Ümit Karan'dan çarpıcı yorum! "Fenerbahçe Ozan Tufan'a yazık ediyor"

Futbol özelinde değerlendirirsek; yurt dışında ne ya da neler önde tutuluyor? Türkiye'de bu anlamda bir eksiklik var mı?

- En başa dönersek; altyapım Almanya olduğu için Alman ekolü ayrı bir olgu, Türkiye ile farklar çok. Amerika'daki çalıştığım kısma gelirsek spor bazında devlet imkanları çok fazla, A'dan Z'ye kadar sınır yok diyebilirim. Daha çok atletizme önem veren bir yapıları var ama 2 yaşında da, 99 yaşında da spora başlasanız size destek oluyor devlet. Futbolda daha çok sponsor odaklı ilerliyor büyük takımlar. Makedonya'da ise 2 yıllık çalışma süremde Avrupa kupalarına katıldık. UEFA'ya takım götürdük…

Balkanlar'da Türkiye'ye kıyasla daha uygun rakamlara oynuyor futbolcular, bu da alternatiflerinizi genişletiyor oyuncu kazanımı konusunda. Eljif Elmas çok uygun rakamlara geldi ve kulübüne para kazandırıp gitti, bizim gözlemcilerimizin de gözü, kulağı oralarda olmalı, takip etmeliler. Avrupa vatandaşı oyuncuların satışı çok daha kolay oluyor ayrıca… Afrika'dan gelen oyuncuların pazarlaması zor Avrupa'ya kıyasla. Takım bütçelerinin en az yüzde 10'unu altyapılara ayırmak lazım. Ancak bu şekilde istediğimiz seviyelere gelir. Türkiye'de bakıyoruz; altyapı hocasına 3 bin TL, A Takım hocasına ise 1 milyon TL veriyorsun, 3 bin TL verdiğin adam sana ne katabilir ki? Maddi motivasyon olmazsa mental olarak hazır olup bunu yetiştirdiğin futbolcu adaylarına aktaramazsın. Dinamo Zagreb'i örnek almak lazım mesela, altyapı hocası maddi manevi tatmin oluyor ve çıkan oyunculara bir bak. Ek olarak yetiştirilen oyuncular eğitim anlamında da destekleniyor. Kültürlü futbolcular yetişiyor ve bu da fark yaratıyor.

Türkiye'de futbolun daha iyi bir noktaya gelmesi mümkün mü?

- Bir kere futbolu, hayatını futbolla geçirmiş ve onu yakinen bilen kişilerce yönetilmesi gerekiyor. Mesela baskette Hidayet Türkoğlu'nu ele alalım. Yönetimi de eski oyunculardan kurulu ve olayları ele alış şekilleri bunu belli ediyor. A kişi olmuş B kişi olmuş fark etmez, benim savunduğum ve olması gerektiğine inandığım şirket yönetmek farklı, dernek yönetmek farklı şeyler. Türkiye Futbol Federasyonu'nda da aynısı olması lazım, saha içinden gelen kişiler yer alması lazım yönetimlerde. En azından başkan yine saha içinden gelmese de yönetimdeki herkes eski futbolculardan olsun. O zaman gelişir ve geliştiririz Türk futbolunu.

Menemenspor umduğunuz gibi miydi?

- Bir takıma devre arasında gelmek kolay iş değil. Şartlar da aynı şekilde kolay değil. İlk 11'de oynayan 5 futbolcu başka takımlara gitti. Finansal sebeple gerçekleşmek zorunda bu ayrılıklar ama asıl mesele gidenin yerine oyuncu bulabilmek. Biz uygun rakamlara, maç başı ücretler vereceğimiz oyuncular toplamaya çalıştık. Yaptığımız kadro 21 yaş ortalamasında. 'Altınordu genç takım' diyorlar ya hani artık değil, çıktığımız her maçın kadrosu ortalama 21-22 yaş. Fizik gücü ve motivasyon verip bu oyuncuları kazanmaya çalıştık ve çalışıyoruz. Kümeye oynamak da ayrı stres. Bu stresi pozitif bir hava yaratarak onların üzerinden almaya çalıştık. Aynı zamanda kazanma duygusunu da oyuncuya aşılayamazsan geçmiş olsun.

Transfer çalışmaları nasıl, neyi ön planda tutacaksınız?

- Kümeyi yeni garantilemiş bir takım. Henüz bir çalışmaya başlayamadık çünkü kendi adıma dahi bir hesap yapamıyorum. Alacağımız oyuncu ya da oyunculara neye göre alabiliriz net değil haliyle. 2 aylık bir süreç var zaten önümüzde. Menajerlerden öneriler gelmeye başlar yakında, ona göre bakıp değerlendirilir.

Peki, 4 büyüklerden 1'er tane oyuncu alma şansınız olsa kimler olurdu?

- Galatasaray'dan Muslera, Beşiktaş'tan Ghezzal, Trabzonspor'dan Abdülkadir Ömür, Fenerbahçe'den de Ozan Tufan'ı alırım. Bana göre; Ozan'ın her zaman A Milli Takım'daki gibi performans sergilemesi mümkün. Çok koşan ve dinamizmi iyi olan bir futbolcu. Bazen yeteneklerini boşa harcadığını biz de görüyoruz tabii ama hayatına ve fiziğine dikkat edip durumu değiştirdi. Zaman zaman farklı yerlerde de kullanmak istiyor Ozan'ı Fenerbahçe ama bu ona zarar veriyor diye düşünüyorum. Doğru yönlendirmek, doğru faydalanmak lazım oyuncudan.

Beşiktaş'ın başarısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

- En başta yaptıkları takviyeler çok nokta atıştı… Ghezzal, Aboubakar, N'Sakala hepsi çok iyi bir sezon geçirdi. İki kulvarda da emin adımlarla yürüyorlar ki bence iki kupayı da kazanacaklardır. Oynadıkları futbol net ortada. Biz Beşiktaş'ın maçlarını da analiz ediyoruz, her atakta 4-5 tane oyuncuyla ceza alanına giriyorlar. Sergen Yalçın'ın yaptığı bir sistem bu. Galatasaray'da oynadığım zamanlarda biz de zaman zaman 4-5 forvet oynuyorduk, futbolun işi gol. Beşiktaş da bunu çok iyi uyguluyor. Benim de felsefelerimden biri bu. Şu an en iyi futbolu Beşiktaş oynuyor, tartışmaya da kapalı. Ama peş peşe iki maç kaybedersen şampiyonluk gider, futbol böyle bir şey.

Fenerbahçe'den teklif gelirse değerlendirir misiniz?

- Cevabı çok kolay, ne olursa olsun gelmez, bunu net biliyorum. O yüzden 'giderim' ya da 'gitmem' diyemiyorum. (Gülerek)

Aktif futbol yaşantınızda hiç unutamadığınız bir olay ya da anıyı paylaşır mısınız?

- 2006 yılında yaşadığım sakatlık dönüm noktam oldu. Fenerbahçe maçında çapraz bağlarımın kopması beni çok üzmüştü. Ki bir de İngiltere'den iki takımdan teklif gelmişti, Liverpool ile Everton arası gidip geliyorduk ama transfer işi yattı sakatlığım yüzünden, bunu unutamıyorum.

Spor hayatınızda aldığınız hangi karar sizi çok pişman etti?

- Galatasaray'da oynarken bar açmak hayatımın en büyük pişmanlığı oldu.

En büyük hayaliniz nedir?

- Yeniden Avrupa kupalarına götürebileceğim bir takımı yönetmek isterim, bu aynı zamanda büyük haz getiren bir durum teknik direktöre.

Kısa kısa bölümüne geldik… Size söyleyeceğim ifadelerin sizde hangi karşılığa geldiğini söylemenizi isteyeceğim…
- Tabii.
İdol
- Marco van Basten
Tutku
- Gol atmak
Tecrübe
- Artık olduk
Onsuz asla
- Aile
Tahammül edemediğim
- Haksızlık
Zarar
- Hepimiz görüyoruz
Müzik
- Her türden dinlerim
Dans
- Eskilerden kim kaldı
Yemek
- Eee Adanalıyız (Gülerek)