Dallas
Galatasaray yeni başkanını ararken, entrikası bol bir süreç oluyor. Seçim polemiği yetmezmiş gibi, Torrent hoca da bizimle alay ediyor. Benim için Galatasaray oyuncu kadrosu zayıf ve yeni sezona da umut vermeden başlayacak diye düşünüyorum. Beşiktaş'ı İzmir'de canlı izledim. 9 kişi kalmasına rağmen, kazandı diyebilirsiniz ama güven veren futbolu yoktu gerçekten. Kiralıklar başta olmak üzere ayrılanlar da olacak üstelik. Yeni oyuncuları transfer etmek ise büyük bir bütçe gerektirecek. Ozan Tufan ve Pelkas'ı listelerine almışlar. Eldeki koz ise Gedson Fernandes gibi lanse ediliyor. İş, sonunda köfte- ekmek denklemine dönecek. Ne kadar var,onu ben bilemem… İşin aslı kadro çok güçlü yapılamazsa, Valerien İsmael de erken yolcu olur.
***
Fenerbahçe'de Löw'ün pabucu dama atıldı. Aylarca, sabah akşam Löw Löw diye diye beynimizi yediler. Ben baştan beri Jesuscuyum ama o konunun da akibeti henüz net değil. Belirsizlik rüzgarına devam. Kötü tercihler ve yanlış kararlar son üç yılda hep mutsuz hikayeler doğurdu. Türkiye'de bu tarz büyük kulüplerde teknik adam olmak ülke yönetmek kadar zordur. Liderlik gerektirir, tecrübe gerektirir. Futbolu bilmek insan yönetmekle eş duruma gelir. Kazanmak için çok güçlü olmak lazım. Duygusallığa bu mahallede yer yok. İyi insan olmak yetmez, bunun yanında bir çok özelliğin de olmalı. Fenerbahçe'den bahsediyoruz. Çıkış sürecini tamamlamış bir takım var ortada. Son üç haftadır ise oyun anlamında net düşüş yine başladı. Teknik adamın anlattıkları ile oynattığı aynı değil. Neyse bu sezon da bitti artık. Şampiyon olabilmek bir çok meziyet ister. Öncelikle yola önemsenen büyük bir liderle çıkmak çok önemli. Tabi mesele gelecek teknik adamla da bitmeyecek. Büyük teknik adamın elinde büyük santrafor olmalı. Jesus'u getirdiler diyelim, golcün Serdar olursa aynı filmi tekrar izleriz. Eski düzen, kaseti başa sararız. Örneğin Real Madrid; Ancelottin var lakin Benzeman olmazsa, senaryoyu siz düşünün. Ya da Benzeman var ama Ancelottin yok… Fenerbahçe için kurgu baştan iyi olmalı. Sonrasında senaryo kendiliğinden gelişir.***
Önümüzdeki sezon şampiyon Trabzonspor başta olmak üzere planlamayı çok iyi yapan bir kaç takım olacak. Antalyaspor ve Başakşehir ilk aklıma gelenler. Ben Fenerbahçe'yi konuşmayı severim. Ama büyük golcüsü yoksa sesim biraz cılız çıkar. Anlayacağınız büyük takım, santraforu kadar konuşur, konuşulur, konuşturur… Genele bakacak olursak, futbolumuzda bir çok "Ceyar" var fakat herkes "Bobby" takliti yapıyor. Federasyonumuzun başkanlık makamı boşta, yayıncı kuruluş krizi kansere dönmüş durumda, cepte para yok; olağan şüphelilere dayanarak net söylüyorum, taraftar isyanda. Günah keçileri ise sadece hakemler. Peki "ben bu gemiden inerim"diyen kaç kişi var? Bunu yanınızdakine de mutlaka sorun derim. Unutmadan söyleyeyim; bir de "spor yasası" çıktı. Terazinin ayarı iyice bozuldu. Bunları düşününce aklıma meşhur tilki fıkrası geliyor. Tilkiye; "seni tavuk çiftliğine bekçi yapalım. Ne kadar maaş istersin?"demişler. Tilki; "para pul istemem. Ben dava adamıyım" demiş. Anlayacağınız bu zihniyetteki dava adamlarını yıllarca gördük. "Kaderde borazancıları uzaklaştırıp, biraz da şairleri dinlemek varmış" diyelim. Herkese hayırlı işler…
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
