5 – Atl. Junior – America, 2008
Hakemler artık futbolcuların kendilerini yere atmalarını eskiden olduğu gibi kolay yutmuyorlar, hatta kırmızı kart gösterme pahasına (Totti'nin 2002 Dünya Kupası'nda Güney Kore karşısında ikinci sarı karttan oyundan atıldığı pozisyonu hatırlayın) acımasızca cezalandırıyorlar. Ama bu pozisyonda nedense ne orta hakem ne de yan hakem bir gariplik olduğunu sezememiş. Asıl rahatsızlık veren şeyse, "oyuncu" kendisini umarsızca, etrafında kimse yokken yere attıktan sonra orta hakemin yan hakemin de onayıyla penaltı noktasını göstermesi değil, iki hakemin de gün gibi ortada olan ofsayta aldırış etmemeleri.
4 – Fransa – İrlanda, 2009
2009 yılında Stade de France'da oynanan 2010 Dünya Kupası eleme maçında Thierry Henry'nin eliyle attığı bu gol sonrası pek çok futbolseverin aklına Maradona'nın eliyle attığı ünlü "Tanrı'nın Eli" pozisyonu gelmişti. Haklılardı da. İngiltere o sebeple darmdağın olurken bu gol yüzünden İrlanda, 2010 Dünya Kupası'na katılma hakkını kaybetmişti. Henry ne çok beddua almıştı İrlandalılardan. İnternet sitelerinde taraftarlar Fransız oyuncu için ağızlarına geleni söylemiş, İrlanda gazeteleri de etik sınırlar çerçevesinde Henry'yi yerden yere vurmuşlardı. İşin acı tarafı, golün elle atıldığını sadece orta ve yan hakem fark edemedi. Henry bile bir süre sonra golü eliyle attığını itiraf ederken hakemin orta noktayı göstermesine şaşırdığını söylüyordu.
3 – Almanya – İngiltere, 2010
Pozisyonu tartışmaya bile gerek yok. Hakemden birkaç metre önde olan Lampard topun çizgiyi geçtiğini gördü. Stattaki binlerce taraftar gol olduğunu anladı. Alman defans oyuncuları bile bir anlığına hakemden orta noktayı göstermesini bekledi. Ama o beklenen düdük gelmedi. Ne yan hakem Mauricio Espinosa ne de orta hakem Jorge Larrionda topun çizgiyi neredeyse bir karış geçtiğini idrak edemedi. Bu gol sayılsaydı belki de İngiltere'nin 2010 Dünya Kupası macerası çok farklı sonuçlanacaktı ama turnuvadan elenmeleri, daha doğrusu böyle bir karar sonrası elenmeleri gerçekten sinirlerini bozmuş olsa gerek.
2 – Avustralya – Hırvatistan, 2006
Bu kararın aktörü aslında tecrübeli ve dikkatli olarak nitelendirilebilecek bir isim, Graham Poll. 2006 Dünya Kupası F Grubu karşılaşmasında Avustralya ve Hırvatistan kozlarını paylaşıyorlar. Hırvat oyuncu Simuniç ilk sarı kartını 61. dakikada gördü. Tur atlamaları için üç puan alması gereken Hırvatistan'ın moralleri Kewell'ın 79. dakikada attığı ve durumu 2-2'ye getiren golü ardından iyice bozulmuştu. Gerilen ortamda ikinci sarı kartını 90. dakikada gören Simuniç'in oyundan atılması bekleniyordu fakat Graham Poll unutmuş olacak ki Hırvat oyuncuya kırmızı kart göstermeyi unuttu. Gariptir ki, ne iki yan hakem ne de saha kenarındaki onlarca resmi yetkili Poll'u uyarmayı akıllarına getiremediler. Simuniç maçta üç dakika dakha kaldıktan sonra 90+2'te maçı bitiren Poll'a itirazlarına devam etmesi sonrası hakem nihayet "üçüncü sarı karttan" kırmızı göstermeyi akıl edebildi.
1 – MSV Duisburg – FSV Frankfurt, 2010
Düisburg ve Frankfurt arasında oynanan Bundesliga maçının 81. dakikasında Duisburg'lu oyuncu Christian Tiffert kalecinin önde olduğunu görünce ceza sahası çizgisinin hemen önünden şutunu çekti, üst direğe çarpan top gol çizgisinin bir metre kadar önüne düştü. Oyuncular pozisyonun devam ettiğini düşünürken duydukları düdük sesiyle şaşkına döndüler. Yan hakem orta saha çizgisine doğru koşarken orta hakem Marco Fritz de orta noktayı gösteriyordu. Aslında zaten durum 4-0'dı ve değişen pek bir şey yoktu ama böylesine aşikar bir pozisyonda bu kararın verilmesi İngiltere-Almanya maçındaki gibi önemli bir gol olsaydı ne olurdu sorusunu sormamıza neden oluyor elbette.
