Ön libero takıntısı

Galatasaray'ın büyük paralar verip sansasyonel oyuncu transfer etmemesi benim açımdan memnuniyet verici. Hayır ille de büyük ve pahalı transfer yapılacaksa, oyuncunun kesinlikle Avrupa kökenli olmasını tercih ediyorum. Bugüne kadar Brezilya ve Afrika kökenli oyunculardan randıman alındığını hiç hatırlamıyorum. Galatasaray'ın şampiyonluklarına büyük katkı yapan oyuncular hep Avrupalılar oldu. Götz-Stumpf ile başlayan, Prekazi ile devam eden, Hagi ve Popescu ile süren bir gelenek bu. Tek istisna neredeyse Taffarel oldu ki, o da klasik bir Brezilyalı olmadı hiç. Son yıllarda onca Brezilyalı ve Afrikalı denendi, hiç birinden verim alınamadı. Galatasaray futbol felsefesi hücum üzerine kurulu. Hücum oynarken defansı da ihmal etmeyen bir yapı söz konusu. Bu sistemde oyuncuların ne kadar teknik olurlarsa olsunlar güçlü olmak gibi bir zorunlulukları var.
RİJKAARD NİYE VAR?
Ancak, Brezilya ve Afrika kökenli oyuncular İstanbul'un ışıltılarına tıpkı Anadolu'dan gelip de kaybolanlar gibi- kısa sürede kapılıp kendilerine bakmıyorlar. Tesadüflere bağlı yetenek olarak ortaya çıktıkları için sağlam profesyonel bir ahlaka sahip olmuyorlar. O nedenle, güçlü gelip iki ayda zayıflayan ve performansını mumla aratan oyuncu çok. Geçen yıl sezon başının fırtına oyuncusu Keita'nın sonraki genel düşüşü bunun en güzel örneği. Hal böyleyken, ille de rakiplere göre geri kalmamak adına transfer yapma yarışına girmenin gereği yok. Gereği yok ama, Galatasaray'ın sürekli bir ön libero takıntısı içinde olmasını da anlamıyorum. Lorik Cana bu bölgeye alındı. Ayhan, Mustafa Sarp, Barış Özbek gibi o bölgede kullanılabilecek oyuncular da mevcutken hâlâ ön libero arayışında olmanın mantığını çözemiyorum. Rijkaard niye var? Büyük hoca, eldeki malzemeden en iyi yemeği çıkarandır. Galatasaray sadece para harcayarak dünyanın üst düzey takımlarıyla baş edemez.