Çimento!
Her şeyden önce insan sağlığı diyoruz da bizde virüsün bıraktığı hasar, futbolun bıraktığı hasarın yanında devede kulak!
Üçüncü devresi başlayan ligin ilk haftasında şunu gördüm; "kimseyi değiştiremezsiniz!" O yüzden kimse vicdani gelişme beklemesin!
Ne teknik direktörlerden ne hakemlerden ne futbolculardan!
Bizim sözümüz belli; eğer bir sisteme karşıysanız adaletsizlik VAR edilirken de haykıracaksınız görüntüler YOK edilirken de!
***
Haftanın en dramatik görüntüsü Muslera'nın sakatlandığı andı.
Asaletine ve sempatisine alışık olduğumuz adamın sakatlandığı pozisyon herkesi üzdü.
Acıya katlanma kapasitesi üst düzey olan birinin yüzündeki ifadenin sebebi de hastanede çıktı; kaval kemiğinde kırık.
Güzel insanların acısını hissederken, Kayseri maçında Ozan Tufan'ın rakibinin ayağına vicdansızca bastığı pozisyonuna baktım ve o fotoğrafı zalimlik duvarına astım.
Ozan Tufan cebinde bir ayna taşısa o pozisyondan sonra yüzüne bakabilir miydi acaba?
Onun cevabını da böyle bir adamı Fenerbahçe'de kaptan yapanlara bıraktım.
***
Fenerbahçe, Kayseri karşısında kazansa da sahada futbol adına hiçbir şey yoktu.
Ama gördük ki Fenerbahçe'nin vizyonunda Tahir Karapınar gibi bir teknik direktöre de ihtiyaç varmış.
Sahadaki en iyi oyuncu Ferdi Kadıoğlu'nu oyundan alan, Mevlüt Erdinç ve Mehmet Ekici'nin yerine iki genç futbolcu oynatabilecek yüreği olmayan birini Fenerbahçe'ye antrenör de yapsan alt yapının başına da koysan nafile.
Cesaret yoksa hiçbir şey yoktur.
Ne yazık ki son zamanlarda "bir halta yaramamak" Fenerbahçe'nin teknik direktörlüğünde mevcuttur!
***
Trabzonspor'a baktım, rakip alana bindirme becerisi en üst düzey olan takım.
10 kişi kaldıktan sonra bile konsantrasyon sorunu çekmeyen bir takımın hedefe nasıl kilitlendiğini söylemeye gerek yok.
Göztepe karşısındaki deplasman galibiyetinin, Galatasaray'ın Rize'de kaybetmesiyle altın değerinde olduğu muhakkak.
Trabzon, Başakşehir'le birlikte takım oyunu gerçeğini yansıtan iki özel fotoğraftan biri.
***
Galatasaray, Rize'de sadece maçı kaybetmedi en değerli iki adamını kaybetti.Ama maçı kazanabilmek için hiçbir güç sahada mevcut değildi.
Rize karşısında son yarım saatteki Galatasaray'la, Antalya karşısında ikinci yarıdaki Beşiktaş'ı izlerken gördük ki; yenilginin olduğu yerde yüzde 75'lik topla oynama oranları bir safsata oluyor.
Bizler için teknik adamlıktaki sihir de gençlere güvenme kapasitesinin varlığıyla orantılı oluyor.
Beşiktaş'ta 19 yaşındaki Rıdvan Yılmaz'a bayıldım, "Türk futboluna yeni bir Cengiz Ünder geliyor" dedim.
Fikret Orman'ın borçlarını ödemek için bir sezon sonra elden çıkarılmazsa, bu delikanlı Beşiktaş'ın ve milli takımın değişmez ismi olur.
H H H
Kalan haftalarda ne olur?
Dut ağaçları bu mevsimde meyve vermeye başlar, bülbüllerin dut yiyene kadar konuşmaları da vazgeçilmez alışkanlıklarıdır.
Oysa şampiyonluk çimentosuna gereken tek şey alın teridir hakem düdüğü değil! Bunu da çok görmesinler bizlere!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
