Kantarın 'Topuz'u

Fenerbahçe için "olmak ya da olmamak" maçıydı. Galibiyetten başka seçenek yoktu. Ama Şenol Güneş'e "Şükrü Saracoğlu'na çıkmayın, bir puan verelim" deseler, düşünmeden kabul ederdi.
Niye mi bu kadar eminim? Şenol Hoca'nın sahaya sürdüğü takımdan...
Ne Yattara, ne Alanzinho ilk 11'deydi. Demek ki, Şenol Hoca'nın kafasında "önce yenilmemek" vardı. Bu nedenle orta sahayı kalabalık tutmuş, dirençli futbolculardan oluşan bir kadroyu sahaya sürmüştü.

Baskı kurdu
Aykut Kocaman
da Trabzonspor'un hücuma cümbür cemaat çıktığını hesaba katıp, orta sahada presle kapılacak topların rakip kalede tehlike yaratacağını düşünerek, göbeği çok adamla tutmuştu.
İki teknik adamın da öncelikli tercihi orta sahaya çok adam yığmak olunca, Şükrü Saracoğlu'nun orta yuvarlağı, Muhteşem Süleyman'ın hareminden daha kalabalık hale gelmişti...
Hep yazıp, duruyoruz ya, "Fenerbahçe ilk dakikalarda oyunu rakibinin üzerine yıkamıyor, baskı kuramıyor, rakibine maçın başında moral aşılıyor" diye...
Aykut Hoca nihayet akıttığımız mürekkebe acımış olacak ki, Fenerbahçe bu kez maça baskıyla başladı. Aaa, bir de ne göreyim?
Fenerbahçe, Kayserispor'dan Mehmet Topuz'u transfer etmiş!..
Ben uzunca bir süredir takımın orta sahasında gezinip, duran uzun saçlı arkadaşı Mehmet Topuz'a benzetiyordum ama oynadığı oyunu bir türlü ona yakıştıramıyordum.
Latife bir yana, Topuz,"kendi gibi" oynayınca koca bir takımın havasını nasıl değiştireceğini gösterdi. Pres yaptı, top kazandı, alan boşalttı, ara pası attı, kanat akınlarına katıldı, defansa yardım etti ve Fenerbahçe forması altında soyadını ilk kez hak edip, vurduğu yerden ses getirdi...
Kalecilerin hata üstüne hata yaptığı haftada, maç Trabzonspor kalecisi Onur'un enfes kurtarışıyla başladı. 4. dakikada Niang'ın Quaresma'yı kıskandıracak sağ dış plasesinde Onur köşeye yönelen topu son anda kornere çelmeyi başardı.

Giray'ı sırtına pelerin yaptı
18. dakikada Trabzonspor defansının hava savunma kalkanı Egemen sakatlanıp, çıkınca Lugano'ya gün doğdu. Bir dakika sonra Lugano, korner kullanan Alex'e her zaman olduğu gibi koordinatları verdi. Alex, adeta laser güdümlü füze yollar gibi topu, şaşmaz bir isabetle Lugano'nun kafasıyla buluşturdu. Lugano arkadan formasına yapışan Giray'ı sırtına "pelerin" yapıp, golü attı: 1-0... 23. dakikada Fenerbahçe gol atmadı da sanki Bünyan halısı dokudu. Trabzonspor topla çıkarken, Mehmet Topuz inatla pres yapıp, topu Gökhan'a kazandırdı.
Gökhan, Niang'ı gördü, Niang tekrar Gökhan'ın önüne uzatıp, gol bölgesindeki yerine koştu. Gökhan sağdan Niang'ın ayak ucuna ortaladı. Senegalli golcü halının son ilmeğini rahatça atıverdi: 2-0...
Oysa o Niang, tam bir dakika önce belini tutarak, kenara baktığında, Aykut Hoca çoktan Semih'i hazırlamaya başlamıştı...
İlk yarıda Fenerbahçe'nin en olumlu tarafı, takım savunmasını "yürekten" yapması, orta sahada Trabzonspor'a hazırlık pası yapma olanağı tanımaması ve kanatlarını iyi çalıştırmasıydı.
Dia sağdan, Niang ve Gökhan soldan bindirdikçe bindirdi. Trabzonspor'un yumuşak karnı olan sol kanadı, her Fenerbahçe atağında tüy dökerken, Fenerbahçe forvetine "Gelin, buradan yüklenin" sinyalleri gönderiyordu.
Trabzon 2. yarıya Colman'ın yerine Yattara'yı alarak başladı. Şenol Hoca'nın hücumu düşünmek için iki gol yemeyi beklemesi bana göre bu haftanın spor programlarında en fazla tartışılacak mevzu olur.
Oysa Fenerbahçe'nin "eğreti" duran sol kanadını sallamak, ileri çıktığında geri dönmekte zorlanan Andre Santos'un arkasına sarkmak için Yattara'dan daha iyi bir silah olamazdı. Nitekim bu değişiklik, Fenerbahçe lehine gelişen oyunu dengeleyen bir faktör oldu. Bu dakikadan sonra roller değişti.
Trabzonspor yüklenen, Fenerbahçe ise kontrataktan gol arayan taraf oldu.

Baklava hamuru
53. dakikada kazanılan serbest atışta Alex bu kez servisi Niang'ın önüne yaptı. Niang "Ben bu golü popomla atarım" diye niyetlenmese, kaleci Onur da "Yok artık, o kadar da değil" demese, skor 3-0'a gelecekti.
60. dakikada Mehmet Topuz'un baklava hamuru inceliğinde önüne açtığı topu Niang yandan avuta göndermese, maç o dakikada bitecekti.
Ve Fenerbahçe'nin "60 dakikalık pil" sendromu nüksetti. Orta saha oyundan düştü, direnç azaldı. Fizik yetersizlik, sinir ve sert hareketler olarak açığa çıktı. 49. dakikada ilk sarı kartını gören ve o andan itibaren maça "pamuk ipliğiyle" bağlanan Selçuk "kaçınılmaz" ikinci kartını 69'da görüp, takımını 10 kişi bırakınca, oyun olarak dengelenen maçın skor olarak da dengelenip, dengelenemeyeceği tartışılmaya başlandı.
Aynı dakikada kaleci Volkan serbest atıştan gelip, yerde seken topu üst direk yardımıyla savuşturmasa, maçın şekli şemali iyice değişecekti. Ama Trabzonspor'un bu sayı ve moral üstünlüğü Glowacki'nin iki dakika içinde gördüğü iki sarı kartla yeniden eşitlenince, maçın kaderi de belli oldu.
Zira Egemen'den sonra Glowacki'yi de kaybeden Şenol Güneş, takımın delik deşik olan göbeğini yamamak için forvet hattından fedakarlıkta bulunup, oyuna stoper sokmak zorunda kaldı.
Oysa son 15 dakikada Trabzon'un takviye etmesi gereken, forvet hattıydı. Oyuncularının kontrolsüz hareketleri ve aşırı sertliği Şenol Hoca'nın elinden bu olanağı aldı. Sinir kaynamasının son baloncuğu ise Tayfun'un 90 artı 5'te gördüğü karmızı karttı.

İki ayaklı yürek; Emre
Fenerbahçe, ligde bu sezon oynadığı en kritik maçı net bir skorla kazanmasını bildi. "6 puanlık" maçtan zaferle çıktı.
Özellikle ilk yarıda oynadığı istekli ve inançlı futbol, başarıyla uyguladığı takım savunması, Mehmet Topuz, Dia ve Niang'ın düzelmeye yüz tutan form grafikleri, Lugano-
Yobo
ikilisinin hatasızlığı, Emre'nin yeniden iki ayaklı yürek haline gelmesi sarı-lacivertliler adına sevindirici gelişmeler.
Hepsinden önemlisi, Fenerbahçe'nin güçten düştüğü son 30 dakikaları, iki haftadır gol yemeden tamamlaması... Şimdi sıradaki görev; 60 dakikalık pilin ömrünü 90 dakikaya çıkartmak olmalı.
Maçı, "daha fazla arzulayan tarafın" kazanması son derece doğaldı. Trabzonspor'un taktik ve kadro olarak beraberliğe razı bir takımla sahaya çıkması, bordo-mavililer adına "felaketi" hazırlayan başlıca nedendi.
Bireysel olarak Fenerbahçe'nin daha yetenekli ve kaliteli yıldızlara sahip olması da "skorun netleşmesini" sağladı.
Bu maç tek başına ne Fenerbahçe'yi şampiyon yapar ne de Trabzonspor'u ikinci...
Ama ligin yarını asla dünü gibi olmayacak. Bu artık çok belli...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.