerek. Yıllanmış özlemlere giderek hızlanan bir tren pozisyonu almak gibi. Bunun için öncelikle futbolun şartlarını yerine getirmek gerek ama nedense buna pek ihtiyaç duyulmuyor. Bir cümleyle ya da çirkin bir hareketle bütün yanlışları yerle bir edecek kadar hünerli bir teknik adam ve onun ağzının içine düşenler varken, Fenerbahçe'deki tekrarlar usandırıcı değil, futbol kalitesi de kimsenin umurunda değil.

Bir takımda kurtarışlarıyla kaleci öne çıkıyor da savunmanın ağırlığı dikkat çekmiyorsa, Çağlar Söyüncü'yle başlanan maçlardaki berbat sinyaller hala alınamıyorsa, sahada olması gereken adamlar kulübeye kazık gibi çakılıyorsa, bu maça sadece 3 puan gözüyle bakıldığı ortada. Fenerbahçe, Sivas'ta güzel goller sergisine sadece iki fotoğraf gönderdi ama takım olarak ne enerjikti ne fotojenik! Sahaya yürek konmadıysa, kadro diziliminde seçimler yanlışsa, buna rağmen kaybetmesi gerekenleri bile kazanıldıysa gecenin özeti; Fenerbahçe'nin biraz da talihiyle yolunu bulduğudur! Ama 3 puandan daha anlamlı gerçek; varılan her menzilden sonra gidilecek daha çok yol olduğudur.

Sonuç olarak; Fenerbahçe ve Galatasaray kafiyesi tutmayan bir şiirin alt alta yazılmış iki mısrası gibi. İki takım da rakiplerinden medet umuyor ama kendileri nasıl kazandıklarını pek sorgulamıyor. Bu yolculuğun sonunun nereye varacağını tahmin etmek zor gibi. Çünkü çok kalitesiz bir ligin içinde olduğumuzu inkar edemeyiz!

Galatasaray, Samsun'da futboldan uzak ama kazanmaya odaklı bir takım konumundaydı ve kazandı. Eve ekmek getiren hayırlı evlat Osimhen ikinci yarının başındaki golle yine takımını rahatlattı. Futbol; herkese golcü olarak yer ayırtmıyor ama bu adamın başka sonuca razı olmayan oyuncu duruşu var ve bir pozisyona bile anlam yüklerken takımını da sırtlıyor. Gol vuruşlarına içgüdü de diyebiliriz maharet de. Onda özellik çok, o yüzden bu ülkede başka bir Osimhen yok!

Samsun'daki futbolun Galatasaray adına sorgulandığını söylesek de bazı adamları özellikle işaret etmeliyiz. Yunus Akgün futbolun "rakip takıma laf yetiştirmek" değil de ayaklarını konuşturmak olduğunu fark etmiştir eminim. Sanchez'in de galibiyetin kalbinde özel bir yeri var ama Sallai gibi futbolculardan Türkiye'de çok var. Üstelik yerli ve maliyetsiz!

Beşiktaş'ta saha dışında ve içinde kulübü yıpratma yarışı var! Kocaman adamlar sadece bulundukları koltuğun anlamını değil kendilerini de kaybediyorlar. Saha dışında böylesine yıpranan bir takımdan saha içinde ne bekliyorsunuz? Kulübün içini boşaltanlardan sorulmayan hesabı sahada kaybeden Beşiktaşlı futbolculardan sormayı reddediyorum. Yusuf Sarı, kendisini inkar edenlere harika bir cevap verirken bu yetenekli genci iki sezon önce işaret etmişim. "Yusuf Sarı çabukluğun ve zekanın rakibi nasıl hipnotize ettiğinin belgesidir de bu delikanlının büyük takımların gözüne girmesi için ne yapması gerekiyor acaba?"

Puan cetvelinin altında ilginç bir mücadele var da her şeyin temiz ve adil olma ihtimali var mı? Onu bilmiyorum. Çünkü futbolumuzun bir yanında oryantal bir düzen var, öte yanı hastalıklı ve gürültücü. Bahis baronlarının ve kara para kasalarının işin içine girmeyeceğinin garantisi yok. Unutmayalım ki futbolumuzun eli açıktır ama adamlığın ve sportmenliğin kapıları üzerimize kilitlenmiş durumda!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor