Formasına Tapan Futbolcular
PAUL SCHOLES
İşte Old Trafford'un vazgeçilmezlerinden biri daha... 16 yıldır Kırmızı Şeytanlar'ın formasını giyen Scholes'un mevkisinin sayılı isimlerinden olmadığını kim iddia edebilir ki?
JOHN TERRY
1998 yılından beri Chelsea formasını giyen Terry, o yıldan beri sadece iki aylığına Nottingham Forest'a kiralık gitmiştir. Maviler'in kullandığı her korner, her duran topta rakip defans oyuncuları, Chelsea forvetlerinden çok Terry'yi marke etmekle meşgul olmaktadır.
ARDA TURAN
Arda, 12 yaşında, Galatasaray altyapısında top tekniği ve mücadeleci yapısıyla dikkat çekmiş, 7 yaşında Fatih Terim'in beğenisi ile Galatasaray altyapısına transfer edilmiştir. PAF takımında aralıksız olarak 4 yıl forma giydikten sonra Gheorghe Hagi'nin teknik direktörlüğü döneminde 2004-2005 sezonunda A takıma alınmıştır. Yeterli şansı bulamadığı bu dönemin ardından tecrübe kazanması için Manisaspor'a kiralık olarak verildi. Manisaspor'da geçirdiği yarım sezonda göz dolduran Arda, 2006-2007'de Galatasaray'a döndü. Eric Gerets'in ilk 11'ine girmeyi başardı ve Şampiyonlar Ligi performansıyla Avrupa'da da adını duyurdu (Şampiyonlar Ligi 3. ön eleme turunda FK Mlada Boleslav karşısında ilk maçta iki gol, bir asist kaydetmiştir). 2007-2008 sezonunda Karl-Heinz Feldkamp'ın da kadrosunda kendine yer bulan Arda, İlk 11'in değişmez isimlerinden oldu Arda Turan UEFA Şampiyonlar Ligi'nde Bordeaux ve Liverpool karşısında çıktığı grup maçlarında UEFA tarafından maçın oyuncusu seçilmiştir. 4 Mayıs 2008 günü oynanan Sivasspor maçında kariyerinin ilk hat-trick başarısını göstererek takımın sahadan 5-3 galip ayrılmasında önemli rol oynamıştır. UEFA Kupası 3. tur rövanş maçında Bordeaux ağlarına gönderdiği 2 golle takımının 4. tura adını yazdırmasını sağlamıştır. 10 Temmuz 2009'da resmi olarak Galatasaray futbol takımı kaptanlığına getirilmiştir. Galatasaray tarihinin en genç kaptanı olmuştur.
RIDVAN DİLMEN
13 - 14 yaşlarında, mahalle arasında futbol oynarken keşfedilen Dilmen, Nazilli Sümerspor’da oynamaya başladı. O sezon takımı yenilgisiz şampiyon oldu. Daha sonra, Muğlaspor, Rıdvan’ı transfer etmek istedi ancak kulübü kabul etmedi. Sonunda, pazarlık reddedilmez noktaya geldi. 25 futbol topuna, Muğlaspor antrenörü Kemal Dirikan tarafından, transferi gerçekleşti. Rıdvan’ın oynadığı sezon, Muğlaspor, amatör ligden ikinci lige çıktı. Dirikan’ın "Şeytan gibi bir zekan var" sözü, Rıdvan’ın “şeytan” lakabının temeli oldu. Muğlaspor’da oynadığı futbolla büyük takımların dikkatini çekmeye başlayan 19 yaşındaki Dilmen, sezon sonunda birinci lig takımı Boluspor’a transfer oldu. Takım ilk maçını, Ali Sami Yen Stadı’nda, Fenerbahçe’yle, ikinci maçını da Galatasaray’la oynadı. Böylece Dilmen, rüyalarını süsleyen Fenerbahçe Takımı’yla ilk kez karşılaşmış oldu. 1-1 biten maçın ertesi günü, Dilmen’in adı, Ziya Şengül, İslam Çupi gibi önemli yazarların köşelerinde geçiyordu. "Türkiye’de bir yıldız doğuyor. Gelecek hafta Boluspor - Galatasaray maçında Rıdvan’ı mutlaka izleyin!" Boluspor’un, 2-1 kaybettiği maçta, takımının tek golünü kaydeden Rıdvan, aynı akşam açıklanan milli takım kadrosunda yerini aldı. İki yıl Boluspor’da oynayan ve sonra Sarıyer’e transfer olan Dilmen, dört yıl da Sarıyer forması giydi. 1987 - 1988 sezonu, Rıdvan’ın hayalleri gerçek oldu. Fenerbahçe’ye sansasyonlu bir şekilde transfer olan futbolcu, önce Galatasaray yöneticisi Ergun Gürsoy’a söz vermesine rağmen, Fenerbahçe’de oynamaya başladı. 1988 - 1989 sezonunda, kariyerinin zirvesine çıkan Dilmen’in takımı Fenerbahçe, 103 gol atarak şampiyon oldu. Aykut, Oğuz, Hakan, Schumacher gibi oyuncuların bulunduğu takımda, Dilmen, 19 gol atıp, 41 gol attırarak, şampiyonluktaki en büyük rolü oynadı. 1989 - 1990, Rıdvan şanssız bir sezon geçirdi. Trabzonspor’un Yugoslav oyuncusu Yesiç’in tekmesiyle sağ ayağı sakatlanan Rıdvan’ın, futbol hayatı dalgalanmaya başladı. Dört kez dizinden ameliyat olan Dilmen’e doktorlar, "Altı ay oynama" dediyse de, biraz kendi aceleciliğinden, biraz da etraftakilerin baskısıyla, Dilmen, üç ay sonra sahalara döndü. 1991’de, Galatasaray maçında sol omzu kırılan Rıdvan’ın yine altı ay sahalardan uzak durması gerekirken, uyarılara kulak asmayan Rıdvan, İzlanda - Türkiye milli maçına çıktı. 90. dakikada omzu aynı yerden bir kez daha kırılan Rıdvan’ın, bir başka maçta da ayak bileği kırıldı. Eskiye dönmek için çaba harcayan Rıdvan’ın şevki, tekrarlayan sakatlıklar ve nükseden ağrılar yüzünden kırıldı. Taktik zekası ve oyun kabiliyetiyle göz dolduran Rıdvan, yılda 7-8 maça çıkabilen, istikrarsız bir sporcuya dönüştü. 1994’de, Ali Şen’in başkanlık yaptığı Fenerbahçe’yle, Rıdvan, karşılıklı olarak yollarını ayırdı. Maç takviminin uyuşmaması yüzünden, jübilesi üç kez ertelenen Rıdvan, 31 Ocak 1996’da, -7 derecelik dondurucu bir soğukta jübilesini yaptı. Soğuk yüzünden, sadece 1982 seyircinin bulunduğu maçta Şeytan, sevenlerini golsüz bırakmadı. Jübilesinde gol atan ender futbolculardan biri olarak sahadan ayrılan Rıdvan Dilmen, futbol kariyerini, 32’si Fenerbahçe’de olmak üzere, toplam 62 golle tamamladı. 24 kez A Milli forması giyen Rıdvan, bu formayla da, 5 gole imzasını attı. Rıdvan'ın yaptığı en büyük hareketlerden biri de topla aniden hızlanıp aniden yavaşlayabilmesidir.Bunu dünyada en iyi yapabilen ender oyunculardandır. Kısaca Rıdvan sayesinde insanlar futbolu sevmişlerdir.Rıdvan Dilmen'in maçlarda hep özel seyircisi olurdu.Yani insanlar maçı izlemek için değil,Rıdvan'ı seyretmek için maça gelirlerdi.
BUFFON
28 Ocak 1978'de doğan Gianluigi Buffon kariyerine 1995 yılında Parma'da başladı. 2001 yılında 54.100.000 € karşılığında Parma'dan Juventus'a transfer oldu. Bu bir kaleci için ödenen en yüksek, bütün futbolcular arasında ise en yüksek dördüncü transfer bedelidir. Buffon 2006 Dünya Kupası'nda biri penaltıdan, diğeri ise kendi kalesine olmak üzere sadece 2 gol yiyerek ne kadar iyi bir kaleci olduğunu gösterdi. İtalya Milli Takımı'nın 2006 FIFA Dünya Kupası şampiyonu olmasında büyük pay sahibi olmuştur.
