EMRE BOL - 'GO LAN' PEREIRA!
Sonunda bu gözler Fenerbahçe'nin kendi sahasında kontratak oynadığını da gördü. Teşekkürler Pereira! Koskoca Fenerbahçe'yi sıra takımı gibi oynatan sıradan teknik direktör! Elindeki kadroyu bu kadar kötü kullananını pek az gördüm. Sarı-lacivertliler ya kontrayla çıkacak ya duran toptan atacak.
Şampiyon olmak isteyen takım golü böyle mi arar? Ortalama bir futbol seyircisi dahi büyük maçlarda büyük oyuncuların oynaması gerektiğini bilir. Ama bakıyoruz; İrfan Can taraftarın "zorlamasıyla" oyuna giriyor. Hele 90'dan sonra "zaman geçirme" adına yaptığı değişikliklere ne demeli? Fırat Aydınus genel olarak iyi maç yönetmesine karşın Fenerbahçe lehine verdiği penaltı hatalıydı.
Benim nasıl Fenerbahçeli olduğumu bilen bilir. İnanın o pozisyona ben bile penaltı veremezdim. İçim acırdı. Lakin Aydınus VAR'a bile gitmeye ihtiyaç duymadı. Fenerbahçe bu teknik direktörle bırakın şampiyonluğu ikinci dahi olamaz. Eğer bu yönetim için uygun bir seçenekse Pereira ile devam etsinler. Zaten artık kimse onu suçlamıyor.
Portekizliyi takımın başında tutanların esas sorumlu olduğunu en iyi tribündeki taraftarlar biliyor. Maçın ardından yapılan tezahüratlar da buna yönelikti. Artık en yazmam ne söylemem gerektiğini inanın bilemiyorum. Ama bir kez daha yazacağım: GoLan Pereira!
ERMAN TOROĞLU - JOSEF FARKI
Bazı şeyleri anlamak mümkün değil. Josef de Souza, Fenerbahçe'de çok başarılı futbol oynadı. Tabiri caizse canını dişine taktı. Sarı-lacivertli forma için terini sonuna kadar döktü. Hiçbir kötülük yapmadı Fenerbahçe'ye. Ama sahaya çıkıyor, Fenerbahçe seyircisi onu ıslıklıyor. Souza maç mı sattı, tribünlere ters bir hareket mi yaptı.
Hiçbir şey yapmadı. Fenerbahçe seyircisi adamı çağırıp alkışlayacağına, adamı ıslıklamaya başladı. Adam 1 oynayacaksa 4 oynamaya başladı. Müthiş futbol oynadı. 2 de şahane gol attı. İşte size cevap dedi. Allah da onu yardım etti.
Mesut Özil top ayağına gelince iyi, onun haricinde bitik. Bir takım 1 tane Mesut'u kaldırabilir ama 2-3 taneyi kaldıramaz. Fener teknik direktörü Pereira işini doğru yapamıyor. O artık kesin. Peki yönetime ne demeli? Ali Koç geleli kaç yıl oldu, kaç teknik direktör değiştirdi. Haliyle de bütün stat dün "Ali Koç istifa" diye bağırdı. Bu saatten sonra Ali Koç, Fener'de dikiş tutturabilir mi? Hayır.
Ali Koç başkan olduğunda Fenerbahçe'nin çehresi değişir, vizyonu değişir dedim, yanılmışım: Ama yalnız beni değil herkesi yanılttı. Fenerbahçe maçı kazansa hani acaba Trabzon'u yakalar mı diye düşünülecekti ama bence dün gece ikisi de bitti.
Dün akşamki maç iki tarafa da gitti geldi. İlk yarı Fenerbahçe daha doğru oynadı. İlerleyen dakikalarda aynı oyunu sürdüremediler. Yoruldular. Pereira da oyuncu değişikliklerinde geç kaldı. Beşiktaş teknik heyeti daha doğru zamanda değişiklikler yaptı. Dünkü futbola göre beraberlik doğru netice. Birisi kazansa diğerine yazık olurdu. Herkes Trabzonpsor'a çalışıyor. Ama Trabzonspor da doğru işler yapıyor.
Fırat'ın Fenerbahçe lehine verdiği penaltı tartışmaya açık. Yorum meselesi. İki türlü de hiçbir şey diyemezsiniz. Yalnız benim şuna ihtiyacım var. VAR'da bu işe karar verecek adam Hakan Ceylan. Hiçbir gün hakem olamamış bir isim. Babası sayesinde oralarda geziyor. Böyle bir maçta bu isme VAR'da görev vermek son derece hatalıdır. Dün gecenin yıldızı ilk paragrafta olduğu gibi sahada pırıl pırıl parlayan Souza idi.
GÜRCAN BİLGİÇ - DEFANSI DÜŞÜNMÜŞ
Biletlerin tümünün tükendiği bir Kadıköy gecesinde, maçı kazanacak değil, "kaybetmeyecek" kadroyu saha sürdü Vitor Pereira... Hangi analiz veya hesabın peşinde olduğunu bilemediğimiz bir bakış açısı bu. Beşli defansın önüne Crespo-Zajc merkeziyle çıkıyorsanız, topa hakim olan değil "peşinde koşan" bir niyetiniz var demektir.
İrfan Can, Mert Hakan veya Valencia... Eğer sizin oyun ve pas kalitenizi yükseltecek bu ekip kenardaysa, başka bir şey anlam çıkmıyor. Bu "yetersiz" bakış açısına rağmen, futbolun kendi kurallarındaki şans anları Fenerbahçe lehine gelişti. Penaltı, arkasından Vida'nın hatasıyla skoru lehlerine çevirdiler. İlk yarıdaki kora kor oyunun bedelini ise, ikinci yarıda "teslim" olarak ödediler.
Beşiktaş beraberliği sağladığında 73'e 27 topun sahibiydi. Üç pas üst üste yaptırmadı rakibine. Szalai'nin sol bekliğinde, Ghezzal sahanın parlayan ismi olma şansını yakaladı. Fenerbahçe adına en güzel şey, taraftarının doldurduğu tribünler. Derbinin ne demek olduğunu teknik adamından çok diye bilen, yönetiminin vizyonunun çok daha önünde olan bir taraftar var. Bu takıma, böylesine "yetersize" teslim edip, seyreden Başkan Ali Koç seyirci isyanını doğru değerlendirsin. "Düzeltsin" bu işleri...
REHA KAPSAL - KİMLİKSİZLİK!
Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın derbiye gelene kadar saha içi ve dışında ciddi sıkıntıları vardı. İki tarafın da alacağı bir galibiyet çok az zirve yarışı için ümitleri artırsa da camia ve taraftarlarına bir nebze kendilerini affettirmek adına önemliydi. İki takımın çıkan ilk 11'ine baktığımızda her iki kadroda kaleden başlayarak hücumdaki son adamlarına kadar oyuncu profilleri hem fiziksel, hem teknik, hem de yetenek olarak ayrı ayrı özelliklerdeydi.
Beşiktaş çıkan kadrosuyla topa sahip olarak oynayıp, bu baskıyı sarılacivertlilere böyle götürebileceği gibi bu organizasyonu daha çok yerleşik Fenerbahçe savunmasına karşı yapacaktı. Nitekim de burada 4-3-3 sistemiyle başlayan siyah-beyazlılar, orta sahadaki 8 numara profiline evrilen Josef'in Fenerbahçe savunması içine yaptığı sürpriz bir şekilde akıl koyarak yaptığı dip koşularla iki tane gol buldu. Hücum organizasyonlarında bu kadar topa sahip olmasına rağmen tabii ki set hücumunda fazla pozisyon üretemedi. Böyle bir oyuna son haftaların formda oyuncusu Güven'le de başlayabilirdi Önder hoca… Çünkü teknik adamlardaki en büyük özelliklerinden biri rakibin önlem alamadığı, beklemediği bir diziliş ve oyuncu tercihleriyle yer almalarıdır.
Fenerbahçe iki defa öne geçti. Ama bunu tutamamasının en büyük nedeni doğru dengeli bir savunma anlayışının olmayışı. Gerçi bu öne geçişler Pereira gibi korkak bir teknik adam için idealdi. Daha çok kendi ceza sahasına yaklaşıp derinlemesine savunma yapan bir oyun anlayışı zaten Pereira'nın sezon başından beri en büyük yanlıştı. Bu durum takımın şampiyonluktan uzakta kalması gibi derbide de galip gelememesinin en baş faktörüydü.
Pereira yetenekli, becerili, saha içinde problemi çözen, oyuncu üzerinden oyunu çözmek isteyen, proaktif futbol oynatmayı düşünen bir teknik adam geçmişte de olmamıştı. Şimdi de bunu sahaya yansıtamadığı gibi bu açıdan kendini güncelleyemeyen bir antrenör profilidir.
Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın en büyük eksiklikleri sezon başından beri şu; Modern futbol, göze hoş gelen dengeli bir oyun talep ediyor. Modern takımların nasıl baskı yapacağını, hücum ve savunma geçiş oyunlarını nasıl uygulayacağını, set hücumunda nasıl organize olacaklarını, oyunu nasıl dengede tutup, topa nasıl sahip olup, kaybettiğinde de topu nasıl geri alacağını iyi anlamış olmaları gerekiyor. Hem teknik direktör istikrarsızlığı, hem de kötü performans, kötü oyun, kötü planlar, kötü alışkanlıklar, kötü oyun kuralları ve prensipleri, iki takımın da sezon başından beri 'kimliksiz' bir oyun hüviyetinde olmasının baş sebebidir.
