Hoşgeldin Tabata

Kongrenin ardından seyircinin nasıl tepki vereceğinin merakı ile basın tribününe oturdum. Bakalım takım taraftarı mı yoksa kongre taraftarı mı Beşiktaşlılar diye. Neyse ki haklı çıktım. Stada gelen taraftarlar takımlarına destek olmayı tercih ettiler. Kongreye tepkilerini ise üyelere yaptıkları tezahüratla dile getirdiler. "Yeter" sesleri yine vardı, hem de golden sonra bile ama biz de alıştık artık. Duymazdan gelir olduk, bazıları gibi. Saha içindeki futbolcular da alıştı, köfteciler de... Gözlerime inanamadım maçın 8. dakikasındaki pozisyonda pası Tabata'nın attığına. Önümde televizyon ekranı olmasa sağımdaki ve solumdakilere inanmayacağım. Beşiktaş'a geldiği günden bu yana en iyi performansı sergiledi Tabata. Bu arada Tomas Doll'un yaptığı Hurşut değişikliği, Beşiktaş'ın foyasını ortaya çıkarttı. İlk yarının son haftalarında gösterdiği performansına hiç mi bakılmaz? Rakipte bir Hurşut var, bir de Pektemek. Büyük takım olmak, rakip kim olursa olsun, önlem almaktır. Önlem almazsan, son dakikaya kadar dua edersin.
Havutçu'ya çok yakıştı
Hakem eleştirmenin bir anlamı olmadığını savundum hep. Ama bu Bünyamin Gezer insanı inancından eder. İyi niyete olan inancımı alt ve üst ettiği için ayıplıyorum Gezer'i. Kayserispor maçında da mücadelenin ilk dakikalarında yerden kalkmayan futbolculara göz yuman Gezer yine sahnedeydi. Yine uzatmadığı dakikalarla. Bizim Deli-nho (İbrahim Üzülmez) dünyanın başka bir ülkesinde doğsa ve futbol oynasa adını okullar verirler, heykelleri dikilirdi. Ancak ne bizim ülkemizde ne de özellikle Beşiktaş'ta, kimse kimsenin heykelini dikmez. İşini bitirdiğinde atar bir kenara, atıl hale gelene kadar adını bile söylemez. Üzgünüm senin adına kardeşim! Yedek kulübesinde takımı idare etme görevini, sağlık sorunları nedeniyle de olsa eline alan Tayfur Havutçu çok yakıştı oraya. Takımın saha içindeki performansı için aynı şeyi söyleyemem ama sonuç itibarı ile bu takım sayın Denizli'nin eseri.