Arda denen güzellik!

Yusuf Tunaoğlu'nun son demlerini çocuk yaşta izleme şansı bulduk, ardından Fikret Demirer, Hagi, Alex, Sergen gibi çok özel oyuncular izledik. Çok şükür şimdilerde Arda Güler'i izliyoruz. Çok şanslıyım! İlk yarıda yağmur altında Hakan ve Orkun gibi şutörlerimizin işi bitireceğini düşündük, onlar bunu düşünmediler, denemediler bile. Galler sert futbolla bizi yıldırıp oyunumuzu bozmak isterken Ferdi'ye yapılan hareket sonrası, on kişi kaldılar. O dakikadan itibaren tek kale bir maç oynandı. Cengiz ve Kerem kanatları etkili kullanmayıp, ceza sahasına girmeyi denemedikleri zaman zorlanıyoruz. Dün de olan buydu. Hakan Çalhanoğlu takımın en özgüvenli oyuncusu olarak her yere gidiyor! Yeri geliyor savunmadan top çıkarıyor, yeri geliyor öne doğru 40 metre dripling yapıyor. Enerjisini daha dengeli kullansa belki penaltıyı da atabilirdi.

Aslında rakip eksilene kadar pek iyi oynamadık. Bir tek Ferdi yıldız gibi parladı… Sağ kanatta adeta raylı sistem kurdu... Penaltı yaptı, sayılmayan golün pası ondandı, atılamayan penaltı da onun çabalarıyla gelmişti. Muhteşem oynadı. Umut Nayır burnundaki kırık nedeniyle maskeyle çıktı ama alışık olmadığı maske oyununu gölgeledi! Sonra baktı olmayacak, önce maskeyi, sonra golü attı. Hakem golü saymamak için bir şey bulur mu diye bekledik, bulamadı! Sonra Arda Güler çıktı sahneye, önce nakış işler gibi Galler, İskoçya, İrlanda ve İngiltere arasını çalımlarla kat etti, ardından uzak köşeye altın vuruş yaptı. Ne güzelsin sen Arda! Not: Gol atılmış, yardımcı bayrak kaldırmamış, VAR kontrolü yapmaya çalışmış ama çizgi çekememiş; bu şartlarda hakemi ekrana çağırmak tam bir skandaldı. Bakalım UEFA ne diyecek bu işe!