Yıllar sonra gelen itiraf! ''Galatasaray sonum oldu''

Galatasaray'a 2007 yılında büyük umutlarla transfer edilen Tobias Linderoth talihsiz bir sakatlık yaşamış ve beklenilen performansı gösterememişti. Sarı-kırmızılı formayla yalnızca 14 maçta forma giyebilen İsveçli isim, Galatasaray'da yaşadığı günlerin sonu olduğunu açıkladı.

2007 yazında Danimarka ekibi Kopenhag'dan transfer edilen, ancak sarı kırmızı formayla sakatlığı sebebiyle yalnızca 14 maçta görev yapabilen Tobias Linderoth, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Galatasaray günlerinden bahseden eski futbolcu, bu günlerin futbol hayatının sonu olduğunu ifade etti.

Daha İstanbul'a inmeden farklı hislere kapıldığını ifade eden Tobias Linderoth: "Transferimi gerçekleştirmek için İstanbul'a gidiyordum. Yanımda menajerim Roger Ljung vardı. Ona inince neler olacağını sordum, ancak bana cevap vermedi ve gülümsedi. İşte o an içimde daha önce hiç görmediğim, hayalini bile kuramayacağım bir şeyle karşılaşacağım hissi oluştu. Uçaktan inince havaalanında bekleyen büyük bir kalabalık gördüm. Arkama dönüp, ünlü biri mi var diye kontrol ettim. Ancak sonra kalabalık ismimi söyleyip, bağırmaya başlayınca durumu anladım. Taraftarlar bana doğru geldi. Beni öptüler ve havalaya attılar. Kaos ortamı gibiydi ve rahat bir durumda değildim."

"O görüntü karşısında şok olmuştum. Hem böyle harika karşılandığım için, hem de bu kadar fiziksel bir durum oluştuğu için. Adımı haykıran bıyıklı amcalar vardı ve beni öpmeye çalışıyorlardı. Ailendeki en yakın insana bile böyle bir sevgi göstermeyebilirsin. Bu durum kesinlikle alışık olduğum bir şey değildi ve çok özeldi. Dünya Kupası'nda maçlar oynadım, Premier Lig'de oynadım ama böylesini ilk kez gördüm."

"REDDEDİLEMEYECEK KADAR CİDDİ BİR TEKLİFLE GELDİLER"
Sarı kırmızılı ekibin kendisini ikinci defa istediğini söyleyen eski futbolcu: "Galatasaray'ın, 2006 Dünya Kupası'ndan sonra benimle ilgilendiğini duydum. Menajerim Roger Ljung bir dönem orada oynamıştı ve orada neler yaşayabileceğimi biliyordu. O dönem Galatasaray ve Kopenhag anlaşamadı. Ancak 2007'de reddedilemeyecek kadar ciddi bir teklifle geldiler. Yeni maceram için çok heyecanlanmıştım. Kariyerime güneyde devam ettirmek istiyordum. Babam bir dönem Marsilya forması giymişti. Barcelona'da Laudrup'u izlediğimi hatırlıyorum. Guardiola ise benim favori oyuncum ve idolümdü. İşte bu yüzden Avrupa'nın güneyine gitmek istedim ve Galatasaray bana çekici geldi. İstesem Kopenhag'da futbol hayatıma devam edebilirdim. Kendimi iyi hissediyordum." açıklamalarını yaptı.

"GALATASARAY YÖNETİCİLERİ KULÜBÜ VE ŞEHRİ ÇOK İYİ SATTI"
Transferi öncesi İstanbul'u görmek isteyen Linderoth: "Aslında Galatasaray'a gelmeden önce Ali Sami Yen'de bir maç forma giymiştim. Türkiye'yi 2002 Dünya Kupası elemesinde yenmiştik ve stadın tadını biraz almıştım. Atmosferin ve maçın bana hissettirdikleri güzeldi. Bu duyguyu tekrar deneyimlemek ve yakından görmek istedim. İlk İstanbul'a geldiğimde henüz transferim bitmemişti. Bunun için kulübü ve şehri görmek istemiştim. Belki de gördüğüm manzaradan sonra transferi istemem diye düşünmüştüm. Ancak daha düşünemeden havaalanında insanları gördüm. Daha sonrasında Galatasaray yöneticileri kulübü ve şehri çok iyi sattı. Galatasaray'ın kendi adası bulunuyordu ve orada oturup boğaz'ın tadını çıkardık. O sırada yazın ve güzel havanın keyfini çıkardım. Üstüne bir de iyi yemekler gelince her şey sihir gibiydi. Böyle bir teklifi reddedemezdim. Bu şehri, bu ortamı istememek imkansızdı."

"GALATASARAY İÇİN SADECE ŞAMPİYONLUK YETMEZDİ"
"Takıma ilk geldiğimde çok iyi karşılanmıştım. O zaman takım arkadaşlarım Hasan Şaş ve Okan Buruk harika adamlardı. Onların ilk geldiğimde beni karşılama şekilleri beni şaşırtmıştı. Kariyerimde başka kulüplerde takımda saygı kazanmak için çok çalışmaya ihtiyacım vardı ama Galatasaray'da durum böyle olmadı. Daha ilk günden bana kollarını açmışlardı. Everton'da kötü geçtiği için, burada daha fazla öne çıkmak, kendime bir anlamda özür dilemek istedim. Gerçekten kim olduğumu gösterme hedefindeydim. Sezon öncesi yaşadıklarımız çok zorluydu. Sahada çok fazla bire birle karşılaşıyorduk ve dışarıda da disiplin vardı. Almanya, İsviçre ve Avustralya'daki Türklere ulaşmak için sürekli yolculuk halindeydik. Statlar hep doluydu ve çok fazla Galatasaray taraftarı vardı. Galatasaray'a geldiğimde, kulübün ve taraftarların neler istediğinin farkındaydım. Onlar için sadece şampiyonluk yetmezdi. Böyle talepleri olan kulüpleri seviyordum."

"ARDA'NIN YETENEKLERİNİN FARKINDAYDIM"
Genç Arda Turan'ın yeteneklerinin farkında olduğunu ifade eden İsveçli oyuncu: "Kendimizi göstermek için motive olmuş durumdaydık. Takımda genç ve aç oyuncular vardı. Mehmet Topal iyiydi, Arda Turan çok yetenekliydi. Arda, hem çok mücadele ediyor, hem de yaratıcılığını sahaya yansıtabiliyordu. Daha 20 yaşında, taraftarın en sevdiği oyuncu haline gelmişti. Gerçekten ondan büyük bir şeyler olacağını hissediyordum."
"BENİM İÇİN DURMA ANIYDI"
Şu sıralar Elfsborg U21 takımının teknik direktörlüğünü üstlenen Linderoth: "Galatasaray'da oynarken sakatlık problemlerim artık başa çıkılamaz bir hale gelmişti. Galatasaray'da kendimi göstermek için maksimum performansımı sergilemeye çalışmıştım ancak neredeyse her maç ağrı kesicilerle oynadım. Bu ağrı kesiciler bir süre sonra benim performansımı etkilemeye başladı. Helsingborg maçında, yüzde yüz performansımda olmadığımı hissettim ve milli takım davetini de reddettim. Kalçamdaki ağrıları çözmem gerekiyordu. Bu ağrılar benim için durma anıydı. 1 hafta dinlendim ancak yeniden antrenmanlara başladığımda aynı acılar geri geldi. Sonra Colorado'da bir doktora gittim ve kalçamda sakatlık olduğu ortaya çıktı. Ben sakatlığımla uğraşırken, Galatasaray kupa için savaşıyordu. Orada olup, yardım edememek benim için çok zordu. Ancak kulüp ve takım arkadaşlarım için çok mutluydum"

''BU DURUM SONUM OLDU''
''Her şeye rağmen Avrupa Şampiyonası'na gittim ve 20-25 dakika arası bir süre oynayabileceğimi düşünüyordum. Avrupa Şampiyonasında kendimi zorlamak, benim için büyük bir hataydı. O zamanı evimde dinlenerek geçirmeliydim. Ardından Galatasaray ile ilk lig maçında 90 dakika oynadım ve milli takım maçına gittim. O maçta ayağıma ciddi bir darbe geldi ve o kadar kötü düştüm ki, bir bilek sakatlığı geçirdim. Tekrar birkaç ay oynayamayacak durumdaydım. Bileğim düzeldikten sonra, menisküs sakatlığı geçirdim ve yine ameliyat olmak zorunda kaldım. Sahalardan 1 ay daha uzak kaldım. İşler ne kadar yanlış gidebilecekse o kadar yanlış gitti. Kendi vücuduma karşı açtığım savaşı kaybettim. Galatasaray'da 2 yıl sakatlık problemleri yaşadıktan sonra, yöneticilerle konuşmam gerektiği söylendi. Ligde yabancı sınırı vardı ve benim yerine Shabani Nonda'yı kaydettirmek istiyorlardı. Anlayışla karşıladım. Eşyalarımı topladım ve ülkeden ayrıldım. Bu durum sonum oldu."


DİĞER HABERLER

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.