Şöhreti bıraktı koleje döndü

Sezon başında 'feda' sloganı ile yola çıkıp, 'dünya starı' Quaresma'ya kapıyı gösteren siyah-beyazlılar; geleceğini ve kimliğini geri kazandı

Sıkıntı atla gelir, yaya gelir derler, Beşiktaş'ınki atla geldi topla gitti!
Yeni bir yönetim, yeni bir teknik adam, Quaresma problemi başta, "Feda" nidaları arasında çok zorlu geçen bir transfer sezonu ve gençlerden kurulu kadroyla yapılan sezon başı kampı derken ligin ilk maçında da "belalısı" İstanbul Büyükşehir Belediye takımına konuk oluyordu Kartal. Dahası işin sonrası da pek kolay görünmüyordu. İlk sekiz haftada üç derbi sıralanmıştı.
Belediye sınavı gelip çattığında herkes merak ediyordu, nasıl bir Beşiktaş olacaktı sahada.
Cebinde umutları vardı
O maçta mücadele gücüyle göze batan Kartal bizim günlerce dikkat çektiğimiz gibi "Savaşan bir takım" görüntüsü sergilemişti. Beraberlikle sahadan ayrılmasına rağmen cebine umutlarını koyan Beşiktaş, ertesi hafta en tecrübesiz haliyle "Rüya Takım" Galatasaray karşısına çıkarken herkes tedirgindi; bir tek futbolcular hariç!
İyi futbol Burak'a takıldı
Derbide müthiş bir futbolla sezonun en güçlü takımı diye lanse edilen Galatasaray'a sahayı dar eden siyah-beyazlı oyuncular, Burak'ın balıklama atladığı pozisyonda penaltı çalan hakemin kurbanı olarak beraberlikle yetinirken, "Bu takım küme düşer" diyenleri hemen sezon başında susturmayı da başarıyordu.
Biz bize yeteriz İşler
kötü giderse tribünlerin "Quaresma" sesleriyle inlemesi an meselesiydi.
Yönetimi de, teknik adamı da, futbolcusu da bunun farkındaydı.
Yönetim ve teknik adam boyutları ayrı konu ama Quaresma'nın vatandaşları Fernandes, Almeida dahil sahadaki futbolcuların her biri "Biz bize yeteriz" demek istercesine insane üstü bir gayretle sahada mücadele ediyorlardı.
Üçlük modası
Deplasmanda Karabük, iç sahada SB Elazığ karşısında alınan 3-0'lık galibiyetlerle moraller yükselse de ardından gelen üç maçlık seride hem kenar yönetiminin, hem futbolcuların ciddi hataları Kartal'ı galibiyete hasret bırakacaktı.
Zorlu Gaziantep deplasmanında ilk 45'te sergilenen müthiş futbol ve harcanan inanılmaz enerji skor tabelasına sadece bir gol olarak yansırken, yorulan takım ikinci yarıda tamamen durduğunda Samet Aybaba da seyrediyor ve gerekli değişiklikleri yapmakta gecikiyordu.
Beşiktaş kolay kazanacağı bir deplasmanda mağlup olurken ciddi bir moral bozukluğu da yaşanmaya başlamıştı.
Üst üste yaşanan üç şok İnönü'de
İnönü'de Sivasspor'un bulduğu ilk pozisyonla maçı 1-0 kazanması takımın havasını kaybetmesine neden olurken sıradaki rakibin deplasmanda Fenerbahçe olması başka bir tedirginlik sebebiydi.
Geçen sezon takımın başındaki Carlos Carvalhal'in Madrid deplasmanında Veli'den sol bek yapmaya çalışırken mağlubiyeti hazırlaması gibi bu kez de Samet hoca, Escude'den sol savunmacı icat etmeye kalkmış ve Beşiktaş sol tarafından yediği darbelerle sahadan 3-0 mağlup ayrılmıştı. Bıçak kemiğe dayanmıştı. Herkes, her şeyin farkındaydı, sinirler yay gibi gerilmişti.
Size yakışıyor mu?
Hoca ve futbolcular toplandı. Samet Aybaba, oyuncularına "Size güveniyorum ve bu tablo size yakışmıyor. Yakıştırıyorsanız başka bir sözüm yok.
Kendi aranızda konuşun, tartışın ve kararı siz verin!" der.
Kaptan İbrahim Toraman, Fernandes ve diğerleri hep birlikte sıcağı sıcağına bir toplantı yaparlar. Yer Ümraniye Nevzat Demir Tesisleri.
Fenerbahçe yenilgisinden sonraki ilk antrenmande iç hesaplaşma ve özeleştiriler ardı ardına geliyor.
Kimsenin kimseden şikayet etmediği, herkesin once kendi hatasını söylediği toplantıda, "Biz her şeyden önce kendimiz için oynamalı ve bu kötü gidişe son vermeliyiz. Kaliteli bir takımız ve bu sonuçlar bize hiç yakışmıyor" noktasında bir consensus sağlanır. Toplantıya damga vuran ise "Buz adam" diye bilinen ve genelde bu tür toplantılarda muhabbete pek katılmayan Manuel Fernandes olur.
Bu takımı çok seviyorum
Portekizli oyuncu arkadaşlarına "Hepinizi çok seviyorum, ben bu takımı seviyorum" dedikten sonra şöyle devam eder: "Hepiniz en iyisini yapmaya çalışıyorsunuz ve yardımlaşıyoruz.
Biz bir takımız. Sizler benim kaptırdığım topları dahi kendiniz kaptırmış gibi peşinden koşup geri almak için yüreğinizle savaşıyorsunuz.
Daha önceki yıllarda ben bir top kaptırdığımda arkasından bakan olmazdı. Duruma gore benim yerime de koşuyorsunuz. Bu çok değerli ve biz gerçekten iyi takımız.
Bu haftadan itibaren her şey daha iyi olacak. Birlikteliğimiz devam ettiği müddetçe başarı bizimle olacaktır."
Fernandes'in böyle bir toplantıda sorumluluk alması, arkadaşlarını motive etmeye çalışması ve söyledikleri herkesi fazlasıyla etkilemeye yetmişti. Artık bambaşka bir motivasyona sahiptiler. İşte böyle bir toplantının ardından sıradaki rakip İnönü'de Trabzonspor'du.
Yıkıldılar ama yılmadılar
Beşiktaş takımı bu maçta eski savaşçı kimliğine dönüp müthiş performansıyla maçı tepeden tırnağa hak ediyor ancak bir türlü bu üstünlüğünü tabelaya yazdıramıyordu. Tüm takım, tırnaklarının ucuna kadar direnmiş, mücadele etmiş, hepsi çölde su gibi gol peşine düşmüşlerdi.
Son saniye hatta salise maç bitti derken Olcay Şahan'ın önüne bir top düştü. Vurdu, gol olsa İnönü yıkılacaktı, olmadı. Ülkenin en iyi kalecilerinden Onur Kıvrak'ın ayağının ucu bu büyük sevince izin vermiyordu. İşte o anda Beşiktaşlı oyuncular, yalnız ve yalnız aynı anda aynı şeyi düşünenlerin yapabileceği bir şey yaptılar ve hep birlikte İnönü'nün çimlerine uzandılar.
Büyük bir hüzün vardı, tribünler ise alkışlar ve tezahüratlarla inliyordu.
Beşiktaş berabere kalmıştı ama takım ruhunu, taraftarını kazanmıştı bu maçta.
Portekizliler coşuyor
Trabzon beraberliğinin ardından önüne geleni deviren ve üçten aşağı da gol atmayan bir Beşiktaş sahne alıyor, kazansa da, berabere kalsa da oynadığı futbol ve mücadele azmiyle alkış alıyordu.
Fenrnandes önceki sezonların aksine yıldız gibi oynamaya başlamış, Almeida'nın küskünlüğü sona ermiş, Quraesma ateşi sönmüş, Oğuzhan diye bir filiz de kardelen gibi kar altından çıkma gayretine girmişti.
Beşiktaş yeniden şahlanıyordu.
Kasımpaşa ve Mersin maçları 3'er golle ve 3'er puanla geçilirken müthiş bir mücadeleye sahne olan Bursaspor kapışması da 3-3 bitiyordu. "Üç" bu sezon Beşiktaş'ın uğurlu ve uğursuz rakamı gibiydi adeta.
Ardından tıpkı Gaziantep maçına benzer şekilde ama bu kez daha dramatik dakikalarda Eskişehirspor önünde 2-0'lık üstünlük korunamayınca ilk yarı lider bitirme hesapları bir kenara bırakılıyordu.
Geç kalan değişiklikler
Eskişehir karşısında iyi futbolla iki farklı üstünlüğü bulan Kartal, ikinci yarıda yine durmuş ve Samet hoca da değişiklik yapmayı uzun süre düşünmemişti.
Oysa o maçta savunma oynayan Toraman'ı son 20 dakikada ortaya çekmesi bile bu maçın kazanılmasına yetebilirdi. Basireti bağlandı adeta, hoca takımın kazanamayışını izlemek zorunda kaldı.
Bu maçın kötü tarafı Fernandes ve Oğuzhan (Sakattı) olmayınca oyunu tutmanın imkansız hale gelmesi, iyi tarafı ise her ikisi yokken de Beşiktaş'ın güçlü bir rakibe karşı skor üretebilmesiydi.
Daha sonra başkent deplasmanında beraberlikle yetinen Kartal ilk yarının son maçında, yıllardır kendisine ters gelen Kayserispor'u 3-1 yenerek beklentilerin çok üzerinde bir performansla ligin ilk yarısını zirve civarında tamamlıyordu.
Hemen belirtelim önceki maçlarda 70. dakikadan önce değişiklik yapmayan Samet Aybaba bu maçta tüm duvarları yıkıp sahanın en kötüsü Ersan 'ı 20. dakikada oyundan alıp aslında maçı çeviren kişi oluyordu.
Nasıl ki hatalarıyla galibiyetin önüne geçtiğini belirtiyorsak bunu da belirtmek zorundayız.
Evet; Beşiktaş kendisine ters gelen İstanbul Büyükşehir Belediye ile başladığı ligin ilk yarısını yine kendisine ters gelen Kayserispor'la tamamlamış ve zoru başarmıştı.
Oğuzhan destanı
Ligin flaş takımı Antalyaspor'u deplasmanda 5-3 deviren Kartal, ardından Akhisar'ı üç golle safdışı bırakırken Ordu deplasmanı gelip çattığında 'Fernandes'siz takımın ne yapacağı' tartışılır olmuştu.
Yerli Fernandes
'Yerli Fernandes' Oğuzhan Özyakup o maçta sorumluluk elbisesini giyip iyi futbolunu müthiş bir golle de süsleyince Kartal'ın keyfine diyecek yoktu.

Bir Kartal hikayesi
Dağ Kartalları 40 yıllık ömür sonunda pençeleri ve gagaları derin kabuk bağlamış bir şekilde hiçbir canlının kendilerine ulaşamayacağı bir zirveye çekilip yeni bir yaşam hazırlanırmış. Aylarca pençelerini ve gagasını kayalara vuran Kartal üzerindeki kalın kabuğu kırdığı takdirde bir 40 yıl daha yaşarmış. Sembolü Kartal'ın bu hikayesi aslında Beşiktaş'ın bugünkü durumunu en iyi anlatan örneklerden biri. Kartal zirvede bir yerde pençelerini, gagasını biliyor. Yakında çok uzun süre daha göklerin hakimi olacak.
YARIN: TRABZONSPOR

DİĞER HABERLER

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.