Her şey Fener için!

Her şeyin planlandığını düşünüyorum. Hakem atamalarından sonra “Fenerbahçe şampiyon” demiştim Mülkiye’de vali yetiştiren bölümde okudum. Gazeteci olmasam emekli valiydim. Ben vali olsam, bu olaylar yaşanmazdı Olay çıkacak ama emniyet müdürü uyanmıyor! Görevin Türk polisini göstermelik kullanmak değil

Beşiktaş maçına Cüneyt, Fenerbahçe maçına Bülent atandığı zaman burada 'Fenerbahçe şampiyon' dediğim günü hatırlayın.
Neye dayanarak diyorum: Tak penaltı. "Devam!"
Ben bu teşkilata inancını yitirmiş bir adamım. Bu yüzden her şeyin Fenerbahçe'yi şampiyon yapmak için planlandığını düşünüyorum.
Haksız olabilirim... Ancak o maça Cüneyt, bu maça Bülent olunca bunun altında masumiyet aramam.
'Daha kötüsü yapılır' demiştik
O tribünden atlayan ve o hakeme tekme atan çocuğun hakimi benim. Eğer bu ülkede anglosakson usulü bir jüri sistemli yargı olsaydı, ben bu çocuğun avukatlığını yapar jüriden 'suçsuz' kararını alırdım. Hepinizin bildiği, tanıdığı, filmini görmediyse de duyduğu 'Dr. Frankenstein'in canavarı' vardır. O canavarın adı yok! Herkes onu Frankenstein diye bilir. Hayır onun adı yok.
Frankenstein doktorun adıdır. O Frakenstein tarafından yaratılmış isimsiz bir yaratıktır! Yani esas canavar onu yaratan Frankenstein'dır.
Bu çocuğu kim yarattı arkadaşlar? Biz yaratmadık mı? Salih Dursun'u kahraman ilan eden, "Hakeme kalkan kırmızı kart" diye birinci sayfadan resimlerini poster gibi basan, sokaklara anıtını diken... Burada konuşmadık mı arkadaşlar?
Bunu yapmayın, yarın başkaları da kahramanlığa soyunur daha kötüsünü yapar diye!
Sen hakeme kırmızı kart çıkaranın heykelini dikersen, hakemi dövenin Sümela Manastırı'ndan büyük anıtını yaparsın Trabzon'un dağlarına...
Birinci suçlu biziz! İkinci suçlu; Trabzon'da bir emniyet müdürü ve vali var. Şu maçta olay çıkmayacağını düşünen biri Trabzon'a emniyet müdürü ve vali olabilir mi?
Polis tribünde olmalı
TV'den izlerken yayında tribün sesi duydunuz mu? En az 80 dakika ses verilmedi. Ya yayıncı kuruluş Lig TV, Trabzon aleyhine bir algı oluşturuyor, "Bakın sesi vermiyorum, Trabzon seyircisi küfür ediyor" diye. Ya da hakikaten 80 dakika boyunca Trabzonspor seyircisi küfür ediyor. 80 dakika durmadan küfür eden bir seyirci eğer valiyi ve emniyet müdürünü uyarmıyorsa, ne uyarır? Söyler misiniz? Ve de ortada her zaman olaylı geçmiş Trabzonspor-Fenerbahçe maçı var.
Şimdi bir de önlemi söylüyorum; ey Trabzon Emniyet Müdürü ve Valisi...
Tribünün önünde bir ağ var. Bu yıkılıyor.
Biz bunun yıkıldığını 10 dakika önce gördük ekrandan. 1600 tane polis varmış. 1600 polisi gören oldu mu? Sahanın içine polis girmesi ne demek? Al eline kalkanı diz!
Polisi tribünün içine dizeceksin ki göğüs göğüse olacaksın. Ey valim, ey emniyet müdürüm Türk polisini göstermelik kullanmak senin görevin değil!
Olaylara davetiye çıkardılar
Her şey o kadar meydanda, o kadar açık ki!
Dakika 84, Trabzonspor 4-0 mağlup. Ev sahibi takım 4-0 mağlupsa tribünler merdivenleri gösterir. İngiltere'de de, Fransa'da da Türkiye'de de... Terk edip gidiyor millet. Trabzon'da bir kişi gitmiyor.
Valim, emniyet müdürüm uyanmıyor, bunlar niye gitmiyor diye. Sahadaki hakemim hala bir anons yaptırmıyor, şu stadın etrafını polislerle, özel kuvvetlerle çepe çevre donatın demiyor! Resmen davetiye çıkarıyorlar, Salih Dursun'dan sonra kahraman olmak isteyenlere.
Penaltıyı es geçti
Hâlâ çocuğa gelmedik! Hakem Deniz Ateş Bitnel'in günahı; Galatasaray-Trabzonspor maçını yönetmesiydi. Bu maçın hakemi doğru mu yönetti? Bir gün önce Akhisar-Beşiktaş maçında Alexis'in eli açık duruyordu. Eline top çarptı. Kurala göre eli olmaması gereken yerde olduğu için Cüneyt Çakır çat diye penaltıyı verdi. Kimse itiraz etmedi. Ertesi gün aşağı-yukarı aynı durumda Trabzonsporlu Özer kurşun gibi şut attı. Fenerbahçeli Hasan Ali atılan şuta doğru vücuduyla hamle yaparak ve dirseğini açarak müdahale etti.
Alexis'te müdahale bile yoktu. Kasıtlı ve kaleye giden şuta bu hakem 'devam' dedi.
Van Persie atılmalıydı
O.M. adlı sahaya atlayan çocuğun olduğu tribünün önünde oldu. Peki maçın başında Van Persie sarı kart gördü mü? Gördü! İkinci yarıda gene o kale önünde iki kez kartlık hareket yapıp, sarı gördü mü? Görmedi! O penaltı verilseydi, o iki sarı karttan biri çıksa kırmızıya dönüp atılacaktı. Hem maç değişebilirdi hem de gelecek hafta oynayamayacaktı. Bu kadar büyük hatalardan birini gazetelerde okudunuz mu?
Sabah Gazetesi'nin attığı başlık; Meczup (Aklını yitirmiş, deli) Galatasaray-Trabzonspor maçında meczup olan; "hakem", Trabzon-Fenerbahçe maçında meczup olan "sahaya atlayan çocuk!"
Trabzon 3 eksikle oynadı!
Daha kötü oynayanları saymadım! Hiç oynamayan var. Katiyen geri gelmiyorlar. İlerde de topa basamıyorlar. Hiçbir işe yaramıyorlar.
Hakem belki iki Trabzonlu'yu oyundan atsa diğerleri orada adam var demeyecekler belki daha ciddi oynayacaklar. Güray'ın bu kadar kötü oynadığını gördünüz mü?
Bakıyorsunuz Güray sonuna kadar oynamış. Kaldı mı 8 kişi!
Okay hadi koşuyor. Özer ne yaptı, attığı şut dışında! Esas 11'in adamlarını yedeğe bile koymamış.
Hami hayallerle dolu bir intihar ekibi çıkarmış. Evdeki hesap çarşıya uymamış. İnsan farketmez mi? Teknik direktör olan adam 15. dakikada fark eder. Onur formasını çıkarıp yere koyarken dahi fark etmedi. 'Elbiseli, soyunuk seyirci' derdik biz. Esas seyirci de sahaya atlayıp bunların hesabını soruyor! Ne yapsın! Şimdi bu Trabzon'u böyle bir hakemle 4-0 yendi diye Pereira ve Fenerbahçe göklere çıkarılıyor. Bu medya böyle. Sen bana maçın skorunu söyle; şu şöyle yazacak, bu böyle yazacak diye söyleyeyim.
Ezberledik artık 40 kişiyiz, kırkımızı da iyi biliriz.
TFF yangına körükle gidiyor!
Federasyon yangına körükle gidiyor. Fenerbahçeliler, Galatasaray'ın stadına gitmesin, Beşiktaşlılar bilmem ne stadına gitmesin! Trabzon bilmem ne stadına gitmesin. Amedliler hiçbir stada gitmesin!
Böyle şey olur mu? Aynı stada alacaksın.
Kulüp başkanları da olumlu konuşmalarla taraftarları hazırlayacaklar. İnsanca maç seyretmeyi öğreneceğiz. Ama düşman lafı rekabetin yerini almışken o çocuğun ne günahı var!
Bir de itimat etmediği, güvenmediği bir federasyon var. Güvenmediği ve itimat etmediği MHK var. Ve de eyyamcı hakemler... Bu eyyamcı hakemler önce Fenerbahçe, sonra Galatasaray, sonra Beşiktaş'a, sıra gelirse Trabzonspor'a eyyam yapıyorlar. Gelmiyor bir türlü. En doğru, en masum kararın altında bile insan hile aramaya başlıyor, güvenini yitirdiği için.
Vali ben olsam olay çıkmazdı
Ben Mektebi Mülkiye'de vali yetiştiren bölümde okudum. Gazeteci olmasam emekli valiydim. Valinin ne olduğunu, yetkilerini, sorumluluklarını bilirim.
Mütevazi falan değilim. O Ankara Valisi'ne de Trabzon Valisi'ne de öğretirim valiliği. Ben bu iki şehrin valisi olsam o olaylar olmazdı. Çünkü iki olay da bağıra bağıra geliyor. Şok bir olay olur anlarım. Trabzon'da 10 seneden beri zil çalıyor.
Ankara'daki de 5 ay önceden biliniyormuş!
En büyük hayalperest Hami!
Hami; dünyanın en büyük hayelperesti olabilir.
Hayal etmezsen hiçbir yere varamazsın.
Kenarda bıraktığı adamlar; Erkan, Marin, Fatih, Sefa, Cavanda. 11'in devamlı adamları.
Bunları kenarda bırakarak benim yarısından fazlasını tanımadığım bol hücuma dönük bir kadro çıkardı. Hiç itirazım yok.
Ancak maçın 15. dakikasında görüldü ki, bu Cardozo ve Muhammet diye iki adam sahada yok. Trabzon resmen 9 kişi oynuyor. Ben televizyondan bunu farkediyorum da Hami kardeşim sahanın kenarından bunu farketmiyor mu?
6222 niye uygulanmıyor?
6222 diye bir kanun çıkardık biz. Bu kanun Türkiye'de uygulandı mı? Savcılar davalar açtı mı? Mahkemeler hapis cezası verdi mi?
Cezanın esas amacı önleyici olmaktır. Takip edersen, suçluyu yakalarsan, ceza verirsen öbürünün suç işlemesini önlersin. Ben de işlersem yakalanırım diye! Kulüp başkanları en ağır şekilde birbirlerine saldırıyorlar. Futbolda rekabet lafı kalktı. Düşmanlık lafı yerleşti.
BESiKTAŞ'IN ENGELi GÜNEŞ
Şampiyonluğa oynayan bir takım iki kez öne geçtiği maçı vermemeli. Ricardo Quaresma ve Gökhan Töre zor adamlar. Ancak büyük hocalık, büyük oyuncuları oynatmaktır. Oynatamıyorsan arıza sende!
Beşiktaş'ın önündeki dış engelleri söyledik hep. Beşiktaş'ın iç engeli konusundaki görüşüm değişmedi, kuvvetlendi bu hafta:
Şenol Güneş.
Dakika 15, Beşiktaş 1-0 galip.
Dakika 47, Beşiktaş 2-1 galip. Galip olduğu dönemlerde savunmanın nasıl süzgeç gibi olduğu meydanda.
İki tane felaket stoper var. Devam eden istikrarlı bir tek İsmail Köybaşı var geri dörtlüde. Bu geri dörtlünün yaptığı hatalar yüzünden Akhisar devamlı pozisyona giriyor ve golü atıyor.
Beşiktaş'ın gol atmada görünüşte bir sıkıntısı yok; 1-0 önde, 2-1 önde...
Şenol Güneş'in her zaman yaptığı, benim de hep eleştirdiğim öne geçer geçmez Necip'i oyuna alıp savunmayı kuvvetlendirmesi olurdu. Bu sefer savunma dökülürken, Necip 90 dakika kenarda oturdu.
Savunmada lider yok
Yaptığı değişikliğe bakın üç forvet;
Kerim Frei, Gökhan Töre ve Cenk Tosun.
Gol atma sıkıntısı olmayan, savunması süzgeç olmuş Beşiktaş'ta yaptığı değişikliğe bak!
Ey Şenol Güneş kardeşim Hami için söylediğim; takımı hücumda iki kişi eksik oynatıyor.
Beşiktaş'ın savunmasında da lider oyuncu yok. Necip'i bin türlü eleştirebilirsiniz ama o lider futbolcu. Şu maçın başında belli oldu Alexis denen adamın adeta Akhisar Belediyespor casusu gibi sahada olduğu... Yedirdiği gol var. Topa gideceğine adama gitti. O adam oynuyor, Necip kenarda...
5-2 mağlup da olabilirdi
Ya herro ya merro diye oyuna soktu diyor ya. Olcay'ı beke alması bile Beşiktaş'ı daha iyi duruma getirdi. Bekliği belki bilmiyor ama adam futbolu biliyor. İşte böyle bir düşünce ile o saydığınız 7 dakika ortaya çıkıyor.
4-2 mağlup olabilirdi. Belki 5-2 de olabilirdi.
O zaman bu gazeteler ne yazacaktı çok merak ediyorum. Türkiye'de doğru yapılmış, tarafsız yapılmış, algı değil, doğru yazılmış bir analiz yazısı okumaya hasret kaldık.
Cenk'i bu kez anlamıştır!
Yüzde 100 katılıyorum, bu Beşiktaş'ın şampiyon olacak canavar gibi kadrosu var. Seneye Şampiyonlar Ligi'nde iki takviye yapıldı mı tamam.
Ancak bu değil. Şampiyonluğa oynayan Beşiktaş iki kere öne geçtiği karşılaşmayı vermemeli.
Sevgili Şenol Güneş kardeşim herhalde kenarda makas oyuncu diye tuttuğu Cenk Tosun'un ne olduğunu da anlamıştır.
Büyük hocalık, büyük oyuncuları oynatmaktır. Quaresma zor adam.
Gökhan da zor adam. Bunları oynatacaksın.
Oynatamıyorsan arıza sende!
G.Saray 4. yıldızı kazandığı gibi...
İki ayrı Galatasaray var. Birinci yarıda G.Saray'ın attığı şut 3...
Kaleyi bulan 1... Kasımpaşa'nın ilk yarıda attığı şut 15, kaleyi bulan sayı 5! Böyle bir ölü Galatasaray sonra maçı 4-1 kazanıyor. Nasıl kazanıyor? İkinci yarıda oyuna Umut Bulut giriyor. Galatasaray'ın hocalarına bu yıl da geçen sene de bunu anlatamadım. Galatasaray çift santrfor üzerine kurulmuş, 4. yıldızı da öyle kazanmış bir takım.
Drogba-Burak, Umut-Burak gibi...
Hiç bir işe yaramayan, sahada bile görülmeyen Podolski birden bire sahneye çıktı ikinci 45'te. Niye? Çünkü Umut Bulut rakip savunmayı dağıtan, Podolski'ye boş alan yaratan bir oyuncu. Podolski alan istiyor.
Bulduğu zaman da neler yaptığını gördük.
Bal gibi golü de ofsayt diye sayılmadı!
Mesele şu; 45 dakika yetti Kasımpaşa'yı dörtlemelerine. Gelecek hafta ne olur bilmiyorum.
İlk maçta Rize'ye karşı 3-1 galipler.
Takım finale kalır mı bilmiyorum. Çünkü bu takımın ne oynadığını da bilmiyorum.
Şu ikinci yarıyı oynasınlar Fenerbahçe'ye karşı iddialı çıkarlar. Ama ilk yarıyı oynarlarsa Fenerbahçe bunları 5'ler. Bakın aynı 90 dakikadan söz ediyorum.
Onur kesinlikle haklıydı
Onur'un yaptığı hareket dikkat edin bir öfke hareketi değil. Bir çılgınlık hareketi hiç değil. Maç bitmiş, ortalık yatışmış. Gayet büyük bir saygıyla, eldivenini ve formasını yere bırakıyor. "Ben futbolu bıraktım" işaretiydi, "Trabzon'u bıraktım" değil.
Bu koşullarda (kendi seyircisinin yaptıkları dahil) "Ben artık futbolu bıraktım" diyor.
Aynı anda ben Hıncal Uluç olarak "Artık futbol konuşmam" diyordum kendi kendime.
Onur bu hareketi yaparken, "Bu gece burada futbol bitti. Ben de artık futbol konuşmam!
Pazartesi bu lafı edeceğim ve ayrılacağım" diyordum. Aynen buydu kafamdaki. Bu nedenle Onur'u çok iyi anlıyorum.
"Bu ülkede artık futbol oynanmaz" jestini yaptı ama durumu benden kötü. Ben şu an futbol konuşmayı bırakırsam ömrümün sonuna kadar rahat yaşarım. Ailem de yok!
Bakacağım kimse de yok. Benimle aynı değil ki. Bakmakla yükümlü olduğu kişiler var. Futbolu bırakmanın çözüm olmadığını, bu paraları başka bir yerde kazanamayacağını ona anlatmışlar. Bakın bire bir söylüyorum; aynı empatiyi yaptığım için söylüyorum. O anda bana da mikrofon tutulsa bu lafı duyacaktınız.
Pazartesi de beni burada görecektiniz!

DİĞER HABERLER

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.