Kalbin varsa izleme
Eğer Beşiktaşlıysan kalp hastasıysan "ölme" riskin fazla... Peki suç kimde: Hakem de mi, rakip de mi!
- Beşiktaş Haberleri
- 29 Aralık 2014, 00:11:51, Güncelleme: 29 Aralık 2014, 02:07:11
Basketbol maçlarının ilk üç periyodunu fazla sevmem.
Varsa yoksa son periyodu seyrederim ve çok keyif alırım.
Hele kalabalık bir yerdeysem hem maça bakarım hem etraftakilere.
Son periyodu seyretmek için basketbol maçına gitmeye veya seyretmeye gerek yok!
Bu seneki Beşiktaş'ı izleyin yeter! Beşiktaş maçlarını izlerken aman dikkat; eğer Beşiktaşlıysanız ve kalbinizden rahatsızlığınız varsa "ölme" riskiniz fazla.
Aynaya bakmalısın
Yok kalpten rahatsız değilseniz bu sefer kalp hastası olma riskiniz yüde, yüz! Peki bunda suçlu olan rakip takım mı? Veya her zamanki gibi hakemler mi, yoksa Beşiktaşlı futbolcuların kendileri mi? Her işte olduğu gibi önce aynaya bakacaksın. Yani kendine!
Hakem bir penaltı vermiş.
Doğru veya yanlış. O kararı veren hakem zaten o sıra kendini sorguluyor veya içinden kendinle hesaplaşıyor.
Ve sen hiç alakasız bir pozisyonda onun üstüne üstüne oynuyorsun.
Penaltı atışı hazırlığı yapıyor, Atiba'nın ayağı çizginin üzerinde.
Nedere olacak? Çizginin dışında!
Hakem seni "ikaz" ediyor. "Peki, tamam"dersin 44 numara olan ayağının kramponunun tamamını "çizginin dışına" alırsın. İş olur biter.
Sen ne yapıyorsun? Hakemi küçük düşürmeye kalkıyorsun veya onunla oynamaya!
Yani maçta 90 dakika sahanın kralı hakem! Yukarıda "Allah" aşağıda o var! (Haşa) Ona uyacaksın, eğer uymazsan dün akşam olduğu gibi o sana uydurur.
90 dakika boyunca futbol oynamaya çalışan Konyaspor'du, sahanın da maçın da hakimiydi.
Ama gol atamıyorlar! Beşiktaş üç şut attı ikisi gol oldu. İşte kalite farkı dediğim bu! Hani bazı çok bilmişler bir cümle söylerler ya; "İnce bir nüans farkı" diye. Aslında iki kelime de aynıdır. İşte bu nüans ile maçı ya kazanıyorsun ya da kaybediyorsun.
Hakemlere diyoruz ki şöyle veya böyle! Dün akşam hakemi şöyle değerlendirmeliyiz; Maçın içinde en az 10 ikili mücadele var. Bunların bir kısmı birbirine çok benziyor. Çok benzeyen pozisyonların bazılarına 'siyah' bazılarına 'beyaz' bazılarına 'mor' karar veriyor. Maçın başı Konyaspor hücum ediyor. Omuz omuza bir mücadele, hakem alakasız bir düdük çalıp 'faul' veriyor. Biraz vakit geçiyor bu sefer hemen hemen aynı bir pozisyon yine ceza alanı içinde oluşuyor. Hakem bu kez 'devam' kararı veriyor.
Penaltı değil
Konyasporlu futbolcu ceza alanı içinde, rakibinin hareket alanını daraltacak bir hareket yapıyor. Penaltıyla uzaktan, yakından alakası yok! Ama hakem "penaltı" veriyor! Yani teknik direktörlerimiz de futbolcularımız da, hakemlerimiz de aynı! Hani eskiden bir reklam vardı ya; "Yok aslında birbirimizden farkımız, ama biz Osmanlı Bankası'yız" diye. Tam da bu durumu anlatıyor!
Varsa yoksa son periyodu seyrederim ve çok keyif alırım.
Hele kalabalık bir yerdeysem hem maça bakarım hem etraftakilere.
Son periyodu seyretmek için basketbol maçına gitmeye veya seyretmeye gerek yok!
Bu seneki Beşiktaş'ı izleyin yeter! Beşiktaş maçlarını izlerken aman dikkat; eğer Beşiktaşlıysanız ve kalbinizden rahatsızlığınız varsa "ölme" riskiniz fazla.
Aynaya bakmalısın
Yok kalpten rahatsız değilseniz bu sefer kalp hastası olma riskiniz yüde, yüz! Peki bunda suçlu olan rakip takım mı? Veya her zamanki gibi hakemler mi, yoksa Beşiktaşlı futbolcuların kendileri mi? Her işte olduğu gibi önce aynaya bakacaksın. Yani kendine!
Hakem bir penaltı vermiş.
Doğru veya yanlış. O kararı veren hakem zaten o sıra kendini sorguluyor veya içinden kendinle hesaplaşıyor.
Ve sen hiç alakasız bir pozisyonda onun üstüne üstüne oynuyorsun.
Penaltı atışı hazırlığı yapıyor, Atiba'nın ayağı çizginin üzerinde.
Nedere olacak? Çizginin dışında!
Hakem seni "ikaz" ediyor. "Peki, tamam"dersin 44 numara olan ayağının kramponunun tamamını "çizginin dışına" alırsın. İş olur biter.
Sen ne yapıyorsun? Hakemi küçük düşürmeye kalkıyorsun veya onunla oynamaya!
Yani maçta 90 dakika sahanın kralı hakem! Yukarıda "Allah" aşağıda o var! (Haşa) Ona uyacaksın, eğer uymazsan dün akşam olduğu gibi o sana uydurur.
90 dakika boyunca futbol oynamaya çalışan Konyaspor'du, sahanın da maçın da hakimiydi.
Ama gol atamıyorlar! Beşiktaş üç şut attı ikisi gol oldu. İşte kalite farkı dediğim bu! Hani bazı çok bilmişler bir cümle söylerler ya; "İnce bir nüans farkı" diye. Aslında iki kelime de aynıdır. İşte bu nüans ile maçı ya kazanıyorsun ya da kaybediyorsun.
Hakemlere diyoruz ki şöyle veya böyle! Dün akşam hakemi şöyle değerlendirmeliyiz; Maçın içinde en az 10 ikili mücadele var. Bunların bir kısmı birbirine çok benziyor. Çok benzeyen pozisyonların bazılarına 'siyah' bazılarına 'beyaz' bazılarına 'mor' karar veriyor. Maçın başı Konyaspor hücum ediyor. Omuz omuza bir mücadele, hakem alakasız bir düdük çalıp 'faul' veriyor. Biraz vakit geçiyor bu sefer hemen hemen aynı bir pozisyon yine ceza alanı içinde oluşuyor. Hakem bu kez 'devam' kararı veriyor.
Penaltı değil
Konyasporlu futbolcu ceza alanı içinde, rakibinin hareket alanını daraltacak bir hareket yapıyor. Penaltıyla uzaktan, yakından alakası yok! Ama hakem "penaltı" veriyor! Yani teknik direktörlerimiz de futbolcularımız da, hakemlerimiz de aynı! Hani eskiden bir reklam vardı ya; "Yok aslında birbirimizden farkımız, ama biz Osmanlı Bankası'yız" diye. Tam da bu durumu anlatıyor!
DİĞER
DİĞER HABERLER
-
Son dakika spor haberi: Trendyol Süper Lig'in 35. haftasında Beşiktaş, evinde Çaykur Rizespor'u 3-2 mağlup etti. Bu mücadele ardından siyah-beyazlılarda Joe Worrall açıklamalarda bulundu. İşte detaylar... -
Trendyol Süper Lig'in 35. haftasında Beşiktaş evinde Çaykur Rizespor ile karşı karşıya geldi. Siyah beyazlıların Semih Kılıçsoy ile bulduğu gol VAR'dan gelen uyarı sonrası iptal edildi. İşte o pozisyon... -
Son dakika spor haberi: Trendyol Süper Lig'in 35. haftasında Beşiktaş, evinde Çaykur Rizespor'u konuk etti. Zorlu mücadele siyah-beyazlı ekip 3-2 kazandı. İşte detaylar...