Saraçoğlu hakemi

İlker Meral en çok tartışılacak penaltıyı çaldı. İçine sindiremediği için düdüğünün esiri oldu ve diğerlerini çalamadı

Fenerbahçe, Çaykur Rizespor'u 2-1 mağlup ederken İlker Meral'in kararları maçın önüne geçti. Bir penaltı kararı veren ve bir kırmızı kart gösteren hakem İlker Meral maç sonunda eleştirilen isimdi. Siz Meral'in kararları için ne söyleyeceksiniz?
Maçta 4 penaltı pozisyonu vardı. Birisi tartışılmaz.
Onu vermedi zaten... Diğer 3'ü tartışılır; en çok tartışılacak olanı da verdi. Ve de tahmin ediyorum ki o penaltıyı içine sindiremediği için de kendi düdüğüne esir oldu ve öbürlerini çalamadı. Hakemlerimiz de bu var çünkü... Maçta bir hata yaptıklarını hissettikleri anda akılları orada kalıyor.
Hele şimdi soyunma odalarındaki akıllı telefonlar, soyunma odalarına giden yollar falan filan... İkinci yarıda, ilk yarının baskısını hissediyorlar ve düdüğü çalamıyorlar.
Penaltı pozisyonlarının dışında maçta iyi bir Saracoğlu hakemi vardı. Yorumlarıyla, kararlarıyla...
Kırmızı kartı gerektiren iki sarı kart da haklı...
Haklı da öbür tarafta neler oluyor; onları kimse konuşmuyor.
Aslında maçın kahramanı hakem de değil.
Maçın kahramanı Fenerbahçe de değil. Hele İsmail Kartal hiç değil. O maçın kahramanı Çaykur Rize'nin hocası Mehmet Özdilek... Ben Türkiye'de gözünün önündeki maçın bu kadar farkında olmayan bir hoca görmedim.
Kartal'ı, Prandelli'yi eleştirip duruyoruz; meğer onlar zemzemle yıkanmış!.. Çaykur Rize'nin oynadığı futbol bir mahalle takımından farksız. Bu kadar kötü oynayan, bu kadar yanlış oynayan ve bu kadar yanlış oynatılan bir takım görmedim.
Bir de kaptan olacak; 'Kıvanç' diye bir adam... 'Hakem beni atacak' diye bağırıyor.
Yırtınıyor 'atılsın' diye... Bir tane sarı kartı var; üçüncü sarı kartlık hareketinde atıldı. İlk iki hareketinde hakem uyardı onu; maç '11'e 11 devam etsin' diye...
Kıvanç'ın atılacağını herkes fark etti; bir tek Mehmet Özdilek kardeşim fark etmedi. Öylece seyretti. Mehmet Özdilek'in böyle bir hata yapmasına imkan yok. Bu ülkenin en tecrübeli hocalarından bir tanesi... Demek ki kafasında bitirmiş Rize'yi...
Fenerbahçe'nin üzerine 4 kere gittiler, 4 tane gol pozisyonuna girdiler. Fenerbahçe'nin en kötü yeri savunması ama Rize kapanmış, oyunu kendi sahasında oynuyor!
Üstelik Fenerbahçe'nin her akında gol pozisyonuna girdiğini, kendi savunmasının, Fener karşısında berbat olduğunu göre göre -kendi yarı sahasında değil- 18'in içinde kabul ediyor oyunu!..
BURAK'I BİTİRMEK İSTİYORLAR
Fenerbahçe Televizyonu gibi yayın yapan yayıncı kuruluş, Fenerbahçe'yi övmekten bir hal oldu; zannedersin ki Fenerbahçe eziyor Rize'yi! Hayır; Rize eziliyor zaten!.. Biz de Sabah binasından bir takım çıkarsak, adamlar orada durduğu sürece, şut atacağız.
Yapacak başka bir şey yok.
Kale önüne gelmişim, orada da markaj yok, önüm boş, şut atacağım tabii... Niye atmayayım!
Tek kale oynansa bu kadar şut atamazsın.
Bütün bu dökülen Rize'de iki tane adam, ayrıca Fenerbahçe'nin en iyi oyuncuları... Holosko ile Eren... Biri sağ açık, öbürü sol bek...
İkisi de aldıkları topu Fenerbahçe'ye veriyorlar.
Bunlara tahammül etti. Bir, iki, üç, dört; kaç kere daha!.. Yedek kulübesine bakıyorum; iyi adamlar oturuyor. Tevfik Köse oturuyor.
Gayet iyi futbolcu... Alsana onu... Şifo Mehmet, maçı, hem de açık farkla vermek için elinden geleni yaptı. Kalbura dönebilirdi; Fenerbahçe'nin forvetleri neler kaçırdı!
Ertesi gün gazeteleri aç; arka arkayaydı ya Galatasaray, Fenerbahçe maçları... Fenerbahçeli medyam, Burak'ı bitirmek için kaçırdığı golleri yazıyor, öte yandan şut sayısını unuttuğum Fenerbahçe'nin kaçırdığı gollerden eser yok.
Emenike neler kaçırdı, Sow neler kaçırdı; onlar yok! Onlar, Fenerbahçe'nin forvetleri, onlar yüceltiliyorlar, onlar destekleniyorlar; Galatasaray'ın forveti çökertiliyor ve Galatasaray'ın seyircisi yıllardır bu tuzağa düşüyor.
Medya, Arda'ya saldırdı, o tribünler de Arda'ya saldırdı. Şimdi Galatasaray'ın bütün silahlarına saldırıyorlar; en başta Burak var tabii, gol kralı; Galatasaray tribünleri de Burak'a saldırıyor! İnsanın inanası gelmiyor.
Sayı olarak, Fenerbahçe'nin girdiği pozisyonlara bakın, Galatasaray'ın girdiği pozisyonlara bakın; gol kaçıran takım Galatasaray ve Burak!..
Fenerbahçe'nin kaçırdığı gol pozisyonu 10 misli!.. Rakiplerin oynadığı futbolu bir de mukayese edin!
DAHA KAÇ TANE KURTARACAK!
Fenerbahçe'nin attığı gol de, bir şans golüydü. Serkan o dakikaya kadar müthiş kurtarışlar yaptı.
Bir torbanın içinde yüz tane top varsa doksanında gol, onunda boş varsa... 10 tane boşu çekersin; artık 11'inci gol... Başka kalmadı çünkü... Aşağı yukarı öyleydi Rizespor maçı...
Fenerbahçe golleri kaçırıyor, kaçırıyor; "İmkânı yok. Nasılsa atacaklar" diyordum.
Öyle de oldu. Tek üzüldüğüm Rize'nin kalecisiydi.
Akıllara seza kurtarışlar yaptı çocuk ama kaç tane kurtaracak! Bir tane yiyeceksin.
İşte yiyorsun neticede... Ama bütün bu yaşananları seyreden biri var orada... Seyirci gibi oturmuş kenarda seyrediyor!..
Dünyada Örneği Yok
Son dönemde hakem hataları sıkça konuşuluyor. Başakşehir-Beşiktaş maçını yöneten Cüneyt Çakır da pek formda değildi. Bir konsantrasyon kaybı mı var yoksa hakemler baskı altında kaldıkları için mi hatalar yapıyor?
Geçen haftaki örnek çok açık: Bülent Yıldırım bir maçın kaderini resmen değiştirdi. Bir derbi maçın hem de... Maçı Beşiktaş'tan aldı, Fenerbahçe'ye verdi. Üç önemli karar var; üçü de yanlış. Üçünün de yanlış olduğunu bütün gazetelerin, hakem uzmanları yazdı. Bizde Erman Toroğlu, Ahmet Çakar, işte öbüründe Bülent Yavuz... Hepsi yazdı. Gözlemcinin verdiği not 8.2!..
O hakeme 8.2 veriyorsa gözlemci ve Türkiye Futbol Federasyonu'ndan ve Zekeriya Alp'ten -ki ikisi de Beşiktaşlı- çıt çıkmıyorsa, o zaman bu işin danışıklı dövüş olmadığını bana kimse anlatamaz.
ZEKERİYA ALP SUSUYOR
Hakem hata yapabilir, yaptığı zaman da 3.5'tan 4 alır, 6 ay hakemlik görmez, tamam.
Ama bir derbi maçın kaderini, Türkiye Ligi'nin liderini değiştiren hataları yapan hakeme gözlemci 8.2 not veriyor ve kimsenin gıkı çıkmıyor! O zaman o hakem oraya tembihli gitti; 'Sen merak etme; gözlemcin de sağlam' dendi. Aklıma başka bir şey gelmiyor.
Hadi söylesin bana Zekeriya Alp kardeşim, 'Hıncal abi şurada yanılıyorsun' desin. Hakem yanılır ben de yanılabilirim. Zekeriya Alp desin ki 'Sen yanılıyorsun. Biz o hakemi de ona 8.2 veren gözlemciyi de cezalandırdık. İkisi de şu kadar ceza aldı' ya da 'Siz bütün Türk medyası yanılıyorsunuz. O hakemin kararları doğruydu.' Birinden birini söylemesi lazım Zekeriya Alp'in... Sfenks gibi susuyor!.. Sustuğun zaman da dedikoduları davet ediyorsun.
Bak ne diyorum ben; hakem hatasında değil iş. 8.2 gelince o zaman tezgâh çıkıyor ortaya...
Ben Beşiktaş maçını seyretmedim. Sarah Brightman konseri vardı. Beşiktaş iki tane kırmızı kart görmüş. Bilmiyorum!.. Bu ülkede, 11 puan öndeyken Beşiktaş'tan şampiyonluğun nasıl alındığını gayet iyi bilenlerden biri olduğum için... Acaba 'Gelecek hafta bunlar oynamasın' mı dediler! Bilmiyorum artık.
Hiçbir şeye inancımız kalmadı.
Gazetelere inanmıyorum, televizyonlara inanmıyorum. O zaman niye futbol seyretsin insanlar? İşte tribünler boş...
Fenerbahçe kendi stadında maç yapıyor, stat boş. Neden boş? Çünkü Bay Aziz Yıldırım kendisini Fenerbahçe'nin Tanrısı ilan etmiş!
Hallâc-ı Mansûr, En-el Hak!.. 'Ben Fenerbahçe'yim' diyor ve istemediği Fenerbahçelilerin maça girmesine engel oluyor.
Fenerbahçe-Galatasaray voleybol derbisi Fenerbahçe'nin salonunda oynandı. Kulüplerarası anlaşmaya göre Galatasaray seyircilerinin gelmesi yasak. Fenerli seyircilerin gelmesini de Aziz Yıldırım yasaklamış. Kendisine muhalifler salona girmesin!
YER YERİNDEN OYNARDI
Türkiye'de bir kulüp başkanı, kendini devletin üstünde sayıyor ve benim Anayasal hakkım olan bir spor müsabakasını izleme keyfimi, bir tek kararla yok ediyor ve devletin polisi de benim maç seyretme hakkımı savunacağı yerde onun kararını uyguluyor! Üstelik Türkiye Cumhuriyeti'nin bir tek tane savcısı, vatandaş Hıncal Uluç'un Anayasal hakkının çiğnenmesine karşı çıkmıyor!
Düşünebiliyor musun; Fenerbahçe-Galatasaray derbisi seyircisiz oynandı. Galatasaraylıları yasaklayan İstanbul Valisi, Fenerlileri yasaklayan da Fener Valisi!.. Ama Türkiye'de dördüncü güç medya olsa yeri yerinden oynatırdı.
Spor Bakanı'nın sesi çıkmıyor, 'Bu ne iştir' diyemiyor. Adalet Bakanı, "İnsanlar, keyfi kararlarla bir Anayasal hakkı silemezler' diyemiyor mesela... Maç Fenerbahçe'nin sahasında ve Fenerbahçeliler maça giremiyor! Çünkü Aziz Yıldırım'a muhalifmiş!!!
Dünyada bunun örneği yok. Böyle bir şey olabilir mi! Ama kimse sesini çıkartmıyor.
Medya benden yana değil, yargı benden yana değil, yürütme benden yana değil!..
Fener Umurunda Bile Değil
Bunun ilk halkası da Şükrü Saracoğlu'nda 473 taraftarın sahip olduğu kombine kartların iptal edilmesiydi. Orada da sebep; o bölümden 'Ersun Yanal' tezahüratı yapılmasıydı.
Geçen hafta kıyamet kopmalıydı, kopmadı.
Bu hafta derbi maçı seyircisiz oynandı ve Galatasaray kazandı. Fenerbahçe'nin sahasındaki maçı Galatasaray kazandı! Çünkü Aziz Yıldırım'ın umurunda değil Galatasaray'a yenilmek!
Umurunda olan bir tek kişi var; kendisi... O salona 100 kişi girer ve 'kendi aleyhinde bağırır' diye korkuyor. Böyle bir şey olur mu ya!
O kartları iptal edilen Fenerbahçeliler, o salona alınmayan Fenerbahçeliler mahkemeye başvurmalılar ama 'Maça alınmadık' diye değil. 'Anayasal haklarımız çiğnendi' diye başvurmalılar...
Bu ikisinin cezaları arasında dağlar kadar fark var. Kişinin maç izleme hakkını engellemek Anayasa'yı ihlâl suçuna giriyor. Türkiye'deki keyfiliklerin önüne geçilmesi lazım artık...

Röportaj: Bülent Can

DİĞER HABERLER

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.