Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Mabeyn Köşkü'nde gerçekleştirilen atv/aHaber ortak yayınında Salih Nayman ve Banu El'in sorularını yanıtladı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun uçağına izin vermeyen, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'yı saatlerce rehin alan Hollanda ve destekçisi Almanya'ya tepki gösteren Erdoğan, özetle şunları kaydetti:
-(İstanbul'da tutuklanan Die Welt temsilcisi) Böyle bir ajan teröristine bir ülkenin Şansölyesi sahip çıkarsa, kusura bakmasın ben buna soru işaretiyle bakarım. Üstüne basa basa söylüyorum, istediğin kadar sen Hollanda'nın yanında yer al. Sayın Merkel, sen teröristlere destek veriyorsun. 4 bin 500 dosya elinde ve bu 4 bin 500 dosyanın hesabını veremedin, veremiyorsun. Bizim böyle bir kara lekemiz yok. Bizim her şeyimiz ak. 16 Nisan'a biz "evet" için mücadelemizi verirken senin orada devlet televizyonun hayır için kampanya yapıyor. İşte sen busun. Sen teröristlerin yayınlarına, hayır kampanyalarına destek veriyorsun. Bunu hiç sağa, sola saptıramazsın.
-Ben Almanya, Hollanda, Avusturya, Avrupa'nın değişik ülkelerindeki bütün vatandaşlarıma sesleniyorum. Soydaşlarım vatandaşlarım olarak sesleniyorum. Sakın o ülkelerde bu hayır kampanyalarına destek verenlere değil, oralarda da seçim yapılacak. O seçimlerde de illa şu seçilir, bu seçilir bakmayın, Türkiye sevdalısı kim varsa desteğinizi onlara verin. Türkiye düşmanı olanlara sakın ha destek vermeyin.
-Çarşamba günü Hollanda'da seçim var. Bunlardan biri tam manasıyla dört dörtlük ırkçı. Tehdit ediyor, 'Hollanda'yı terk edin' diye. Sen mi getirdin o insanları Hollanda'ya da Hollanda'yı terk edin diyorsun. Kimsin sen ya, haddini bil.
-Ankara'ya döner dönmez oturacağız Sayın Başbakanımızla konuşacağız. Kesinlikle bizler de şu anda diplomatik yaptırımlarımız nelerse bunu yapacağız. Ben öyle kuru kuruya özür dilemenin irapta mahalli yok. Biz bunların ne olduğun biliriz. Bunların cemaziyelevvelini biliriz.
-Bugün bir İsviçre gazetesinde atılan başlık çok çok manidar. Ama seviniyorum, mutluyum. Niye? İsviçre'nin bu gazeteleri de Türkçe'yi öğreniyor. Ne diyor, 'Erdoğan'ın diktatörlüğüne hayır oyu kullanın'. Bu da doğru söylüyor biliyor musun? Diktatörlüğüm yok ki. Bu tersinden okursanız evet demektir. Bunlar Türkçe'yi öyle veya böyle öğrenecekler. Bunlar özellikle de hesaplarını er veya geç verecekler. Süratle Hollanda olayının hesabını diplomatik açıdan soracağız. Bunu ortada bırakamayız.
-Bunların tabii Viyana Sözleşmesi, şu, bu gibi dertleri yok, hepsi bunların ayaklarının altında. Bunların Viyana Sözleşmesi faşistlikleridir. Buna Neonazizm diyebiliriz, yeni Nazi akımı diyebiliriz. Bunların Viyana Sözleşmesi anlayışı budur.
-Ne kadar atları, itleri varsa hepsini oraya topladılar. O iti ne yaptı, polisleri benim vatandaşımın üzerine orada, Hüseyin kardeşimizin baldırını ısırdı. Dün gece kendisini aradım konuştum, üç ay kadar işe gidemezsin dediler. Orada 32 vatandaşımız yaralandı, 7'sinin durumu ağır. Diğerleri demir coplarla aldıkları darbeler var.
-A Haber'in muhabirine yine orada coplarla vurdular. Atlarla beraber vatandaşları üzerine sürmeleri bunların gerçek yüzünü gösteriyor. Orada at izi it izine tam karıştı. Yaptıkları iş bu. Ne yazık ki Batının gerçek yüzünü gösteriyorlar. Biz böyle görmek istemezdik.
-Almanya'nın Şansölyesi de Hollanda'nın yanında yer alıyor. Sana yazıklar olsun. Demek ki sen de aynı kafadasın. Bu bu demektir. Yanındayım dediğine göre o da aynı kafada. Biz kişinisevdikleriyle beraber olduğuna inanlardanız. Bunların yaptıkların ne Müktesebatı ne Venedik hiçbir yere uyar tarafı yoktur. Ne İnsan Hakları Evrensel Beyyanamesi'ne hiçbir yerde bunların yeri yoktur. Zaten bunlar hukuk, kanun tanımazdır. Bunlar işlerine geldiği zaman kendilerine göre uluslararası hukuk derler.
-Biz bunları AİHM'de yaşadık. AİHM'e de gideceğiz. Bütün bakan arkadaşlarımızın hepsi gerekli yerlere müracaatları yapacak. Ben verilecek kararı da şimdiden biliyorum. Ama gereğini yapacağız. Biz yapalım onlar gene bildiklerini okusun. Sonra biz de bildiğimizi okuruz. Türkiye güçlenen bir ülke ve güçlenmeye devam ediyor. Onları çıldırtan da bu zaten. "Bu kadar güçlenemezsiniz" diyorlar. Biz de güçleneceğiz.
'15 TEMMUZ'U HATIRLATTILAR'
Yurt dışında da buna benzer olaylar karşısında meydanlara dökülen halkıma özelikle şükranlarımı bildiriyorum. Bu bir defa bir duruştur. Hele gurbette böyle bir tavrı göstermek o gece bana 15 Temmuz'u hatırlattı. Ben de 4 buçuğa kadar yatmadım. Sürekli telefonun başındayım. Bir taraftan Fatma kardeşimi arıyorum. Çünkü benim evladım gibi büyüttüklerimden bir tanesidir. Çok zeki, çalışkandır, o aile hep öyledir. Sürekli arıyorum. 'Ben arabanın içinde öleceğim' diyene kadar ileri gitti. 'Sen sakin, rahat ol, biz takip ediyoruz' dedim. Çıktı adamlarla görüşmeler yaptı. Adamlar bakıyorsun hiç cevap vermezler. Sanki duvara konuşuyorsun, öyledir metotları. Birkaç kez ben de batıda geçmişte böyle şeyleri yaşadım. Bir terbiyesizlik daha yapıyorlar. Kendi arabanla gidemezsin diyorlar.
-Biz araba vereceğiz, o arabayla gidebilirsin diyorlar. Ablasıyla beraber ikisini alıyor iki goril götürüyor. 'Alman sınırına kadar götüreceğiz' diyorlar. Alman sınırı dedikleri yerde hedefi saptırıyorlar, farklı bir yere, bir karakola götürüyorlar. Orada nasıl olduysa iyi niyetleri depreşiyor. Karakolda çay kahve ikram edebiliriz diyorlar. Ama Fatma Betül kardeşim ablasıyla beraber onlar bu Türk milletini asil duruşunu ortaya koyuyor. Biz sizin ne çayınızı ne kahvenizi içmeyiz, arabının içinde bekleyeceğiz diyorlar. Bir buçuk saat de o karakolda bekletiyorlar. Ondan sonra yola çıkıyor.
TERÖR ÖRGÜTÜ BERLİN'DE ÇADIR BİLE KURUYOR
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, PKK terör örgütünün Almanya'da serbest dolaşmasına da tepki gösterdi. Erdoğan "Bakın bizim bakanlarımıza konuşturma yaptırılmıyor. Berlin'in ortasında terör örgütü çadır kuruyor. Orada para topluyorlar. Sizin ATV'de, A Haber'de izledim. Polis aracında onların konvoy yaptığını gördüm" dedi.
TBB BAŞKANI KAPIMI ÇALAMAZ
Biliyorsunuz, 'evet' için benim bakanıma konuşma imkanı vermeyenler Türkiye Barolar Birliği Başkanı oralara gitti, kampanya yapıyor. Barolar Birliği Başkanı Türkiye'den başladı Avrupa'da dolaşıyor ve bu hukukçu. Barolar Birliği başkanının oralarda böyle bir çalışma yapması demek, Türkiye'de benim oyum belli demektir. Sen hukuk içinde bundan sonra Türkiye'de acaba yönetimde olanlarla nasıl bir araya geleceksin. Sen bir defa benim kapımı çalamazsın. Kapattın kapıyı. Niye? Çünkü sen Barolar Birliği başkanısın. Hukuk nedir bunu bildiğini iddia eden bir kurumun başkanısın. Böyle bir şeyi sen yapamazsın. Sen siyasetçi değilsin. Böyle bir şey yaptığın anda karşına yarın faturası çıkar. Birçok baro bu noktada isyanda. Artık o bizi temsil etmiyor.
ÜLKEMİN PATRONU MİLLETTİR
Hollanda Başbakanı Rutte'ye seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ey Rutte, sen daha demokrasiyi anlamamışsın. 'Patron benim' demek milletine saygısızlıktır. Benim ülkemin patronu millettir" dedi.
Hollanda Başbakanı Rutte'ye tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün bir şey oldu, Hollanda hadiseleri sebebiyle, Hollanda diyor ki, oradaki beyefendi 'Bu ülkenin patronu biziz' diyor. Altına da bu fakirin resmini koymuş, üstüne de çarpı koymuş. Ben patron değilim. Benim ülkemin patronu millettir, millet. Ey Rutte, sen daha demokrasiyi anlamamışsın. Önce demokrasiyi öğren. Hiçbir başbakan patron olamaz. O ülkelerin patronu demokrasilerde millettir. Patron benim demek milletine saygısızlıktır. Zaten bunlarda saygı yok ki. Biz bu ülkede hiçbir zaman patron, efendi olmadık. Biz kuruluşumuzdan bu yana meydanlarda şunu söyledik, 'Biz millete efendi olmaya değil hizmetkar olmaya geldik' dedik. Rutte, bunu öğren.
-Hollanda'daki olayda bırakın siz merkezi yönetimi belediye birkaç saat içinde oturuyor, OHAL ilan ediyor. Niye? Benim bakanımı oradan itfaiye aracıyla mı götürecek, gelip makasla aracın kapısını kesip öyle mi dışarı çıkaracak, sınır dışı nasıl edecek. Bir kadın be! Hani siz kadın haklarından bahsediyordunuz. Bu kadın Türkiye Cumhuriyeti bakanı, kendi toprağına girecek, diplomatik araç içinde. Başkonsolosluk binasına girecek, girmesine müsaade etmiyorsun. İçerden başkonsolosun çıkmasına müsaade etmiyorsun. Bütün bunların önünü açmak için OHAL ilan ediyor. Hem de sadece iki saat içersinde.
-Hâlâ AB'den dünyada Helsinki hikayeleri var ya, bunların hiçbirinden ses çıkıyor mu, yok. Ama Türkiye'de biz darbe sebebiyle OHAL ilan ediyoruz, Avrupa'nın hepsi ayakta. Güya bizi ziyaret ediyor, ziyaret ederken "Bu OHAL'i ne zaman kaldıracaksanız?" diye soruyorlar. Biz ne zaman darbe girişimini neticeye kavuşturursak o zaman. Bu niye yapıldı? Bir darbe girişimi var. OHAL'in hangi hallerde yapılabileceğine dair elimizde yasal dayanaklarımız var. Doğal afetler, kamu düzenin bozulması vesaire gibi ülkeyi tepeden tırnağa ilgilendiren meseleler ki darbe bunların bir numarasıdır. Biz de bunun gereğini yaptık.