Özüne dönüş!
Genk maçında üç sezon önceki Beşiktaş'tan esintiler görüp umutlandık. Sivasspor maçında aynı manzarayı izleme şansımız olursa harika olur.
Beşiktaş'ı farklılaştıran, rakiplerinin önüne geçiren, şampiyon yapan, kısa mesafede oynanan o güzel futboldu...
Kah falanca gitti yeri dolmadı, kah takım yaşlandı muhabbetleriyle yeni arayışlara giren Şenol hoca kendi içine bile sinmeyen şablonları, yine içine sinmeyen oyuncularla denedi.
Olmayacağı belliydi olmadı. Geçen sezon şampiyonluk kaçtı, bu sezon da kaçması muhtemeldir.
Genk maçında Quaresma'nın, Babel'in dahi ne kadar koştuklarına şahit olduk. Maçın ilk yarısında Oğuzhan bile koşu konusunda kendini aştı.
Yani zorlayınca herkes sanal limitlerinin üzerine çıktı ve yalancı yorgunlukla baş etmeyi öğrendiler.
Güneş ısrar etmeli. Beşiktaş oyunu 20-25 metrede oynayıp, top kazanma süresini 5 saniye civarında tutmalı ve ön bölgede baskıya devam etmeli.
Kim ayak uydurursa oynar, kim aksarsa kenara gelir. Hikaye bu kadar basit.
Profesyonel bir iş yapılıyorsa her futbolcu, tıpkı Genk maçında olduğu gibi Şenol hocanın söylediklerini harfiyen yapmalı ve on bir kişi TEK YÜREK olup savaşmalıdır.
Ne 65'i beklemenin bilimsel bir yanı vardır, ne de Tolgay-Oğuzhan, Lens-Quaresma ikililerinin. Yeri gelir Q7 çıkar Tolgay girer, yeri gelir Pektemek'in yerine bir başka isim. Gerçekçi ve cesur olmak Şenol hocanın karakteristik yapısının en önemli özellikleridir, hoca iki sezonda bu özelliklerini unuttu, törpüledi ve fantastik arayışları girdi. Şimdi özüne döndü gibi görünüyor umalım ki bir maçlık olmasın...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.