O devir kapandı

G.Saray'ın Avrupa'da başka oynadığı dönemlerde, takımın başında başka hocalar vardı; Terim vardı, Denizli vardı. Selçuk'un Sneijder'den eksiği yok. Ama iki senedir garajındaki arabalarla daha meşgul olduğu için sahada kayıp. Topun dışarıda olduğunu gören ama devam eden Hasan ile topun çıkmasını bekleyen Chedjou'ya itirazım var

Cüneyt Çakır ve yardımcılarının en büyük hatası taç çizgisini geçen ve golle sonuçlanan topu görmemeleriydi. Ama Galatasaray'ın da böyle kolay bir gol yemesi garipti.
Dışarıdan dönen topu sahadaki 6 hakemin 6'sının da görmesi lazım. Fenerbahçe kalesinin arkasında duran hakem dahil... Çünkü o kadar dışarıdaydı top...
Benim orada üzüntüm; Hasan Ali Kaldırım adına... Topun dışarıda olduğunu gördü, durdu, kafayı kaldırıp hakeme baktı. Hakemin tacı vermediğini görünce, yeniden vites değiştirip, devam etti. Ona itirazım var.
İkinci olarak da Chedjou'ya itirazım var.
Chedjou bu hataları hep yapıyor. Hasan Ali Kaldırım o topu nizami de alabilirdi. Maçın bitmesine saniyeler kalmış, o tacı Fenerbahçe atsa ne olacak, sen atsan ne olacak! Öyle bir risk göze alınır mı? Rakibin önünü kesmeye uğraşıyor ki top yavaş yavaş taca çıksın!
OYUNU BIRAKMAYA HAKKIN YOK
Galatasaray'ın bu yüzden yediği golün haddi hesabı yok. Semih ve Chedjou'nun, 'auta çıksın' diye bekledikleri toplardan... Galatasaray böyle kaç tane gol yedi; rakibe kaç tane pozisyon verdi. Orada Chedjou'yu kurtaran tek şey; topun dışarıya çıkmış olması... Kaldı ki top dışarıya çıksa dahi hakem taç kararı vermeden, senin oyunu bırakma hakkın yok.
Hasan Ali topu almış gidiyor, Chedjou onu takip edeceğine hakeme bakıyor! Futbolda böyle bir şey yok. Senin işin topu takip etmek; Hakem düdüğü çalar, çalmaz.
Maçın ardından gazetelere baktım; o gece Maraton'u da seyrettim. Pozisyonun analizini yapan bir kişi yok. Top dışarıya çıktı ya dünyanın sonu o... 'Vay efendim hakemler nasıl görmedi!' Görmediyse görmedi; önemli olan Chedjou ne yapıyor!
Maç 1-1 olsaydı, Hasan Ali Kaldırım da çizginin dışından değil de çizgiden dönüp gitse ve golü atsa ne olacaktı! Sneijder öyle dedi ya; "Kim ödeyecekti 1-1?" Chedjou mu ödeyecekti o zaman 1-1'i?
Başka bir şey; top santranın gerisinden taç istikametine atıldı. Hasan Ali ile Chedjou bir asır koştular. Çünkü top yavaş yavaş gidiyor.
Chedjou da o yavaş giden top 'taca gitsin' diye araya girmeye uğraşıyor!
Bir asır boyu top oraya giderken diğer Galatasaraylı oyuncular ne yapıyor? Golü atan Alper'in yanında bir tane Galatasaraylı oyuncu var mıydı?
Top taca doğru giderken, Alper santradan depar atıp Galatasaray'ın kalesinin önüne kadar gelirken savunmadan bir kişi, 'Hasan Ali o topu çevirebilir' diye düşünüp, Alper'i takip etmez mi? İnanılır gibi değil.
Bir dalgacı stoper 'Galatasaray taç kazansın' diye orada topu kaptırıyor, o topun kaptırılması ihtimalini Galatasaray'da hiç kimse hesaba katmıyor, Alper bomboş kalenin önüne gidiyor, yanında bir tane Galatasaraylı yok! Böyle bir şey olur mu?
Bir Galatasaray-Fenerbahçe maçında bu kadar rahat gol atıldığını gördün mü?

A'DAN Z'YE MUHTEŞEM HATA

Galatasaray savunmasının A'dan Z'ye muhteşem hatası var; bundan kimsenin laf ettiği yok. 'Top çıkmış' diye tartışılıyor!
Sneijder iki klas gol attı ve derbinin sonucunu belirleyen isim oldu.
Galatasaray'da takımdan umut kesilince sazı eline alan iki tane adam var: Futbol takımında Sneijder; basketbol takımında Arroyo...
Kimsenin bir şey yapacağı yok. Onlar bir şey yapıyor.
Banvit-Galatasaray maçında Arroyo sazı eline aldı ama takımı kurtarmaya gücü yetmedi.
Fenerbahçe maçında, Sneijder'in gücü yetti. Çünkü Galatasaray'ın karşısında, Banvit gibi kazanmayı düşünen bir takım yoktu. Korkudan ödü patlayan Fenerbahçe vardı. 'Maç berabere bitsin' diye çırpınan Fenerbahçe!..
İkinci golde, Burak sağda müsait pozisyonda, 'at' diye işaret de yaptı ama Sneijder ilk golün verdiği özgüvenle vurdu ve bir nefis gol daha attı.
GALATASARAY'A MUCİZE LAZIM
O golün analizini Mustafa Denizli çok güzel yaptı. O golün sahibi Burak'tır. Çünkü Burak, Sneijder'in önünde koşuyor. Sneijder atağa başladığı zaman, Burak sağ açığa depar yaparak Kadlec'i de peşinden sürüklüyor ve Sneijder'in önündeki koridoru açıyor. Maçın doğru, tek analizi Mustafa Denizli'nindi.
Kalitesi, kariyeri, yeteneği itibarıyla Sneijder'den beklenen hareketler bunlar ama son dönemde o da ortalarda görünmüyordu.
O işi zamanında Selçuk yapıyordu.
İki sene öncesine kadar Selçuk yapıyordu. Sneijder'den de eksiği yoktu. Ama iki senedir garajındaki arabalarla daha fazla meşgul olduğu için artık Selçuk sahada yok! O zaman sazı eline alma görevi Sneijder'e düştü.
Bu maça bakıp Dortmund karşılaşması için umutlu konuşmak sizce ne kadar doğru olur? 'Galatasaray, Avrupa'da başka oynuyor' düşüncesi de artık çok gerilerde kalmış görünüyor.
Yok, o devir bitti. Avrupa'da başka oynadığı maçlarda o takımı Avrupa'da başka oynatan hocalar vardı. Mustafa Denizli vardı, Fatih Terim vardı, Feldkamp vardı, İvic vardı. Prandelli ile Avrupa'da farklı oynasa ne olur.
Bir avantajı var; Dortmund iyi durumda değil.
Prandelli biraz yürekli davranırsa bir şeyler olabilir. Bu maçta yabancı kısıtlaması da yok.
Ama Fenerbahçe maçında kadroya bile almadığı Bruma ve Telles'i nasıl motive edecek de oynatacak onu da bilemiyorum!
İlahi bir mucize lazım. Çıkmayan candan ümit kesilmez.
BILIC 10 PUAN FARK ATAR

Beşiktaş 1-0 geriye düştüğü maçta Sivas'ı 3-2 mağlup etti ve liderliğini sürdürdü. Siyah-beyazlı ekibi nasıl buldunuz?
Beşiktaş harika top oynuyor. Bu Bilic'in Beşiktaş'ı ligin sonunda, Prandelli'nin Galatasaray'ına da İsmail Kartal'ın Fener'ine de 10 puan falan fark atar.
Fenerbahçe ve Galatasaray aklını başına devşirmez, doğru dürüst hocalar getirmezlerse lig nisan ayında biter, Türkiye'de geleneksel olarak Beşiktaş'ın fazla seyircisi olmadığı için de Lig TV iflas eder. Bu lafımın ne manaya geldiğini de herkes anlasın.
Beşiktaş fırtına gibi oynadı. Roberto Carlos gerçekten iyi bir takım yapmış. Beşiktaş o takımı perişan etti.
İSMETPAŞA'DA OYNAYABİLİRDİ

Beşiktaş, İstanbul'da stat bulamadı ve Ankara'da oynamak zorunda kaldı.
Bu, Fikret Orman'ın başarısızlığıdır. Yani bu stat işini halletmeden mevcut stadı yıkmaya kalkmak intihar! Şimdi bunun acısını çekiyor ve taraftar dahil, kulübe çektiriyor.
Sezon başında İzmit'teki stada bak; orada oyna... İstanbul-İzmit gidiş geliş; Olimpiyat'a gidiş gelişten kolay. Olimpiyat, Allah'ın unuttuğu bir dağ başında, İsmetpaşa Stadı iki tane otobanın üzerinde... İster E-5'ten git, ister otobandan git... Hatta geze geze gitmek istersen Şile üzerinden git. Üçüncü yol da var.
İzmit'in yıllardan beri birinci lig takımı yok, futbol seyretmeye de hasretler. İsmetpaşa Stadı'nı biraz elden geçirir, onlara da kombine bilet satarsın. Ama Beşiktaş'ın başkanı, bunları planlamaktan, organize etmekten yoksun.

HALİLHODZİC'İ İLK KEZ MUTLU GÖRDÜM


Bu sezon ciddi yatırımlar yapan Trabzonspor, ligdeki ilk galibiyetini Mersin İdman Yurdu karşısında aldı. Halilhodzic yine zaman zaman sinirliydi ama galibiyetle biraz nefes aldı. Trabzon'un geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Trabzonspor galip duruma geldikten sonra Halilhodzic neşelendi. Hele ikinci golden sonra çok daha keyifliydi.
Dünya Kupası'ndan beri Halilhodzic'i hep dertli görüyordum.
İlk defa, gülen, mutlu bir yüz gördüm; çok da şaşırdım.
Trabzon toparlar; bu Fenerbahçe ile Galatasaray'ın da üstüne çıkar hatta... Çünkü Trabzon'un başında kim ne derse desin bir hoca var.
Trabzon'un aşağı yukarı bütün kadrosu yenilendi, kalecisi sakatlandı, 8 ay yok.
Olabilecek bütün dezavantajlar oldu ama buna rağmen ligde kendisini gösterecektir.
RÖPORTAJ: BÜLENT CAN

DİĞER HABERLER

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.