Kupa maçlarıyla birlikte yoğun bir fikstür var. Takımları ne gibi zorluklar bekliyor?
ZEKİ UZUNDURUKAN: Futbolcular sonuçta bu işten çok büyük paralar kazanıyorlar. Hem de zevk aldıkları bir işi yaparak bu paraları kazanıyorlar. Aylardır evlerinde dinleniyorlar. Bırakın da şimdi çok çalışıp, yoğun bir maç programına tabi olsunlar. Bu süreci kaldıramayacak ve sakatlanacak oyuncular da mutlaka olacaktır. Ama bu mesleğin doğasında böyle bir olumsuz taraf da var elbette ki...
REHA KAPSAL: Fiziksel ve zihinsel zorluklar bekliyor. Her iki kulvarda yarışan takımlar için bunların altından kalkmak da kolay değil. Profesyonel hayat da böyle zor bir durum. Futbolcuların öz veride bulunması gerekir. Yapılan iş amatör değil profesyonel. Bunu unutmamak gerekir. Önce insan sağlığı önemli. Bu süreçle başa çıkmaları için kulüplerdeki psikologlardan alacakları destek, teknik adam ve antrenör departmanı da çok önemli. Aynı zamanda arkadaş gurubu da. Hepsinin halkalarının doğru bir şekilde geçmesiyle 7 haftalık süreci oyuncuların atlatacağını düşünüyorum. Saha dışında sıkıntı yaşayan takımların saha içi performansının sıkıntılı olacağını söyleyebiliriz.
SERKAN KORKMAZ: Bilimsel yöntemleri şiar edinen, zeki ve deneyimli teknik heyetler fark yaratacaktır. Oyuncuların fiziksel olarak hazırlanması kadar psikolojik olarak da güçlü olmaları şart. "Futbol iyi futbolcuyla oynanır" derler ama böylesine özel süreçlerde bir insan grubuna strateji üreten liderlik başrole geçebilir.
Maçların seyircisiz oynanacak olması özellikle taraftarını etkili kullanan şampiyonluğa oynayan takımlara ne gibi zarar verir?
ZEKİ UZUNDURUKAN: Şampiyonluğa oynayan takımlar için 12. Adam'ın yani taraftarının desteği çok önemli. Motivasyon açısından önemli, rakip takımları tedirgin etmek açısından da önemli. Trabzonspor, Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş gibi takımları evlerindeki maçları seyircisiz oynamak çok etkileyecektir. Bir de bu işin ekonomik tarafı var. Yani maç günü gelirleri. Takımlar bu gelirlerden de olacak. Pandemi nedeniyle liglere ara verildiği süreçte kalan maçların seyircisiz oynanması gündeme geldiğinde Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz, şöyle bir açıklamada bulunmuş, 'Kalan maçlarımızı seyircisiz oynamak Galatasaray'ın 100 milyon Lira zarar etmesine neden olur' demişti. Haklıydı da... Ama böylesine zor bir süreçte Bundesliga da olduğu gibi Türkiye Ligi'nde de maçları seyircisiz oynatmak şart! Sağlık açısından statlarda çok az sayıda kişi bulunmalı. TFF'nin kafasındaki kişi adedi statlarda en fazla 250-300 kişi ile sınırlı olacak. TFF, bunu önümüzdeki günlerde açıklayacak zaten...
REHA KAPSAL: Etkiler. Almanya'dan bir örnek verelim; seyircisiz oynanan son 22 maçtan 3'ünü ev sahibi takım kazanmış. Böyle bir istatistik sezon başından beri yok. İkincisi deplasman takımları daha fazla gol atıp, daha az yemişler. Topun oyunda kalma süresi yaklaşık 54 dakikadan 57 dakikaya çıkmış.Tabii ki seyircisiz oynamanın, seyirci kitlesini arkasına alan takımlar için çok olumlu olacağını söyleyemeyiz. Bunun Almanya örneğini de baz alabiliriz. Seyirci tabii futboldaki en önemli unsurdur. Bir laf vardır; sen neye hazırsan o da sana hazırdır. Sen seyircisiz oynamaya ne kadar hazırsan, yapılan araştırmalarda yüzde 99 motive, konsantrasyonu olan oyuncu ve takımların yüzde 1 bile kaybetmek için önemli bir etken olacağını dile getiriyorlar. Onun için yüzde yüz motivasyon ve konsantrasyonla en üst seviyede, en doğru şekilde hazırlık yapmalılar.
SERKAN KORKMAZ: Seyircisiz maç çok keyifsiz. Tüm ligler aynı şartlarda, seyircisiz oynandığında bazı liglerdeki futbolun, takım ve oyuncuların şişirilmiş olduğuna tanıklık edeceğiz. Hatta belki de 'Ya aslında Türkiye'de o kadar da kötü futbol oynanmıyormuş' bile diyeceğiz.
Almanya Ligi sorunsuz bir şekilde devam ediyor. Bu örnek corona virüsü nedeniyle tedirgin olan takımlarımıza kaybettikleri öz güveni sağlar mı?
ZEKİ UZUNDURUKAN: Sağladı zaten. Almanya Bundesliga Ligi'nde oynanan son 2 hafta, bütün takımlarımıza, futbolcularımıza, kulüplerimize müthiş bir özgüven kazandırdı.
REHA KAPSAL: Tabii teknik adam için de futbolcular için de korkuları olabilir. Almanya örneği bu yönden çok önemli. Burada altını basa basa da söylüyorum; oyuncular mutlaka stat ve tesisler yani bunlar arasında izole bir şekilde yaşamalı. Almanya gibi o zaman bu sıkıntının minimuma indiği hatta hiçbir vakanın görülmediği ortaya çıkmaya başladı. Oyuncularımız ve kulüplerimiz bu protokole en iyi şekilde uyarsa büyük bir sıkıntı çıkacağını düşünmüyorum.
SERKAN KORKMAZ: Almanya belki futbolun beşiği değil ama futbolun lokomotifi konumunda an itibarıyla. Bu krizi de bir fırsata çevirerek, İngiltere ve İspanya ile aralarındaki 'marka değeri' farkını kısa vadede kapatmaya hatta orta-uzun vadede geçmeye dönük önemli bir adım attılar.
Bizde de takımların Almanya gibi sadece otellerde kalmasının yolu izlenmeli mi? Bir takım bir otelde kalıyor ve kimse bu süreçte evine gitmiyor.
ZEKİ UZUNDURUKAN: TFF Sağlık Kurulu, futbola dönüş projesinde zaten böyle bir yolun izlenmesi gerektiğinin altını çizdi. Hakemler, Haziran ayı başında Riva'da kampa girecek ve sadece TFF'nin belirlediği araçlarla maçlara gidip, tekrar Riva'ya dönecek. Lig bitene kadar evlerine gitmeyecek. Futbol kulüpleri için de bu kurallar geçerli olacak. Hatta bu süreçte tesis çalışanları da evlerine gitmeyecek. Belirlenen konaklama yerlerinde kendilerini izole edecek. Virüsün bulaşma riski, sıfıra indirilmeye çalışılacak...
REHA KAPSAL: Bu tesisler de olabilir özellikle tesis veya otel olabilir. Orada izole bir şekilde 7 haftayı geçirmesi gerekir. Almanya'daki gibi. Bana göre birincisi tesistir. Otel yerine tesislerde olmaları, 7 haftayı geçireceklerini düşünüyorum. Bu protokolde de var. Büyük olasılıkla bu böyle olacak. Doğrusu da bu
SERKAN KORKMAZ: Sosyal mesafe, hijyen ve izolasyon bireylerde olduğu gibi takımlarda da önemli. Keza; salgın sürüyor. Futbol takımları bir başkan, bir teknik adam, bir baskın yönetici ile sevk idare edilemeyecek nokta. Geniş bir kadroyla, liyakat sahibi profesyonellerle desteklenmeliler.
